Uyku bozuklukları sadece yetişkinlerin değil, bebeklerin ve çocukların da yaşam kalitesini düşürüyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şükrü Çido, çocuklarda görülen uyku bozukluğu çeşitlerini ve uyku bozukluğu belirtilerini anlattı.
Yenidoğan bebeklerde 16-20 saat görülen ve uyku-uyanıklık periyotlarında gerçekleşen uyku düzeni, bebeklerin gelişimi açısından önemlidir. Bebekler büyüdükçe değişim gösteren uyku süreleri yetişkinlik dönemlerine kadar önemli. Bebeklerde uyku süresinin uzun olması, sinir sistemi gelişiminde çok önemli rol oynar. Yetersiz ve düzensiz uykunun öğrenme, dikkat fonksiyonları, duygusal gelişim, genel sağlık ve yaşam kalitesine çok büyük zararları bulunur.
Peki, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şükrü Çido’ya göre çocuklarda uyku bozuklukları nasıl oluyor? Çocukların uykuyla ilgili yaşadığı bozuklukları nasıl tanıyabiliriz? İşte detaylar…
Uzm. Dr. Şükrü Çido’ya göre uykuya dalmakta problem var diyebilmek için, en az üç ay boyunca, haftada en az üç defa, uykuya 30 dakikadan daha uzun sürede geçiş yapabilmesi gerekir. Süt çocuklarının neredeyse yarısında görülen bir durumdur.
Uykuya dalma sonradan öğrenilen bir davranıştır. Uyku öncesi çocuğun kendisini güvende, rahat ve gevşemiş hissetmesi gerekir. Uyku kolaylaştırıcıları çok önemlidir ama bunları çocuğun kendisi keşfetmesi gerekir.
Çocuk uyku arkadaşı bir oyuncak, özel battaniye veya yastık gibi objeler ile birlikte uykuya daha rahat geçiş yapabilir. Tam aksine uykuya dalmak için mesela emzirme, sarılıp yatma, sallama, bebek arabası ile gezdirme gibi başka birine ihtiyaç duyarsa işler biraz zorlaşabilir. Gece uyanmalarında da aynı şekilde ihtiyaç duyabilir ve aile için hayat biraz daha zorlaşabilir. O yüzden olabildiğince kendi kendine uyumasına müsaade edilmeli, ufak tefek ses çıkarmalarına hemen müdahale edilmemelidir. 1-3 yaşlar arasındaki çocuklarda ayrılık kaygısı nedeniyle bu döneme özel uykuya geçiş problemleri yaşanabilir.
Çalışan annenin bebeğini uykudayken bırakıp işe gitmesi, bu durumu daha da şiddetlendirebilir. Sınır oymada problemler özellikle iki yaş sonrasında daha sık bir neden olabilir. Uyku öncesi hazırlıklar bittikten sonra da su veya yiyecek istenmesi, daha fazla masal okunmasına istek duyulması ya da tuvalet ihtiyacı olduğunun ifade edilmesi sınırı zorlayıcı hareketlerdir. Ailenin birlikte hareket etmesi ve taviz vermemesi, bu tür davranışların önlenmesi açısından önemlidir.
Uykuya geçiş öncesi anne baba ile çocuk arasındaki fiziksel temas, çocuğun yatağına yakınlık mesafesi, bebeğin seslenince yanına doğru gelme ve yanında kalma süresi kademeli ama tutarlı bir şekilde azaltılabilir.
Uyku öncesi alışkanlıklar oluşturmak çok önemlidir. Yaşa uygun diş fırçalama, banyo ve masal okuma gibi düzenli hareketler uykuya geçişi kolaylaştıracaktır. Uyku öncesi çok yorucu hareketler ve oyunlar, çocuğu strese sokan masal ve hikayeler de uykuya geçişi kötü yönde etkileyebilir. İlk üç yaşta her türlü ekranın hiçbir yeri olmamakla beraber gerek seyredilen uygunsuz içerikler gerekse mavi ekran ışığı melatonin hormonu salgısını bozarak uyku hijyenine zarar vermektedir. Ergenlerde uykuya dalma probleminden ziyade sabah uyanamama, okulda uyuklama ve uykulu olma haline daha sık rastlanır.
Geniz eti büyüklüğü gibi üst hava yollarında darlık yapan nedenler, yeterli ve kaliteli bir uykuya engel oldukları için gündüz uyuklama ve dikkat öğrenme bozukluğu yapabilirler.
Dışardan gelen aydınlık ve karanlık bozuk uyarı mesajlarından dolayı, uyku hormonlarının salgılanmasında dengesizlik olabilir. Son yıllarda mavi ışık denilen aşırı ekran maruziyeti ile ilgili, çocuklarda ciddi anlamda uyku ritmi problemleri yaşıyoruz. Düzenli uyku saatlerinde ve karanlıkta uyumaya dikkat etmek bu konuda çok faydalı olacaktır.
Çocuğun saldırıya uğradığı, yüksekten düştüğü ya da öldüğü korku dolu rüyalardır. Çoğu zaman panikle uyanır, rüyasını hatırlar, ailesininin yanına sığınır. Ona güvende olduğunu hissettirmek, uyuyuncaya kadar yanında kalmak faydalı olacaktır. Gün içerisinde yaşanan stresler ve seyredilen korku dolu videolar bu durumun ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Geçicidir ve genellikle herhangi bir tedavi gerektirmez.
İki dakikadan yarım saate kadar hatta daha da uzun sürebilen, korku dolu nöbetlerdir. Bağırma, ağlama, tedirginlik, tepinme davranışları ile birliktedir. Çok korkmuş, gözlerini boşluğa doğru endişe ile açmış, anlaşılmaz sesler mırıldanarak hareket etmektedir. Ailesini tanıyamaz, iletişim kurulamaz ve sakinleştirme imkanı yoktur. Uyandırmaya ve konuşmaya çalışmak tabloyu daha da şiddetlendirir. Çocuktan bu hareketleri yaparken hala uykuda olduğu bilinmelidir. Işığı yakmamalı, çocuğu uyandırmaya çalışmamalı, onunla konuşmamalıdır. Uyandığında hiçbir şeyi hatırlamaz. Gece terörü aile açısından çok endişe vericidir ve çocuktan çok daha fazla etkilenirler. Uyku hijyenine dikkat edilmesi çok önemlidir. Bu durumun zamanla kendiliğinden geçeceği ve nadiren ilaç tedavisi gerektiği bilinmelidir.
Erken çocukluk döneminde daha fazla görülen, yaşla beraber giderek azalarak kaybolan bir problemdir. Çocuk anlamsız boş gözlerle, amaçsızca hareket eder. Hareketli rüya denilen olan bu durumda, etrafa kayıtsızca davranır. Uykunun daha ziyade başlangıç döneminde görülür. Sadece geçici bir durum olduğunu bilip endişe etmemek ve uygun güvenlik tedbirleri almak gerekir. Nadiren de olsa ilaç tedavisi gerekebilir.