DEHB denince çoğumuzun aklına, yerinde duramayan çocuklar ya da dikkatini toparlayamayan yetişkinler gelir. Oysa gerçek çok daha farklı. Bilim dünyası artık bu durumu bir bozukluktan çok, farklı bir dikkat yapısı olarak tanımlıyor. İlgi alanına girdiğinde olağanüstü bir odaklanma becerisine sahip olan DEHB’li bireyler, ilgisini çekmeyen şeylerde ise zihinsel bir sisin içinde kaybolabiliyor. Belki de yıllardır “rahatsızlık” diye adlandırılan şey, aslında iyi yönetildiğinde olağanüstü bir yeteneğe dönüşebilecek gizli bir güç! Detaylar haberimizde…
DEHB denince akla gelen “odaklanamama” tanımı aslında çok yüzeysel. Uzmanlar, bu durumun ilgisizlik değil, ilgi duyulmayan konulara karşı dikkat dağınıklığı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yani dikkat eksikliği değil; dikkat seçiciliği söz konusu.
İlgi duyduğunuz bir konuya saatlerce odaklanabiliyor, ama sıkıcı bulduğunuz bir şeye birkaç dakika bile sabredemiyorsanız bu, bir eksiklik değil; beyninizin farklı çalıştığının göstergesi olabilir.
Ünlü hekim Gabor Maté’nin de dikkat çektiği gibi, DEHB’nin arkasında çocukluk dönemi stresleri ve duygusal kopukluklar yer alabiliyor. Bununla birlikte beyin kimyası da devrede. DEHB, genellikle dopamin düzeylerindeki dengesizlikle bağlantılı. Bu da motivasyon, haz ve ödül merkezlerinin farklı çalışmasına yol açıyor. Dolayısıyla klasik eğitim ve iş modellerine uymakta zorlanan bireyler, kendi ilgi alanlarında çok daha üretken olabiliyor.
Adderall gibi ilaçlar, dikkat artırma ve dürtü kontrolü konusunda kısa vadede etkili olabilir. Ancak uzmanlara göre bu ilaçların uzun vadeli kullanımı, duyarsızlaşma, motivasyon kaybı ve hatta depresif ruh haline neden olabiliyor. Üstelik bağımlılık riski de cabası. Bu yüzden birçok kişi, ilaçsız yaşam yollarını keşfetmeye yöneliyor.
Birçok DEHB’li bireyin yaşadığı ortak durumlardan biri de “DEHB paralizisi.” Aynı anda çok fazla düşünceyle boğuşmak, hareket etmeyi imkansız hale getirebiliyor. Bu da yapılacakları bilmesine rağmen adım atamama haliyle sonuçlanıyor. Oysa bu, tembellik değil; aşırı zihinsel yoğunluğun getirdiği bir duraksama hali.
DEHB ile yaşayan bireyler için en etkili yöntemlerden biri, yaşamın kontrolünü yeniden ele almak. Uzmanlar, bu süreçte ilaçlardan bir süreliğine uzaklaşarak zihni doğal yollarla dengelemenin mümkün olduğunu belirtiyor.
İlk adım olarak, 30 günlük ilaçsız bir deneme süreci öneriliyor. Bu süreçte alkol ve diğer uyarıcılardan uzak durmak, gündelik hayatı daha sade ve net bir düzene oturtmak büyük önem taşıyor. İlgi duyulan konulara yönelmek, kişinin dikkatini toplamasını kolaylaştırırken; sosyal medya gibi dikkat dağıtan unsurları sınırlandırmak da zihinsel berraklığa katkı sağlıyor. Tüm bu adımlar bir araya geldiğinde, hem odaklanma becerisinde hem de duygusal dengede gözle görülür bir iyileşme yaşanabiliyor.
DEHB, ortadan kaldırılması gereken bir sorun değil. Tersine, onu nasıl yöneteceğinizi öğrendiğinizde potansiyelinizi ortaya çıkarabileceğiniz güçlü bir özellik. Doğru yaşam biçimi, sağlıklı sınırlar ve uygun motivasyonla bu özellik, sizi sıradanlığın çok ötesine taşıyabilir.