Abdülhamit Han, Osmanlı Devleti’nin 34. Padişahı ve 99. İslam halifesidir. Sultan Abdülmecid Han’ın ve Tir-i Müjgan Sultan’ın oğludur.
Abdülhamid Han Kimdir?
Abdülhamid Han 21 Eylül 1842 Çarşamba günü sabah 5 sularında Eski Çırağan Sarayı’nda dünyaya gelmiştir. Sultan Abdülmecid Han ve Tir-i Müjgan Sultan’ın oğludur. Abdülhamid Han on yaşındayken annesi vefat etmiştir. Annesinin vefatından sonra Abdülmecid Han’ın II. Hanımı olan Rahime Perestu Sultan Abdülhamid Han’ın manevi anneliğini üstlenmiştir. Şehzade, küçük yaşlarda sıkı bir eğitime tabi tutulmuş, ilk olarak Arapça öğrenmiştir. Arapça tahsilinden sonra Farsça ve diğer ilimleri öğrenmiştir.
İlerleyen yıllarda Çerkezce ve Arnavutça dilini öğrenmiştir. Abdülhamid Han İslamiyet düşmanı ve Osmanlı, Türk düşmanı kişiler tarafından Kızıl Sultan olarak adlandırılmakta fakat Ulu Türk devleti Türk halkı tarafından Ulu Hakan olarak bilinmektedir. Yaptığı sayısız hizmetlerle hala hayırla yad edilmekte, kabrini her sene binlerce kişi ziyaret etmektedir.
II. Abdülhamid Han’ın Hayatından Kesitler…
İntihar Büyük Günahtır Evladım..
Cennetmekan Sultan Abdülhamid Han, Beylerbeyi Sarayı’nda mahpus iken, Saray’ın önünde polisler nöbet tutuyorlardı. O gece nöbet benim idi ve bir bebeğim doğacaktı. Ailem kalabalıktı. İttihatçılar devri olduğu için devamlı ekonomik buhranlarla geçerdi. Nöbet esnasında yeise düştüm ve intihar etmeye karar vermiştim. Sıkıntı çekmektense sabah olunca nöbetimi bitirir sonrasında kendimi rıhtımdan denize atarım. Bütün sıkıntılardan kurtulurum diye düşündüm. Sabah olmuştu ve nöbetin bitmesine sadece birkaç dakika… Saray’ın camından Abdülhamid Han’ın sarktığını gördüm ve “ Evlat, al şunu ” diyerek bir kese altını bana doğru attı. Sonra “ Sana hediyem olsun, çoluk çocuğuna sarf edersin. İntihar, çok büyük günahtır” dedi ve camdan içeri girdi. O an da çok ağladım Sultanımız Abdülhamid Han’ın Allah’ın keramet ehli bir evliyası olduğuna yemin edebilirim…
Abdestsiz Yere Basmazdı…
Sultan Abdülhamid Han’ın yatağının başında her zaman temiz bir tuğla bulunurdu. Yataktan kalktığı vakit, helaya gidene kadar abdestsiz yere basmaz, o tuğlayla teyemmüm ederdi. Bir gün zevcesi sebebini sorduğunda şöyle cevap verdi;
Bunca müslümanların halîfesi olarak, biz sünnet ölçülerine dikkat etmezsek, ümmet-i Muhammed bundan zarar görür!.. diye karşılık verdi.
Abdestsiz Devlet Evraklarına İmza Atmazdı..
Sultan Abdülhamid Han, hassas takvâ ölçüleri üzere yaşayan târihî şahsiyetti. Acil bir iş zuhur edilse, geve vakti olsa dahil uyandırmalarını ister, işin ertesi güne kalmasına rıza göstermezdi.
Abdülhamid Han’ın başkatibi Es’ad Bey bir hatırasını şöyle anlatmıştır;
“ Bir gece yarısı idi. Çok önemli bir haberin imzası için Sultanımızın kapısına gittim. Kapıyı çaldım, ancak açan olmadı. Biraz bekledikten sonra tekrar çaldım, kapı yine açılmadı. ‘ Acaba Sultan’ a emr-i Hakk mı vaki oldu? ‘ diye endişeye kapıldım. Bir müddet bekledikten sonra tekrar kapıyı çaldım ve bu sefer kapı açıldı. Sultan kapıyı açtığında elinde bir havluyla yüzünü kuruluyordu. Tebessümle cevap verdi;
“ Evlad! Gecenin bu vaktinde mühim bir iş için geldiğinizi anladım. Kapıyı ilk vurduğunuzda uyanmıştım, fakat abdest aldığım için sizi beklettim kusura bakma!.. Bu kadar zamandır milletimin hiçbir evrakına abdestsiz vaziyette imza atmadım… Getir evrakı imzalayayım!… Besmele çekti ve imzaladı.”
II. Abdülhamid Han’ın Fiziksel Özellikleri
Sultanın kaşları belirgin olup gözleri biraz küçük, parlak idi. Cevval bakışlı idi. Gözlerini hızlı hızlı hareket ettirmesi, meraklı bir tavrı olduğunu ilk bakışta hissettirirdi. Gözleri laciverte kaçan siyahlıktaydı. Göz etrafı hafif esmer olup,göz kapaklarının çevresi kırmızıcaydı . Kaşları çıkıntılı olduğundan ve burnu biraz uzun olduğundan dolayı gözleri oldukça çukur idi.
Gür sesli, açık ve net bir konuşması vardı. Güçlü bir zekaya sahip olan Abdülhamid Han, oldukça kültürlü idi. İlk defa gördüğü bir kimseyi unutmaz, çok güçlü bir hafızaya sahipti. Kendisine anlatılanları uzun süre sabırla dinlerdi.
II. Abdülhamid Hanın Ülkemize Büyük Hizmetleri
Sultan Abdülhamid Han, Sanat, Mimari ve Kültür gibi konulara çok önem verirdi. Cesur hükümdar çok ince ruhlu idi. Padişah olduğu dönemde özellikle dikkat çeken yabancı mimarların projeleridir. Yabancı ve yerli mimarların o dönem yaptıkları çalışmalardan bazıları;