‘Game of Thrones’ dizisindeki ‘Davos Seaworth’ rolü ile öne çıkan dünyaca ünlü oyuncu Liam Cunningham, İstanbul’da gerçekleştirilen “15. Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri”ne katılım sağlayarak, burada “İnsanlık Çağrısı” üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
Yaptığı açıklamalarda özel hayatına da değinen oyuncu, çocukken çalıştığı yerlerde kötü insanlara denk geldiğini ve onlardan kötü davranışlar gördüğü için şimdi ne zaman bir haksızlık görse hakkı savunacağına dair kendine söz verdiğinden bahsetti.
‘Game of Thrones’ dizisinde oynadığı karakter sayesinde ün kazanan başarılı oyuncu Lian Cunningham, günümüzde toplum içerisinde yaşanan haksızlıklar karşısında susmadığına değinerek,
“Çok kolay bir hayatım olabilirdi. Başarılı bir aktör olmanın, tanınmış olmanın ve tüm avantajlardan yararlanmanın tadını çıkarabilirdim ama vicdanım buna izin vermezdi” diye konuştu.
Cunningham, Filistin halkının haklarını savunduğundan ötürü oyunculuk kariyerinde ayrımcılığa uğrayıp uğramadığına dair çok fazla soru aldığına değinerek;
“Susma gibi seçeneğim yok. Sesimi yükseltmek zorundayım. Ortada bir adaletsizlik var, üzerlerine tonlarca kiloluk bomba atılan insanlar var. Eğer kariyerim için bu güzel insanlara verilen zarardan daha fazla endişeleniyorsam, bu benim insanlığım hakkında pek bir şey söylemiyor demektir. Bu konularda istediğim için değil, konuşmak zorunda olduğum için konuşuyorum” ifadelerini kullandı.
Game Of Thrones oyuncusu Cunningham, adaletsizliğe karşı hiçbir zaman susmayacağının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti:
Sesimi yükselttiğim için beni sokakta mı vuracaklar? Onların aslında hiçbir gücü yok. Sahip oldukları tek güç, bizim onlara verdiğimiz güç. Eski bir söz vardır; Kral, ancak halk onu kral olarak gördüğü sürece kraldır. Halk onu kral olarak görmeyi bıraktığı zaman işi bitmiştir.
Bakın, Romanya’daki (Nikolay) Çavuşesku’ya. O, neredeyse Tanrı’nın yanındaki biriydi. Ama sonunda eşiyle birlikte bir bahçede vurularak öldü. Bu insanlar önemsizdir. Yeter ki halk birlik olsun. Ama beni daha çok rahatsız eden, sesini çıkarmayanların cesaretsizliği ve televizyona bakıp ‘Bu ne korkunç!’ diyen, ardından yemek programı açan insanlar. İşte onlar beni hayal kırıklığına uğratıyor. Onlar korkudan korkuyor, mesele bu.”