Son zamanların reyting rekorları kıran ‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ dizisinde ‘Songül’ karakterini canlandıran Devrim Özkan’ın hayatı çok merak ediliyor. Devrim Özkan kimdir? Kaç yaşında? Nereli? Estetikli mi?
Devrim Özkan Türk dizi ve tiyatro oyuncusudur. 2 Eylül 1998 tarihinde Muğla’da dünyaya geldi. Oyunculuk kariyerine Rüya adlı dizide canlandırdığı İpek karakteri başladı. Vatanım Sensin, Vuslat gibi çok izlenen dizilerde rol aldı. Özkan henüz evli değildir ve çocuğu yoktur.
Adı: Devrim Özkan
Doğum Tarihi: 2 Eylül 1998
Doğum Yeri: Muğla
Boyu: 1.68
Kilosu: 57
Burcu: Başak
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Kestane
Medeni Durumu: Bekar
Instagram hesabı: @devrimozkan
Devrim Özkan, 2 Eylül 1998 tarihinde Muğla’da dünyaya geldi. Devrim Özkan’ın annesi ev hanımı, babası emekli kepçe operatörüdür, ablası ise bankacıdır.
Özkan’ın Bodrum Milas’ta çocukluk dönemini geçirdi ve uzun bir dönem Judo sporu ile ilgilendi. Özkan, ayrıca milli judocu oldu.
Devrim Özkan, Muğla Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde lisans eğitimine başladı. Fakat okulunu bitirmeden İstanbul’a taşındı. Oyunculuk kariyerine ilk kez “Rüya” isimli dizide ” İpek” karakteriyle oyunculuk hayatına başladı.
Devrim Özkan, 2017’de “Vatanım Sensin” dizisinde “Havva”, 2019’da “Vuslat” dizisinde “Feride Çağlar”, 2020’de “Ramo” dizisinde “Nehir Hanlı”, 2021’de” Ex Aşkım” dizisinde “Selin” karakterleriyle rol aldı.
Devrim Özkan, son zamanlarda Show TV’de yayınlanan ” Gelsin Hayat Bildiği Gibi” dizisinde “Songül” karakterine hayat vermektedir. Özkan, RSD İletişim menajerlik bünyesinde yeni projelerde yer almaya devam etmektedir.
Devrim Özkan’ın herhangi bir estetiği bulunmamaktadır.
2 Eylül 1998’de Muğla’da orta halli bir ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya geldim. Annem ev hanımı, babam emekli kepçe operatörü, ablam bankacı. Babam ve annemin hem oğulları hem kızlarıydık. Güzel bir mahalle kültürü, komşuluk ilişkileri, samimiyet, zor-iyi şartlar… Bunların hepsi şu anki karakterimi oluşturan şeyler. Çocukluğumu ve eğitim hayatını Milas/Bodrum’da geçirdikten sonra Muğla Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Anasanat Dalı’nı kazandım. Okulda ilk yılımı tamamladıktan sonra İstanbul’a taşındım.
Devrim Özkan: Herkesin küçükken bazı hayalleri vardır. Benimki veteriner ve ya antrenör olmaktı. Ta ki orta okulda tiyatro sahnesine çıkana kadar. Sahnedeki ilk nefes alışımı hala hatırlıyorum. Çok özgür çok güçlü, yaşamın çok içinde hissetmiştim. İlk defa bir yere ait hissetmiştim kendimi. Tam olarak böyle başladı diyebilirim. Kendimi yıllar sonra da aynı şeyi yaparken gördüm. Ve o an ne istediğimi anladım. Kalbimin ritmini değiştiren bu heyecanı nefes aldığım süre boyunca sürekli yaşamak istiyordum. Kararımı verdim ve şu ana kadar geldim. Önce küçük tiyatrolarla, daha sonra üniversitede, güzel sanatlarda ve şimdi burada. Bana ilham veren çok insan var. Ama oyunculuk konusunda her zaman Sevgili Münir Özkul’u ne zaman ansam diğer herkesten daha farklı hissederim.
“Milli judocuyum. Hayatım o dönemde tamamen spordu. İlkokulda arada bir tiyatro yapardım hayatımın bir yerinde hep vardı tiyatro ama kariyerimi judodan devam ettiricektim. Lisede gerçekten tiyatroyla tanıştığım zaman yedi yıllık spor hayatımı kenara atıp ‘Ben oyuncu olacağım’ dediğim zamanı hiç unutmam. Böylece oyuncu olmaya karar verdim ve bunun için çalışmaya başladım.”
Lisede tiyatro yapmaya başlayınca, sahneye ait olduğumu hissettim ve güzel sanatlar okumaya karar verdim.Sınava girdim, kazandım. Sonra şu anki menajerim Nuray’la (Saygınöz) tanıştık. Sektöre eğitimimi tamamlayıp, sonra başlamak istiyordum. Ama şartlar öyle gelişmedi. Ailemden gizli sayısız deneme çekimine girdim. En sonunda ilk işim oldu (Rüya) ama ailem daha 18 yaşındayken okulu bırakıp, İstanbul’a gelmemi desteklemedi. Fakat ben hayallerimden vazgeçmedim ve bir sırt çantasıyla tek başıma İstanbul’a yerleştim.
Bu konuda mütevazi olamıyorum, biraz cesaretli bir insanımdır. Baş edebileceğimi düşündüm. İstanbul’a geldiğimde tek arkadaşım yoktu, kimseyi tanımıyordum. Zaten ilk 1-2 ayım vapurlarda geçti. İstanbul’u tanımak için sokaklarda kayboldum, insanlarla tanıştım. Ama yine yalnızdım. Zaten yalnız olmayı çok severim. Sonra bir kedi sahiplendim. Burada onunla birlikte büyüdüm diyebilirim.
Set dışında planlı yaşayan bir insan değilimdir. Bu konularda rutinlerim asla yoktur. Aklıma ne gelirse, canım ve imkanlarım neye el verirse onu yaparım. Kedim ve köpeğimle zaman geçirmeyi onlarla oynamayı çok severim. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, tuval ve karakalem yapmayı, arada bir şiir denemeleri yapmayı çok severim. Ama bazen modum olmaz ve ne kadar vaktim varsa hepsini koltuktan kalmadan da geçirebilirim. Bu tamamen ruh halime bağlı.
Birikim yapıyorum, insan, para, eğitim, kültür… Aklınıza ne gelirse. Kalbimizi, ruhumuzu ve bedenimizi ne beslerse o kadar iyi bir enstrümana sahip oluruz.
Tabii ki çok fazla zorlukla karşılaştım. Beni çok fazla zorladığı, ağlattığı, içime kapattığı zamanlar oldu. Ama böyle zamanlarda kendime hep neden başladığımı hatırlatırım. ‘Ne için bu kadar savaştım?’ diye sorar yoluma devam ederim. Çünkü cevabını zaten biliyorumdur. Hayatı hissetmek için bazen böyle zamanları yaşamak bile önemli.
Genç kuşak bir oyuncu olarak Türkiye’de örnek aldığınız veya beğenerek takip ettiğiniz isimler kimler?
“Türkiye’de bi çok iyi isim var. Çetin Tekindor, Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer..Bu isimlere bayılıyorum gerçekten..”
Yaptığımız işte elbette dış görünüş ve aura çok önemli. Ama sonuçta bir tane güzel insan yok. Güzeli güzel yapan ve projeye dahil olmasını hak ettirecek başka şeyler olmalı.