Kahramanmaraş’ta peş peşe meydana gelen depremin ardından kefen temini sorunu ortaya çıktı. “Depremde ölenler kefen bulunamazsa ceset torbası ile gömülebilir mi?” Sorusu vatandaşlar tarafından araştırılmaya başlandı. Bu soruyu Türkiye Gazetesi yazarı İlahiyatçı Osman Ünlü hocaya sorduk.
Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve pek çok şehrimizde büyük yıkıma neden olan deprem binlerce cana maal oldu. Enkazların altından her gün onlarca ceset çıkarılıyor. Her geçen gün ölü sayısı artıyor. Bu durum yeterli kefen teminini de güçleştiriyor. Acaba kefenle gömülmek şart mı? Kefen bulunamazsa meyyitin ceset torbası ile gömülmesi caiz mi? Türkiye Gazetesi yazarı İlahiyatçı Osman Ünlü hoca mavikadin.com sitemize şu ifadelerde bulundu:
Cenazeyi yıkamak, kefenlemek, cenaze namazı kılmak ve gömmek farz-ı kifayedir. Kefen kadınlarda beş parça erkeklerde ise üç parça bezden oluşur. Daha fazla olması bid’attır. Erkek için 7, kadın için 8 metre patiska kefen bezi satın alınır. Bu miktarda kefen bezi bulunamazsa kefenleme, erkekler için iki parça; kadınlar için de üç parça bez ile yapılır. Bu kadar kefen de bulunmazsa vücudun tamamını örtecek bir bez kefen için yeterli olur. Kadın ve erkek her ikisi için de fetva böyledir.
Çeşitli nedenlerden dolayı kefen, bez vb.malzeme bulunamazsa yahut farklı sebeplerle kullanılamaması durumunda ceset torbasının kefen sayılarak cenazenin defnedilmesi de caizdir.
Ölüyü yıkamak, kefenlemek, cenaze namazı kılmak ve gömmek farz-ı kifayedir. Meyyiti gasletmek, yıkamak, vacib-i kifayedir. Cenaze yıkanmadan, namazı kılınmaz. Bu farzları, ücretsiz olarak Allah rızası için yapmak lazımdır. Cenazeyi parasız yıkamak çok sevabdır. Ücret istemek de caizdir.
İnsanın yalnız başı veya bedenin yarısı ele geçerse, yıkanmaz ve namazı kılınmaz. Öylece gömülür. Başı olmasa bile bedenin yarıdan fazlası veya bedenin yarısı ile başı bulunursa, yıkanır ve namazı kılınır.
Ölü yıkayacak kimsenin, önce gusül abdesti alması müstehabdır.
Cenaze, göbek ile diz arası örtülü olarak, sırt üstü veya kolay olan şekilde yatırılır. Kıbleye karşı yatırmak sünnettir.
Kadın, ölen kocasını yıkar. Çünkü kocanın ölümünden sonra, nikah, ölüm iddeti bitinceye kadar [dört ay, on gün] devam eder. Hanefi mezhebinde kadın ölünce, kocası bunu yıkayamaz. Çünkü ölünce nikah bozulur.
Cenaze defnedilirken, Kadir, Kâfirun, Nasr, İhlas, Felak, Nas ve Fatiha surelerini okumak, ölü için dua ve istigfar etmek müstehaptır.
Teneşir, göbeğe kadar yüksek ve az eğik olmalıdır. Su, pek sıcak olmamalı, tuzlu olmalıdır. Serin ve tuzlu su, çürümeyi geciktirir. Ölü, çocuk da olsa, önce abdest aldırılır; fakat ağzına, burnuna su verilmeyip, bezle temizlenir. Önce yüzü yıkanır. Sonra, kolları yıkanıp, başı, kulakları ve ensesi mesh edilir ve ayakları yıkanır. Kâfurlu suyla, bu yoksa yalnız su dökerek, başı ve sakalı, sabunla yıkanır. Sonra sol yanına çevrilip, sağ yanına su dökülür. Su, teneşir tahtasına değen yerlerine kadar akıtılmalı, sonra, sağ yanına yatırılıp, sol tarafına, omuzdan ayağa kadar su dökülür. Sonra oturtulup, karnı hafifçe bastırılır. Bir şey çıkarsa yıkanır, yani su döküp giderilir. Sonra sol yanına yatırıp, sağ yanı tekrar yıkanır, yani omuzdan ayağa kadar su dökülür. Böylece sünnete uygun, yani üç kere yıkanmış olur. İki yanı yıkanırken de, üç defa su dökülür.