Başka bir insan vücudunuzun hassas bölümlerine dokunduğunda gıdıklanırken ne kadar duyarlı olursanız olun aynı işlevi kendinizi yaptığınızda gıdıklanmazsınız. Anladık da peki neden kendimizi gıdıklayamayız?
Gıdıklanma sinir bozucu olduğu kadar dozunda yapıldığında eğlencelidir de. Kendi kendimizi gıdıklayamamamızın nedeni tam olarak ‘cerebellum’ yani ‘beyincik’ ile alakalı. Beyin bunun önceden farkındadır ve gıdıklanmanın o anda tam olarak ne zaman, nereye geleceğini bilerek kendini korumaya alır. Yani beyin vücudunuzu gıdıklamanın şokunu hazırlar.
Gıdıklanma derinin yüzeyinde bulunan küçük sinir lifciklerin harekete geçmesiyle ortaya çıkar. Bu lifcikler beyne sinyal yolladığında huylanma, gülme, ürperme gibi refleksler devreye girer.
Beklenmedik bir şekilde başka biri gıdıkladığında vücut gerçek tepkisini ortaya çıkarır. Ancak kendinizi gıdıklamaya çalıştığınızda beyin önceden yapacağınız hareketi tahmin ettiği için gerçekleştiğinde şaşırmaz. Yani gıdıklanmaz, gülmez ya da tepki göstermezsiniz.
Beyin biz fark etmesek bile etrafımızda olup biteni tahmin eder ve unutmaz. Örneğin kol veya bacağınız kaşındığında beyninizin kaşımaya yöneleceğini önceden bilir.
Beynimiz vücut hareketlerimizi ve bunların neden olduğu hisleri takip etme yeteneğine sahip olmasaydı ne olurdu biliyor musunuz? Sürekli olarak dürtülüyormuş gibi hisseder ve dikkatimizi hiçbir şeye veremezdik.
Önceki araştırmalar, gıdıklamanın ruh haline bağlı olduğunu ortaya koymuştu. BBC’nin haberinde yer alan içeriğe göre, kendi hareketlerimiz ile başkalarının eylemleri arasında ayrım yapabilmek bu nedenle kendi varlığımız ile dış varlıkları duyumsamamızın temelini oluşturur.
Beyin kendi hareketlerimiz ile başkalarının eylemleri arasında ayrımı yapar. Beynin kendi istediğimizle yaptığımız hareketlere verdiği tepkiyi azaltmasının sebebinin, istem dışı dış uyaranlara karşı duyarlılığımızı artırmak için olduğu düşünülüyor.
Gıdıklanma vücudun birçok yerinde olabilir. Gülme Psikolojisi adlı makalede, tüm insanların genellikle aynı gıdıklanma noktalarına sahip olduğunu; ayaklar ilk sırada yer alırken koltuk altları, boyunlar ve çenenin takip ettiği yazıyor.
Gıdıklama hissinin oluşması için derideki dokunma duyusunu algılayan sinirlerin hafifçe uyarılması gerekir. Bildiğimiz gibi iki tip gıdıklama vardır: hafif gıdıklama ve ağır dayanılmaz gıdıklama. Hafif olan bu gıdıklama knismesis olarak bilinir. Hafif, narin hareketten kaynaklanan bir histir.
Ağır gıdıklama ise gargalesis olarak bilinir ve vücudun kolay incinir bölgelerinde (örneğin; ayaklar, karın ve koltukaltı gibi) yoğun bir hareketin neticesinde ortaya çıkar. İşte gargalesis denilen bu tür gıdıklamayı kendi kendinize yapamazsınız.
Bir kimsenin knismesisi kendi üzerinde yapabilirken, gargalesisi neden yapamadığının sebebini uzmanlar şöyle tarif ediyor; knismesis daha duyusal bir his iken, gargalesis ise uyarana verdiğimiz içgüdüsel tepki olarak karakterize edilmektedir.
#vd-431#