Türkiye’nin birçok bölgesinde binlerce yıldır toprak altında gizli kalan kaya tuzu, günümüzde yeniden keşfediliyor. Özellikle son yıllarda yapılan araştırmalar, bu doğal mineralin sadece yemeklerde değil, sağlık alanında da önemli faydalar sunduğunu ortaya koyuyor. Kaynaklara göre, 80 yıl ve üzeri bir süreyle doğal olarak kristalleşmiş kaya tuzlarının, içerdiği yoğun mineraller sayesinde beyin hücrelerini yeniden uyarabildiği belirtiliyor.
Kaya tuzu, sodyumun yanı sıra potasyum, kalsiyum, magnezyum ve demir gibi birçok hayati mineral barındırıyor. Bu minerallerin beyin fonksiyonları üzerindeki etkisi bilimsel çevrelerde uzun süredir tartışma konusu oluyor. Özellikle Himalaya tuzu ve Çankırı kaya tuzu gibi doğal tuzların, işlenmiş sofra tuzuna göre daha faydalı olduğu biliniyor.
Uzmanlar, bu doğal tuzların sinir sistemi üzerinde dengeleyici bir etkisi olduğunu ve beyin hücrelerinin iletişimini destekleyebileceğini ifade ediyor.Birçok alternatif tıp uygulayıcısı da kaya tuzunun, sabahları suya katılarak tüketilmesini öneriyor.
Bir çay bardağı ılık suya bir çay kaşığı doğal kaya tuzu eklenerek yapılan bu karışım, vücuttaki mineral dengesini korumaya yardımcı oluyor. Ayrıca bu uygulamanın, özellikle sabahları zihin açıklığı sağladığına dair kullanıcı yorumları da dikkat çekiyor.
Bilindiği üzere tuzun da fazlasının zarar olduğunun altı çiziliyor. Aşırı tuz tüketimi yüksek tansiyon, böbrek rahatsızlıkları ve kalp-damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu nedenle kaya tuzunun da mutlaka ölçülü ve bilinçli tüketilmesi gerektiği belirtiliyor.
Alternatif sağlık yöntemlerine ilginin arttığı bu dönemde, doğanın sunduğu çözümler yeniden gündemde. Kaya tuzu da bu çözümler arasında öne çıkıyor. Gerek yaşlanmayı yavaşlatıcı etkileri gerekse beyin fonksiyonlarını destekleyici yapısıyla, adeta geçmişten gelen bir şifa hazinesi olarak değerlendiriliyor.Kaya tuzunun etkileri hakkındaki çalışmalar devam ediyor. Bu mineralin binlerce yıl sonra bile hâlâ sağlık dünyasında kendine yer bulması dikkat çekici oluyor.