Bir dönemin unutulmaz şarkıcısı, ‘Acıların Kadını’ lakabıyla bilinen Bergen’in hayatı film oluyor. Farah Zeynep Abdullah’ın şarkıcı Bergen’e hayat verdiği filmden ilk teaser yayımlanınca Bergen’in hayatı araştırılmaya başlandı. Yaşadığı tüm acılara rağmen yılmayan Bergen kimdir? Şarkıcı Bergen kaç yaşında, nasıl öldürüldü? İşte Bergen’in trajik hayat hikayesi…
‘Acıların Kadını’ olarak anılan müzisyen ve arabesk şarkıcısı Bergen, son günlerin en çok konuşulan isimleri arasında. Farah Zeynep Abdullah ve Erdal Beşikçioğlu’nun başrollerini üstleneceği biyografik film yakın zamanda sinemaseverler ile buluşuyor. Filmin tanıtımının ardından Bergen’in hayat hikayesi birçok kişi tarafından merak ediliyor. İşte Türk müzik tarihinin kült olmuş efsane ismi Bergen’in merak edilen hayat hikayesi…
‘Bergen’ filminde Bergen’i Farah Zeynep Abdullah canlandıracak. Bergen’i öldüren Halis Serbest’i ise Erdal Beşikçioğlu oynayacak. Seyircilerin heyecanla beklediği Bergen filminin başlayacağı tarih net olarak açıklanmadı. Ancak öngörülere göre, Bergen’in hayatı 2022 Şubat ayında beyaz perdeye yansıyacak.
Farah Zeynep Abdullah ve Erdal Beşikçioğlu’nun başrol olduğu filmde Ali Seçkiner Alıcı, Nergis Öztürk, Şebnem Sönmez, Ahmet Kayakesen, Nurcan Eren, Suzan Kardeş ve Arif Pişkin gibi ünlü oyuncular yer alacak.
Asıl adı Belgin Sarılmışer olan Bergen, 15 Temmuz 1958 yılında Mersin’de dünyaya geldi. O zamanlar Belgin ismiyle bilinen Bergen, 7 yaşındayken, annesiyle babasının boşanmasıyla 1966 yılında annesiyle beraber Ankara’ya yerleşti. Yenimahalle Yunus Emre İlkokulu’na başladıktan çok kısa süre sonra müziğe olan yeteneği öğretmenlerinin de dikkatini çekti. Öğretmenlerinin yönlendirmesiyle Ankara Devlet Konservatuarı Piyano bölümünü girdi. Ancak maddi sıkıntılar nedeniyle sevdiği konservatuvar eğitimini yarıda bıraktı ve çalışma kararı aldı. Memuriyete yaşı tutmadığı için yaşını büyüttü, bir süre PTT’de memur olarak çalıştı.
1979’da arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği Feyman Gece Kulübü’nde arkadaşlarının ısrarı üzerine sahneye çıktı. Sahnede ‘Batsın Bu Dünya’yı seslendirdi. Okuduğu parça kulubün sahibi Feyman tarafından beğenilince orada çalışması için teklif aldı ve sahnelere çıkmaya başladı. Bergen, 1 yıl boyunca Grup Lokomotif orkestrası ile birlikte, Türk hafif müziği,Türk sanat müziği ve dönemin arajmanlardan oluşan repertuarlarla sahne aldı. Güzel sanatçı sahne adını, Norveç’in Bergen şehrinden etkilendiği için Bergen olarak değiştirdi. O artık Belgin değil, Bergendi… Feyman Gece Kulübü’ndeki işi bittiğinde, Kuyubaşı Gazinosu’ndan gelen 8 aylık çalışma karşılığında verilecek araba teklifini kabul etti. Ancak 8 ay sonra arabası elinden alınan talihsiz Bergen, borç içinde kaldı.
Bergen o dönem Yalçın’a aşık oldu. İlk aşkıydı, taksi şoförü Yalçın. Ona zorla sahip olan, bir gün karşısına geçip hiç utanmadan başkasıyla evleneceğini söyleyen Yalçın. İşte ilk darbeyi sevdiği bu adamdan yemişti Bergen…
Annesi Sabahat Hanım Belgin’in sahne hayatında olması işinden pek hoşlanmadı ve onu alelacele dayısının oğlu Göksel ile evlendirdi. 1977 senesinde dayısının oğlu Göksel Sarılmışer ile evlenen Bergen’in bir erkek çocuğu oldu. “Ben artık seni istemiyorum, başkasıyla evleneceğim” dedi kocası. Yalçın’dan sonra ikinci darbeyi de bu adamdan yemişti. Bu zoraki evliliğe ancak 4 yıl dayanabildi. 20 yaşındayken Göksel Çakır’dan boşandı ve Ankara’dan Adana’ya gitti iş için. Sahne almaya başlayan genç şarkıcı, kısa sürede gazinolarının en çok rağbet gören isimlerinden oldu.
