İstanbul merkezli olarak altı ilde düzenlenen operasyonun ardından Dilan Polat ve eşi Engin Polat’ın da tutuklandığı soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamenin ayrıntılarına ulaşıldı.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan 75 sayfalık iddianamenin giriş bölümünde, kara para aklamanın ne olduğuna dair açıklamalar yer aldı. İddianamede, Engin Polat’ın liderliğinde kurulan ve yönetilen bir suç örgütünün, fikir ve eylem birliği içinde kara para aklama faaliyetleri yürüttüğü tespit edildiği belirtildi.
Engin Polat’ın, çoğunluğu yakın aile üyelerinden oluşan akrabalarıyla birlikte çeşitli şirketler kurduğu ve bu şirketlerde eşi Dilan Polat ile ortaklık ve yöneticilik yaptığı ifade edildi. Şirketlerin genellikle güzellik, kozmetik ve medikal sektörlerinde faaliyet göstermeyi amaçladığı kaydedildi. Ayrıca, bu şirketlerin çoğunluğunun mali müşavirliğini şüpheli Ahmet Gün’ün yapması dikkat çekici bir ayrıntı olarak vurgulandı.
İddianamede, Polatlar grubunun tek elden yönetildikleri değerlendirilen şirketlerinin mal alışlarının büyük bir kısmının, Engin Polat’ın ailesinin ortağı veya yöneticisi olduğu şirketler ile yine hedef kişilerle bir şekilde bağlantılı olan tedarikçilerden gerçekleştirildiği, ancak bu tedarikçilerin aslında gerçek bir mal alışı olmayan, beyanname vermeyen, çalışanı olmayan, bankacılık hareketi bulunmayan, hakkında sahte belge düzenleme kaydı olan şirketler olduğu ve sahte olduğuna dair kuvvetli şüphe barındıran mal alışların toplamının milyonlarca lirayı bulduğu belirtildi.
Engin Polat’ın Milda Gayrimenkul Otomotiv Şirketi eliyle çok sayıda lüks taşıt ve gayrimenkul alımı yaptığı, Polat ve bu şirketin hesaplarında nakit yatırmayla biriken tutarların taşınmaz ve araç alımına yönlendirildiğinin tespit edildiği aktarılan iddianamede, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Soruşturma dosyamız kapsamında şüpheli Engin Polat’ın liderliğinde organize şekilde hareket eden suç örgütünün yasa dışı yollarla elde edilmiş para şeklindeki mal varlığı değerlerini kurdukları çok sayıdaki şirketi aracı kılarak dolaşıma soktukları, gerçek olmayan mal-hizmet satışına dayalı olarak düzenlenen faturalarla, vergi mevzuatına aykırı hareketlerle bu paranın takibini zorlaştırmayı amaçladıkları, en nihayetinde şirketlerde biriken paraları çoğunlukla nakit çekme suretiyle topladıkları, son hamle olarak paraları şirketler içerisinde en temiz şekilde tuttukları Engin Polat’ın tek ortağı ve yöneticisi olduğu Milda Gayrimenkul Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin banka hesaplarına nakit yatırdıkları, aklama sürecini bu şekilde tamamlamaya çalıştıkları anlaşılmıştır.”
İddianamede, yasa dışı yollardan edinilen paraların “soğuk cüzdan yöntemi” ile sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğu aktarılarak, örgütün söz konusu faaliyetler sırasında, kısa sürede ulaştıkları şöhret ve tanınırlık sayesinde bir kısım gerçek ticari faaliyetlerde de bulunduğu, bu sayede aklama suçlarının en belirgin yönü olan takip ve kontrolün zorlaştırılmasını sağlamaya çalıştıkları değerlendirildi.
Engin Polat’ın, liderliğini Derkan Başer’in yaptığı yasa dışı bahis organizasyonu ve örgütüyle olan irtibatının tanık beyanları ve delillerle de ortaya çıktığı vurgulanan iddianamede, gizli tanık Mert’in ifadesine yer verildi.
Gizli tanık Mert, 2014-2017 yıllarında Veysel Şahin’in sanal bahis oynattığı iki sitenin müdürlüğünü yaptığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Derkan Başer ile Engin Polat samimi arkadaşlar. Derkan Başer, Engin’i Jasmin Bet sitesinin müdürlüğüne atadı. Engin Polat’ın Jasmin Bet’in müdürü sıfatıyla yürüttüğü görevin tanımı finansal aksiyonları denetlemek, kontrol etmek, oynanan bahislerin risk birimini kontrol etmektir. Engin, Jasmin Bet sitesinin müdürlüğünü 3 ile 5 ay civarında yaptı. Veysel Şahin sanal bahis operasyonu nedeni ile tutuklanınca, Derkan Başer işlerin kontrolünü aldı ve dış finanstan sorumlu oldu. Aynı zamanda kendi finans şirketini kurdu. Derkan Başer pozisyonunu yükseltip dış sorumlu olunca Engin Polat’ın da pozisyonu yükseldi ve Engin de dış finansı yönetenlerden biri pozisyonuna geldi. Sanal bahis oynayan site üyesinin yatırdığı para aslında Engin Polat’ın kurduğu paravan şirketlerin pos hesaplarına gitmektedir. Bahis oynayan üye bu durumu o anda bilmemektedir. Daha sonra ekstresine baktığı zaman pos numarasından belki paranın gittiği paravan şirketin ismini öğrenebilmektedir. Yani Engin Polat’ın sanal bahis işinde kullanmak üzere şirket kurmaya ihtiyacı vardır ve bu nedenle bu kadar çok şirket kurulmuştur. Benim geçmişte bir dönem içinde çalıştığım sanal bahiste Engin Polat’ın pozisyonu ile ilgili bilgilerim bunlardan ibarettir. Dilan Polat’ı ise bu sistemin içinde görmedim, kendisini sosyal medyadan tanıyorum.”
