Modern tıbbın ve teknolojinin gelişimine rağmen, günümüzde pek az insan 100 yaşını görebiliyor. Ancak dünyanın bir köşesinde, 120 yaşına kadar sağlıklı bir şekilde yaşayan bir topluluk var. Üstelik bu halkın kökeninin Orta Asya Türklerine dayandığı da iddialar arasında. İşte Hunza Vadisi’nde yaşayan Hunza Türklerinin şaşırtıcı uzun ömür sırları…
Pakistan’ın kuzeyinde, Himalayalar’ın eteklerinde yer alan Hunza Vadisi, sadece eşsiz manzaralarıyla değil, aynı zamanda sakinlerinin olağanüstü uzun ömürleriyle de biliniyor. Hunzalar, genetik yapıları ve yaşam tarzlarıyla dünya genelinde birçok araştırmacının ilgisini çekmiş durumda. Bölgede 100 yaşın üzerinde yaşayan insanlara sıkça rastlanırken, 120 yaşını görenler bile hala ayakta, üretken ve aktif bir hayat sürdürüyor.
Hunza halkının sağlıklı yaşlanmasının ardındaki en büyük etkenlerden biri hiç kuşkusuz doğal ve sade beslenme şekilleri. Sebze, meyve, baklagil ve tahıla dayalı bir mutfakları var. Et ve işlenmiş ürünler çok nadiren tüketiliyor. Ayrıca günlük olarak kayısı çekirdeği tüketmeleriyle de tanınıyorlar. Antioksidan yönünden zengin olan kayısı çekirdeği, bağışıklık sistemini güçlendirici etkisiyle öne çıkıyor. Bununla birlikte Hunzalar, yaz aylarında taze, kışın ise kurutulmuş meyvelerle besleniyor. Şeker neredeyse hiç tüketmiyorlar. İçme suları ise buzullardan gelen mineralli kaynaklardan sağlanıyor. Bu da sindirim ve dolaşım sistemleri üzerinde olumlu etkiler bırakıyor.
Hunza halkı, yüksek rakımlı bölgelerde yaşadıkları için sürekli yürüyüş yapıyor, ağır işlerde fiziksel olarak aktif kalıyor. Günde ortalama 15-20 kilometre yürümek, bu bölgede sıradan bir alışkanlık. Spor yapma amacıyla değil, yaşamın doğal bir parçası olarak bu hareketlilik sürdürülüyor. Stres seviyeleri oldukça düşük. Topluluk içi dayanışma ve sade yaşam tarzı, zihinsel olarak da dingin bir hayat sürmelerini sağlıyor.
Tüm bu benzersiz özelliklere rağmen, Hunza halkı için tehlike çanları çalıyor. Modern yaşamın etkileri bölgeye ulaştıkça, genç kuşaklar geleneksel yaşamdan uzaklaşıyor. Hazır gıdalar, hareketsizlik ve dijital bağımlılık, bu kadim halkın yaşam kalitesini tehdit etmeye başlamış durumda. Araştırmacılar, bu kültürel erozyonun devam etmesi halinde Hunza halkının o meşhur uzun ömürlü yapısının da tarihe karışabileceğini belirtiyor.
Dünyanın en uzun ömürlü topluluklarından biri olarak kabul edilen Hunza halkı, yaşam süreleriyle bilim dünyasının da ilgisini çekiyor. Pakistan’ın kuzeyinde, Himalayalar’ın eteklerinde yaşam süren bu topluluğun üyeleri, çoğu zaman 100 yaşını rahatlıkla geçebiliyor. Hatta bazı bireylerin 110 ila 120 yaşlarına kadar sağlıklı bir yaşam sürdüğü de kayıtlarda yer alıyor.
Hunza halkının ortalama yaşam süresi 90 ile 100 yıl arasında değişiyor. Bu değer, dünya genelinde kabul edilen ortalamaların oldukça üzerinde. Ayrıca yalnızca uzun yaşamalarıyla değil, yaşlanmalarına rağmen aktif, enerjik ve hastalıksız bir hayat sürmeleriyle de dikkat çekiyorlar.
Beslenme alışkanlıkları, yüksek fiziksel hareketlilik, düşük stres düzeyi ve doğayla iç içe bir yaşam biçimi, bu uzun ömrün temel nedenleri arasında gösteriliyor. Hunzaların yaşam biçimi, modern toplumlara örnek teşkil edebilecek doğal sağlık formülleriyle dolu. Yaşadıkları coğrafya kadar, kültürel alışkanlıkları da bu dengeyi korumada önemli bir rol oynuyor.
Hunza Vadisi’nde yaşayan halkın büyük çoğunluğu, İslamiyet’in İsmaili mezhebine mensuptur. Bu mezhep, Şii inanç sisteminin bir kolu olarak kabul edilir. Hunzalar, dini inançlarını geleneksel yaşam biçimleriyle harmanlamış bir topluluktur. İnançlarında hoşgörü ve barış ön plandadır. Günlük yaşantılarında sade ibadet anlayışı benimsenmiştir. Dini ritüellerini sakin ve topluluk odaklı şekilde sürdürürler. İnançları gereği eğitime ve bilgiye büyük önem verirler. Bu yönleriyle, hem kültürel hem de manevi değerlerini nesilden nesile aktarmayı başaran ender topluluklardan biridir.