Her gece pavyonda kömür gözlerini bir saniye bile Bergen’den ayırmadan onu seyreden biri vardı Halis Serbes. Her gece usanmadan kulise çiçek gönderen adam. Öylesine aşkla bakıyordu ki ileride hayatının kabusu ve büyük aşkı olacak o adam… Bergen çiçekleri çöpe atıyordu ta ki bir gün ‘Beni tanısan seversin’ yazılı kartla beraber çiçek alana kadar. İşte Bergen, ilk kez o gece çiçeği çöpe atmadı.
O GÜN AŞIK OLDU HALİS’E
Bergen, taksitle araba almıştı daha senetlerini bile ödeyememişti. Ancak araba yandı, kül oldu. Yangını söndürmeye çalışan adam ‘Ağlama’ dedi, “Üzülme lütfen. Ben sana yenisini alacağım…” Bu adam Halis’ti, onu seven adam. Bergen o gün aşık oldu o adama… Sonradan öğrendi ki ona yeni bir araba alarak aklını çelmeye çalışan bu adam yakmıştı arabayı. Büyük aşk, 9 Ocak 1982’de evlilikle taçlandı. Başlangıçta mutlu bir evliliği vardı Bergen’in. Ancak bu mutluluk çok da uzun sürmedi, defalarca dayak yedi, eşi artık eve gelmemeye de başlamıştı. Sonradan öğrendi Bergen, üç çocuk babası evli adam yalan söylemişti Bergen’e. Üstelik nikah memuru da yalandı, evlilik cüzdanı da…
Halis deli gibi seviyordu Bergen’i. Bu yüzden eşinden boşandı ve yeniden birlikte olmaya karar verdiler Bergen ile. Bu kez gerçek bir nikah kıyıldı ama tek şart Bergen’in artık sahneye çıkmamasıydı. Öylesine kıskanıyordu ki onu sahneye çıkmasını dahi istemiyordu. İstediği de oldu adamın. Evinin kadını oldu Bergen. Her gün dayak yiyen ama kocasının deli gibi sevdiği kadını. Defalarca sahneye kaçtı Bergen, acılarını unutmak için. Her seferinde de Halis’in yanında buldu kendini, çok kızıyordu ama aşıktı kadın. Gördüğü bu kadar zulme rağmen Halis’ten kopamıyordu.
Bir gün telefonu çaldı ve Ankara’daki evinin yanıp kül olduğunun haberini aldı. Yine yıkılmıştı Bergen ama onu ayakta tutan biri vardı yanında, Halis. Evi eski haline döndürmüştü. Bergen’in aklında deli sorular, o mu yakmıştı yine evi? Ancak Halis “Ben yapmadım” diyordu.
EŞİ HALİS SERBEST YÜZÜNE BİR KOVA KEZZAP ATTI, İKİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ
Peşi sıra kavgalar, dayaklar… Bergen kurtulamıyordu bir türlü dayaktan. Bıraktı Halis’i ve kaçtı sonunda İzmir’e. Bergen’in İzmir’de sahneye çıktığını duyan Halis “benimle evliyken sarhoş doyuramaz” diyerek korkunç bir plan yaptı. “Üç gün sonra bütün gazeteler senden bahsedecek” dedi Halis. Dediği de oldu.
Bir gün İzmir Alsancak’daki New York Gece Kulübünde sahneye çıktı Bergen. İzmir’deki adamından gazinoya giderek Bergen’in üstüne kezzap dökmesini istemişti Halis. Kocası tarafından yüzüne attırılan bir kova dolusu kezzap sonucu iki gözünü de kaybetti. Birçok ameliyat geçirdi acıların kadını. Tedaviler neticesinde sol gözü tekrar görmeye başlasa da sağ gözünü kaybetmişti acıların kadını Bergen. Saçlarını sağ gözünün üzerine attı görünmesin diye. Bazen de güneş gözlüklü imajıyla hafızalara kazındı.
O anla ilgili Bergen’in yaptığı açıklama gazetelerde şu şekilde yer aldı:
‘O anda iki gözüm gitti. Sadece çığlıklar duyuyorum. Bir ara ‘suya götürün’ diyorlar. Kadere bak ki sular kesik. Su ip gibi akıyor. Üzerimdeki giysileri yırtıp her tarafımı sardılar. O an her yer çok karanlık, bir şey göremiyor, gözlerimi açamıyorum. Kısa bir süre sonra ekip arabası geldi. Ege Üniversitesi Hastanesi’ne götürdüler. Hastanede 45 gün kaldım, yara tedavisi gördüm.’
