Bebeğinizin ağlama yakınması, Saç-İplik Turnike Sendromu’nu işaret edebilir. Anneler, saç dökülme döneminde bebeklerle temas ederken özen göstermeli, saçlarını toplamalı ve örtmelidir. Peki Saç-İplik Turnike Sendromu nedir, nelere dikkat edilmelidir?
Turnike sendromu, ilk olarak 1971 yılında tanımlanmıştır. Bu sendrom, saç telinin veya iplik benzeri maddelerin uzuvlara dolanması sonucu dolaşımın kesilmesiyle ortaya çıkar ve iskemiye yol açar. Daha sonra, 1988 yılında sendromun tanımı genişletilerek Saç-İplik Turnike Sendromu olarak adlandırılmıştır. Bu durum, el ve ayak parmakları başta olmak üzere genital çıkıntılar, yani penis ve klitoris, boyun ve küçük dil gibi bedenin çıkıntıları etkilenebilir.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Levent Korkmaz konu ile ilgili bilgiler verdi.
Genellikle, en sık görülen komplikasyonlar parmaklarda meydana gelir. Ancak, istatistiklere göre yüzde 40,4’ünde ayak parmakları, yüzde 85,7’sinde el parmakları, yüzde 44,2’sinde penis, yüzde 3,3’ünde klitoris ve yüzde 1’in altında ise labiya, mons pubis, küçük dil ve boyun gibi bölgeler etkilenmiştir.
Özellikle ağlama yakınması ile getirilen bebeklerin fizik bakısı sırasında nadir görülen bir durum olan Saç-İplik Turnike Sendromu, dikkate alınmalıdır. Olayların bildirilmesine göre, ayak parmaklarının ortalama etkilenme zamanı dördüncü ayda gerçekleşmektedir. Bu dönem, annelerin saç dökülmelerinin en yoğun olduğu dönemle paraleldir. Bu nedenle, yeni doğum yapmış annelere Saç-İplik Turnike Sendromu hakkında bilgi verilmeli ve bebekleriyle fiziksel temas halindeyken saçlarını toplamaları ve dökülmeyi önlemek için saçlarını örtmeleri önerilebilir.
Saç-İplik Turnike Sendromu genellikle kaza sonucu oluşsa da, hastalara bakıldığında hijyen eksikliği de gözlenir. Ancak, çoğu olgu çocuklardan oluştuğu için, değerlendirme yapılırken, sendromun farklı ve uzak bölgelerde, birden fazla veya ayrı noktalarda bulunması çocuk ihmali ihtimalini de düşündürmelidir. Bu nedenle, dikkatli bir fizik muayene yapılmadan yapılan yanlış tanılar, hastanın durumunun kötüleşmesine yol açabilir. Bu durumu önlemek için titizlikle sorgulama yapılmalıdır.
İhmale ve yanlış tanıya maruz kalan durumlarda, boğulmuş bir uzuvda öncelikle lenfatik dolaşım etkilenir, ardından venöz dolaşım bozulur. Uzuvdaki ödem arttıkça, artan basınç nedeniyle en sonunda arteriyel dolaşım da etkilenir ve bu durum organ nekrozuyla sonuçlanabilir. Eğer hızlı bir şekilde tanı konulmaz ve müdahale edilmezse, dokularda kayıplar meydana gelebilir. Uygun tedavi, sıkıştırıcı lifin acilen çıkarılmasını içerir. Ancak tedavi her zaman kolay olmayabilir. Çünkü saç veya ipliğin ödem nedeniyle dokuya gömülmesi, uzun süre dolanması ve epitel dokuyla kaplanması durumunda çıkarılması zor olabilir.