İddianamede, büyük bahis organizasyonunun perdelenmesi için onlarca şirketin kurulduğu, bu şirketlerin soruşturmaya dahil edilen diğer şüphelilerin de yönetiminde ve ortaklığında olduğu, şüphelilerden Ahmet Gün’ ün, Engin Polat suç örgütünün şirketlerinin hemen hepsinde mali muhasebeci kisvesi altında mali konulardaki organizasyonu yürütüp perdelemeleri sağladığı nazara alındığında, örgüt içerisinde yer alan tüm şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde “Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a muhalefet” suçunu işledikleri vurgulandı.
İddianamede soruşturmaya konu dolandırıcılık eylemiyle ilgili olarak da sanık Engin Polat’ın kurduğu organizasyon dahilinde yasa dışı bahis oynatılmasını sağlamak amacıyla bazı kişilere ulaştığı, bu kapsamda teminat bedeli altında önden para alarak başka bir gelir kapısı daha oluşturduğu, üçüncü şahısları hesaplarını yurt dışından gelen paraların çekilmesi için kullanmak amacıyla ikna etmeye çalıştığı ve bu şekilde insanlara vaatlerde bulunduğu anlatıldı.
Sanık Engin Polat’ın hem bahis hem de hesap kullanım işlerinden para kazanmayı amaçladığı kaydedilen iddianamede, sanığın bu işleri yaparken üçüncü kişileri mağdur etmekten de geri durmadığının anlaşıldığı, müşteki Tufan Yılmaz’ın anlatımlarından çıkarılacağı üzere Polat’ın yurt dışından yabancı para akışını üçüncü kişilerin hesaplarını kullanarak sürekli canlı tutmayı hedeflediği, kaynağı yasa dışı bahis oyunları olan, yurt dışı menşeli döviz cinsi paranın, aklama sürecine dahil edilmek üzere ülke finansal sistemine sokulmaya çalışıldığı belirtildi.
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı İstanbul Sektörel 3 Denetim Daire Başkanlığınca hazırlanan rapora da yer verilen iddianamede, şirketlerin sahte fatura tutarının 489 milyon 309 bin 777 lira olduğu, bu tutarın 86 milyon 988 bin 913 lirasının Katma Değer Vergisi (KDV) tutarına denk geldiği, yine şirketlerin kendi aralarında da sahte faturalar düzenlediği, bunların tutarının 117 milyon 443 bin 863 lira olduğu ve 21 milyon 28 bin 562 liralık kısmının KDV tutarına denk geldiği anlatıldı.
Şirketlerin kanunen tutulması gereken defterlerin tutulmayıp vergi matrahını azaltma sonucunu doğuracak şekilde başkaca defter tutulması sebebiyle 214 milyon 786 bin 65 lira toplam tutara ulaştığı vurgulanan iddianamede bu tutarın 35 milyon 607 bin 842 liralık kısmının KDV tutarına denk geldiği kaydedildi.
Ayrıca iddianamede, şirketlerin sahte belge temin etmek amacıyla özellikle Ahmet Gün tarafından organize edilen soruşturma dışı, sadece sahte fatura düzenlemek amacıyla kurulmuş şirketlere 46 milyon 103 bin 895 lira ödeme yaptığının görüldüğü belirtildi.
Soruşturmaya konu şirketlerin usulsüzlüklerine yer verilen iddianamede, suç örgütünün dışarıdan temin ettiği sahte faturaları kullanarak aslında gerçek bir ticareti yansıtmayan işlemleri sanki varmış gibi gösterip mal ve hizmet satın aldığından bahisle şirketlerine sahte fatura kabul ettiği, yine şirketler arasında da gerçekte olmayan mal ve hizmet satışlarına ilişkin sahte faturalar düzenlendiği anlatıldı.
İddianamede, yasa dışı bahisten gelen paranın perdelenmeye çalışıldığı, zenginleşmenin gerçek bir ticaretten kaynaklandığı imajının oluşturulması için birden çok şirketin kurulduğu, bu şirketlerin faaliyetleri sırasında gerçekte olmayan iş ve işlemlere ilişkin sahte faturaların düzenlenip kullanıldığı ve kanunen tutulması gereken defterler dışında harici gizli kayıtların tutulduğu aktarıldı.