‘ACILARIN KADINI’ OLARAK ANILDI
Bütün gazeteler Bergen’in acıklı hikâyesini yazıyordu. Bu olaydan sonra daha fazla ün kazanmıştı, artık herkes tanıyordu onu ‘Acıların Kadını’ olarak. Bergen, tedavi sonrası Kibariye’yi meşhur eden ‘Kim Bilir?’ şarkısının bestecisi Cengiz Özşeker tarafından ikna edildi ve İzmir Pırlanta Pavyon’da 1985 yılına kadar sahneye çıktı.
1986 yılının sonlarına doğru yaptığı ‘Acıların Kadını’ ile şöhrete kavuştu. Albümün çok beğenilmesiyle plak şirketi tarafından Nisan 1987’de ‘1986 yılı Albümü En Çok Satan Arabesk Kadın Sanatçı’ unvanıyla Altın Plak ve Altın Kaset ile ödüllendirildi. Yurtdışı turnelerine çıkıyor, sahne aldığı yerlerde izdiham oluyordu. Bülent Ersoy ve İbrahim Tatlıses gibi ünlü isimlerle aynı sahnedeydi artık. 1987 yılında Ülkü Erakalın’ın senaryosu ve yönetmenliğiyle ‘Acıların Kadını’ filminde Yalçın Gülhan, Asuman Arsan, Meral Niron ile başrolde oynadı.
BERGEN BACAĞINDAN BIÇAKLANDI
Bu arada bir de sahnede bıçaklanma olayı var Bergen’in. Konser için Adana’dayken gazinonun fotoğrafçısı tarafından bıçaklandı. Herkes bu olayın Halis tarafından yaptırıldığını düşünse de Bergen inkar etti. “Hayır bu gazinocular arasındaki bir olay, onunla ilgisi yok. Benim şanssızlığım o an sahnede olmaktı” dedi.
HALİS’İ HAPİSHANEDE ZİYARETE GİDİYORDU
Kısaca Halis hapse, Bergen ise sahnelere geri dönmüştü. Görüşmüyordu, yüzünü bu hale getiren adamla. Ancak bu olay bile bitirmedi Halis’e olan aşkını. Halis Serbes’in iddiasına göre kendisi hapiste yatarken Bergen onu ziyarete bile gelmişti. Halis cezaevindeyken resmi olarak boşandılar ancak hapisten çıktıktan sonra yeniden birlikte olmaya başladılar.
Bergen’in yaptığı en büyük hatası yüzüne kezzap attıran adama yeniden bir şans vermesiydi belki de. Çift, Mersin’de yaşamaya başladı. Gazetelere ‘mutluyuz’ pozları verdi. Ancak senaryo yine aynıydı. Huylu huyundan vazgeçer mi?! Adam yine vazgeçmedi, yine şiddet, yine şiddet… Bu yolun sonunda mutluluk olmayacağını anlamıştı Bergen, geç olmuştu biraz ama Halis’le ipleri tamamen kopardı. Sahneler artık tek sahte mutluluk kaynağıydı genç sanatçının.
Sahne güzeli bir gün annesiyle Mersin’e konsere gidiyordu. Yoldayken araçlarının Halis tarafından takip edildiğini anladı ve hemen polisi aradı Bergen. Polis gerekli tedbirlerin alındığını söyleyince Bergen ve annesi rahat bir şekilde yola devam ettiler. Sabah 04:00 sularında yol üstünde bulunan bir restorantta durdular. Halis arabasıyla önlerini kesti ve burada Bergen’i ikna etmeye çalıştı. Ancak istediğini elde edemedi. Halis, Sabahat hanıma “Sana ölümü tattırayım mı?” dedikten sonra üç el ateş etti. Sabahat hanım yaralanmıştı. Ancak birazdan 6 el kurşunun kızının vücuduna isabet ettiğini görmek canını bu kadar yakmamıştı Sabah hanımın…
14 Ağustos 1989’u 15 Ağustos’a bağlayan gece Adana Pozantı’da defalarca dayak yediği, zulüm gördüğü eski eşi Halis Serbes tarafından kurşunlanarak öldürüldü genç kadın… Acıların kadını lakabıyla tanınan Bergen 30 yaşında gözlerini hayata yumdu. “Mezarda bile seni rahat bırakmayacağım” diyen Halis Serbes yüzünden Sabahat Hanım kızının mezarına demir kafes yaptırdı.
1986’da ‘Acıların Kadını’ albümünü yayınladı. Bu albüm ile, kendi hayat hikayesini anlatan ‘Acıların Kadını’ adlı filmde rol aldı. Bu film ve albümden sonra ülke çapında ‘Acıların Kadını’ olarak anılmaya başlandı. Bergen, müzik kariyerine 6 long play, 11 kaset, 129 şarkı ve 1 video filmi sığdırdı. Bergen’in albümleri: