Dijital çağ ile birlikte çocukların oyun kültürleri de değişti. Çocukların oynadığı oyunlar konusunda ise uzmanlar uyarıyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Kahraman, bilgisayar oyunların çocukların karakterini nasıl etkildiğini çarpıcı detaylarla açıkladı.
Çevrimiçi oyunlar çocukların bir yandan ekran bağımlılığını tetiklerken bir yandan da oyunlardaki karakterler çocuklar için birer rol modele dönüşebiliyor. Kayseri Şehir Hastanesi’nden Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Kahraman, çocukların oynadıkları oyunlarla ilgili anne ve babaları uyardı.
Doktor Özlem Kahraman, bilgisayar oyunlarının kısa bir zaman içende çocuk ve gençler için önemli bir eğlence aracı haline geldiğine dikkat çekerken bu oyunların eğlence, yarışma ve bazen de eğitici içeriğe sahip olmalarına rağmen çoğunlukla şiddet içeren bir doğaya da sahip olduklarını belirtti.
Çocuklar şiddet içerikli oyunları diğer oyun türlerine göre daha fazla tercih etme eğilimindeler. Oyunlarda karakterlerin diğer karakterlere karşı kasıtlı olarak zarar verirken bunun eğlenceli bir biçimde sunulduğu da görülüyor. Özlem Kahraman, oyun sürecinde çocukların görsel ve işitsel odaklanmasının artırmasının yanında, puan toplama ve seviye atlamayla da sürecin pekiştirildiğini söyledi.
Kahraman’a göre bu oyunlarda zarar vermeden ilerlemek mümkün değil. Çocuklar bu süreçte daha çok eğlenceye odaklandırılarak, oyunda verilen ahlaki olan yanlışlıkları değerlendirmesine fırsat verilmemektedir. Bu süreçte çocuk saldırgan karakterle özdeşim kuruyor. Çocuk kurduğu bu özdeşimle sosyal hayatta da saldırgan davranışlar gösterebiliyor.
Dijital oyunlarda çocukların empati yapmalarının da engellendiğini ve çocukların karşısındakine karşı duyarsızlaştığını ifade eden Özlem Kahraman, bunun şiddeti artırdığını vurguluyor.
Çocuğun oyun oynama sürecine dair ailelere uyarılarda bulunan Kahraman, “Aileler çocuklarını dinlemeli, gözlemlemeli ve yargılayıcı söylemlerden kaçınarak onlara müdahalede bulunmalıdır. Aslında var olan problem en başta fark edilmeye çalışılmalı ve artırıcı etkenler ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Bilgisayarın çocukların odasında değil ailenin toplu kullanım alanlarında olmasını tavsiye ediyoruz. Çocukların ne kadar süre ve hangi içeriklere maruz kaldığını kontrol etmek kolaylaşacaktır” dedi.
Çocukların bilgisayar sürelerinin kısıtlanması kadar çocuğun hangi içeriğe maruz kaldığının da çok önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. Çocuklar dijital ortamlarda oyun oynarken şiddet içerikli oyunlar yerine daha çok eğitici oyunlara yönlendirilmelidir.
Aile içersinde zaman geçirmenin altını çizen Kahraman, çlcuklar daha çok akranlarıyla sosyalleşebileceği spor ve sanat dallarına yönlendirilmesinin de önemide dikkat çekiyor.
Çocukların oynadıkları oyunlardaki karakterleri taklit ettiklerini vurgulayan Özlem Kahraman, “İnsanlar saldırganlık içgüdüsü ile doğmazlar. Ne zaman, kime karşı ve hangi şekilde saldırgan davranışlarda bulunacaklarını sosyalleşme süreci içerisinde öğrenirler. Bu süreçte de taklit ve pekiştirmenin oldukça önemli mekanizmalar olduğu bilinmektedir. Bilgisayar oyunları ile saldırganla etkileşim kurarak taklit gelişmekte ve sonrasında da puan kazanma, seviye atlama gibi süreçlerle saldırgan davranışlara zemin oluşturulmaktadır. Bu şekilde de daha öncesinde bu bilgilere sahip olmayan çocukların yeni şiddet içerikli yöntemler zihnine girmektedir” dedi.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçe ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Koraş, dijital oyunlardaki dilin çocuklarda iletişimi olumsuz etkilediğini belirtti.
Çocukların oyun oynarken bulunduğu ortamdan koptuğuna dikkat çeken Koraş, çocukların oyunda kullanılan dille yetiştiğini ve bu yönüyle akranlarından, çevreden eksik kalma gibi bir durumun ortaya çıktığını söyledi. “Çocuk, oyunda kullanılan dil neyse zamanla onunla düşünecektir” diyen Koraş, oyunda kullandığı yabancı kelimelerin yerini tutacak Türkçe kelimeleri bilmediği için ailesiyle, toplumla, çevresindeki arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle problem yaşamaya başlayacağı konusunda aileleri uyardı.