Sanıkların kastının vergi suçu işleme saikinin ötesine geçtiği, yasa dışı bahisten gelen parayla oluşan zenginliğin perdelenmesi için bir kısım gerçek ticaretin de yapıldığı, kamuoyunda ve toplumda karşılığı olan güzellik merkezi ve kozmetik sektörü tercih edilerek, ulaşılan şöhretin bu kapsamda bir aparat olarak kullanıldığı kaydedilen iddianamede, ödenmesi gereken vergilerin dahi ödenmeyerek uhdede tutulması suretiyle haksız kazanç devşirildiği, haksız şekilde uhdede tutulan tutarların vergi suçları dışında kara para olarak nazara alınması gerektiğine vurgu yapıldı.
Suç örgütünün yapısının da anlatıldığı iddianamede örgütün liderinin Engin Polat, yöneticilerinin ise Alper Kürşat Polat, Sezgin Polat, Ahmet Gün, Dilan Polat, Mustafa Özalp ve Sinem Sıla Doğu olduğu ifade edildi.
Hazırlanan iddianamede cumhuriyet savcısı, son olarak tüm dosya kapsamında yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi:
“Soruşturmamız neticesinde şüphelilerin yasa dışı bahis organizasyonundan ve diğer suçların işlenmesinden temin edilen suç gelirini yukarıda yer verildiği üzere kurdukları çok sayıda şirket içerisinde perdelemeli-hileli işlemlerle gezdirip, en sonunda Milda isimli şirkette paklamaya çalıştıkları, bu kapsamda milyonlar seviyesindeki paraları şirketlerden nakit çektikleri, şirketler arasında gezdirdikleri ve Milda isimli şirkete nakit yatırarak bu şirket üzerinden alınacak taşınmaz ve lüks araçlar eliyle aklamayı hedefledikleri, yine bir başka yöntem olarak uhdeye geçen haksız kazançların onlarca kez el değiştirip sanki gerçek bir ticari faaliyet varmış gibi gezdirildikten sonra kripto varlıklara çevrilip kayıtsız hale getirilmesi eyleminin icra edildiği, bu işlemler sırasında soruşturmaya konu suç örgütünün her bir aşamada özel olarak kendisine tanımlanan görevi icra eden üyesi aracılığıyla hareket ettiği, eylemlerin yıllara yayılmış bir süreç içerisinde devamlılık arz eden bir yapı dahilinde suç işleme kararlılığıyla sürdürüldüğü, örgüt içindeki şüphelilerin yukarıda detaylı olarak aktarıldığı üzere hiyerarşik ve organize bir yapı dahilinde hareket ettikleri anlaşılmıştır.”
İddianamede, Dilan ve Engin Polat’ın “suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme”, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” ve ”Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a muhalefet” suçu olmak üzere toplamda 3 ayrı suçtan ayrı ayrı 20’şer yıldan 40’ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Diğer şüphelilerin ise farklı suçlardan değişen oranlarda cezalandırılmaları talep edildi.
İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım 2023 ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat’ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili Mali Suçları Araştırma Kurulunca (MASAK) ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.
Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat’ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa’da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.
Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat’a ait bir medikal şirketin Ankara’da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.
Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu’nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16’sı tutuklanmıştı. Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.
Sulh Ceza Hakimliği, 14 Haziran’daki aylık tutukluluk incelemesinde, Dilan Polat’ın kardeşleri Can ve Sinem Sıla Doğu ile Can Polat, Gökay Bekar, Halit Polat, Harun Abak, Metin Yılmaz, Mustafa Özalp, Nilgün Yılmaz, Uğurcan Ayyıldız ve Zekai Tepe’nin adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliye edilmesine hükmetmiş, diğer 5 şüphelinin tutukluluk halinin devamına karar vermişti.
Cumhuriyet savcılığının soruşturmayı tamamlamasının ardından hazırlanan iddianamede, şüphelilerin “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama”, “yasa dışı bahis”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak” suçlarından cezalandırılmaları istenmişti.
İddianamede, soruşturma kapsamına alınan 31 şirketin ve bu şirketlerin sahip olduğu taşınmaz, araç ve benzeri tüm mal varlığının müsadere edilip mülkiyetin kamuya geçirilmesi de talep edilmişti.
Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame, Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
İddianameyi inceleyen Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, şüpheliler hakkında istenen cezalardaki artırım maddeleri dikkate alındığında, yargılamayı yapma konusunda yetkili mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu belirterek dosyayı savcılığa iade etmişti.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Dilan Polat, eşi Engin Polat, kardeşleri Can ve Sıla Doğu’nun da aralarında bulunduğu 16 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan iddianameyi değerlendiren Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, davanın ağır ceza mahkemesine açılması gerektiğini bildirerek dosyayı iade etmesine Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmişti.
Başsavcılığın itiraz kararında, görevli mahkemenin temel cezaya göre belirlenebilir olduğu, artırım maddesinin mahkemenin görevini belirlemede esas olmadığı vurgulanmıştı.
Savcılığın itirazının kabul edilmesiyle dosya Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına gelecek günlerde başlanması bekleniyor.