Son dönemlerde Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanan sarsıntılar, olası büyük depremler konusunda toplumsal farkındalığı artırdı. Depremler öncesinde bazı doğa olayları ya da gözlemler, olası bir sarsıntının habercisi olabilir. Peki gerçekten deprem olmadan önce bazı işaretler ortaya çıkıyor mu? Uzmanların gözlemleri ve halk arasında dile getirilen deneyimlerle bu sorunun yanıtı netleşiyor.
Tarihi kayıtlardan günümüze kadar gelen bilgiler, bazı hayvanların deprem öncesinde sıra dışı davranışlar sergileyebildiğini gösteriyor. Özellikle köpeklerin havlama şekillerinde farklılık, kuşların sürüler halinde ani göçleri ya da kedilerin tedirgin ve huzursuz hareketleri sıkça rapor edilmiştir. Bilim insanları bu davranışları hayvanların yer altındaki titreşimleri ya da düşük frekanslı ses dalgalarını önceden algılamasına bağlıyor.
Deprem öncesi bazı bölgelerde yerin altından gelen garip uğultular, metal sürtünmesini andıran sesler ya da kesik kesik gürültüler duyulduğu belirtiliyor. Bu seslerin, fay hatlarının gerilim altında hareket etmesinden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Ancak her uğultu deprem habercisi değildir, bu nedenle diğer işaretlerle birlikte değerlendirilmelidir.
Bazı bölgelerde yer altı sularında ani bulanıklık, sıcaklık değişimi ya da tamamen kuruma gibi durumlar rapor edilmiştir. Ayrıca yer yüzeyinde oluşan çatlaklar, yükselmeler ya da çökmeler de fay hatlarında biriken enerjinin yüzeye yansıması olarak değerlendiriliyor. Özellikle kaynak sularının debisinde düşüş ya da taşma gibi sıra dışı durumlar göz ardı edilmemelidir.
Deprem öncesi, bazı kişiler telefon, televizyon ve radyo gibi cihazlarda kısa süreli bozulmalar yaşandığını ifade ediyor. Bunun manyetik alan değişimleriyle ilişkili olabileceği öne sürülüyor. Fakat bu tür işaretler bilimsel olarak henüz net kanıtlarla desteklenmiş değil, bu nedenle yalnız başına yeterli değil.
Bazı halk anlatımlarında, deprem öncesi gökyüzünün olağandışı renklere büründüğü, yer yer sisli ya da buğulu bir hava oluştuğu, hatta bazı bölgelerde kötü koku yayıldığı iddia edilmiştir. Bunlar, yer kabuğundaki gaz salınımlarıyla ilişkilendirilse de her zaman doğru sonuçlar vermez.
Uzmanlar, bu belirtilerin tek başına bir depremi önceden kesin olarak haber veremeyeceğini ancak birden fazla işaretin aynı anda gözlenmesi durumunda dikkate alınması gerektiğini vurguluyor. Yani hiçbir belirti kesin bir deprem sinyali değildir ama bilinçli olmak hayat kurtarabilir.
Deprem işaretleri her zaman net olmayabilir. Ancak bilinçli olmak, bu tür doğa olaylarına karşı hazırlıklı kalmak büyük önem taşıyor. Afet çantası hazırlamak, toplanma alanlarını öğrenmek ve aile bireyleriyle bir acil durum planı yapmak, olası bir felaketin etkilerini en aza indirebilir.