Şakir Paşa Ailesi dizisi ile merak edilen Fahrünnisa merak edilen kişiler arasında yerini aldı. Sanat dünyasında iz bırakan isimlerden biri olan Fahrünnisa Zeyd, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası arenada da büyük yankı uyandırmış bir sanatçıdır. Osmanlı’nın köklü ailelerinden Şakir Paşa Ailesi’nin bir ferdi olarak dünyaya gelen Fahrünnisa, sanata olan tutkusu, kendine özgü üslubu ve renkli eserleriyle modern Türk resim sanatının önemli isimlerinden biri olmuştur. Peki, Şakir Paşa Ailesi Fahrünnisa kimdir? Tarihte Fahrünnisa ne oldu? Sorularını sizler için araştırdık. Merak edilenler ve daha fazlası haberimizde…
7 Ocak 1901’de İstanbul Büyükada’da doğan Fahrünnisa Zeyd, sanatla iç içe büyüdü. Babası Osmanlı diplomatı ve tarihçi Şakir Paşa, annesi ise Girit asıllı Sare İsmet Hanımdır. Sanata olan ilgisi küçük yaşlarda başladı ve ailesindeki diğer bireyler de farklı alanlarda sanatla ilgileniyordu.
Ağabeyi Cevat Şakir Kabaağaçlı, namı diğer Halikarnas Balıkçısı, Türk edebiyatında önemli bir yer edinirken, kız kardeşi Aliye Berger de Türkiye’nin önde gelen kadın çukur baskı sanatçılarından biri oldu. Fahrünnisa, sanat eğitimi almak için Sanayi-i Nefise Mektebi’ne günümüzdeki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne girdi.
Fahrünnisa Zeyd, ilk evliliğini ünlü yazar İzzet Melih Devrim ile yaptı. Bu evlilikten, tiyatro sanatçısı Şirin Devrim adında bir kızı dünyaya geldi. Daha sonra Irak Kralı Faysal’ın kardeşi Prens Emir Zeyd ile evlenerek Ürdün Kraliyet Ailesi’ne gelin gitti. Bu evlilikten ise, ressam Nejad Devrim dünyaya geldi. Oğlu da annesi gibi sanatla ilgilenerek uluslararası bir sanatçı oldu.
Sanat kariyerinde Batı ve Doğu kültürlerini harmanlayan eserler üreten Fahrünnisa, soyut sanatın Türkiye’deki öncülerinden biri olarak kabul edilir. Büyük boyutlu ve renklerin ön planda olduğu eserleri, onun sanat anlayışının temel taşlarından biri oldu. Fırça darbeleriyle oluşturduğu dinamik formlar, onu geleneksel sanat anlayışından farklı bir noktaya taşıdı.
Avrupa, Orta Doğu ve Amerika’da birçok sergi açan sanatçı, Paris, Londra ve New York gibi sanat merkezlerinde büyük ilgi gördü. 1940’lı yıllarda Paris ekolüne yakın bir tarz benimsese de sonrasında kendi özgün üslubunu ortaya çıkardı.