Gün dönümü, güneş ya da ay tutulması gibi önemli tarihlerde yapılan ritüeller tüm toplumlarda bulunur. En uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık’ta ‘nar kırma’ gibi. Peki tüm yılın bolluk ve bereket içinde geçmesi için yapılan 21 Aralık nar kırma ritüeli ne anlama gelir? Dinen caiz midir? Tüm detayları Mavi Kadın editörü araştırdı.
İnsanların korkularını, beklentilerini bir olaya bağlama ihtiyacından doğan bazı davranışlar batıl inançtan kaynaklanır. Bunun haricinde insanların başına gelen bazı olumsuz şeyleri istedikleri yöne çekmek amacıyla oluşturdukları durumlar da batıl inancın içine girer. En uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık günü nar kırma ritüeli de bu inanışlar arasındadır. Peki nar kırma nedir, ne anlama gelir? İslam’da yeri var mıdır?
21 Aralık günü tüm dünyada kışın başlangıcı olarak kabul edilir. Dünya Güneş etrafındaki turunu 365 gün 6 saatte tamamladığı için kış gündönümü bazı yıllar 21 Aralık’a bazı günler de 22 Aralık’a denk gelir. Ancak çoğunlukla bu ekinoks tarihi 21 Aralık olarak kabul edilir.
Gerçek dışı dayanağı olmayan anlamına gelen batıl inanışlardan bir tanesi de nar kırmaktır. İslamda yeri olmayan bu ritüel yapıldığı zaman evlere bereket geleceğine inanılır. Nar patlatılarak taneleri evin içine dağıtılır. Böylelikle eve bereket getireceği düşüncesi oluşur.
Tarihi çok eskilere dayanan bu nar kırma olayı her yıl 21 Aralık’ta hem dünyada birçok ülkede hem de ülkemizde uygulanmaya devam ediyor.
Tek bir kabuğun içinde binlerce taneyi taşdığı için narın bolluk ve bereketi temsil ettiğine inanılıyor. Ayrıca çoğalma ve doğum anlamına da gelen bu meyve yaşamın sembolü olarak da anılıyor.
Batıl adı üzerinde gerçek dışı ve dayanağı olmayan anlamına gelmektedir. Bu tür inanışlar hiçbiri mantıksal temele dayanmamaktadır.
Nar kırmanın da aslında bir mantığı yoktur.
İslam’da hurafeler ve batıl inanışlarla ilgili çok sayıda ayet ve hadis bulunmaktadır. Daha sonradan ortaya çıkan bu tür inanışlarla ilgili genel hükümler bulunur. İslam’ın ortaya çıktığı dönemdeki batıl inanışlarla ilgili de doğrudan caiz olmadığına ilişkin hadis ve ayetler de vardır. Bunlar hakkındaki hükümler daha sonra ortaya çıkan batıl inanışlar ve huraeler için de yol göstericidir.
Dinimizislam.com’da batıl inanış ve hurafelerle alakalı uğursuzluk ya da uğur getirme konularındaki sorulara verilen cevaplar örnek olarak aşağıdaki gibidir:
“Uğurlu olsun” demek
Soru: Bir şey alınınca, (Hayırlı uğurlu olsun) deniyor. Ben, (Uğurlu olsun) ifadesini beğenmiyorum. Dinde uğur diye bir şey var mıdır?
Cevap: Evet, dinimizde uğur var, uğursuzluk yoktur. Uğur, iyilik getiren şey veya belirti, hayır, bereket demektir. Uğurlu olsun demek, (Hayırlı olsun, bereketli olsun, iyi netice versin, faydasını gör) demektir. Böyle duanın mahzuru olmaz, aksine iyi olur.
Uğursuzluk yoktur!
Soru: İslâm dininde, günlerde veya eşyalarda uğursuzluk diye bir şey var mıdır?
Cevap: Uğursuzluğa inanmamalı, tesir eder sanmamalıdır. Rûh-ul-beyânda, Tevbe suresi, 37. âyetinin tefsirinde deniyor ki:
“Resulullah Efendimiz teşrif edince, günlerin müminlere uğursuz olmaları kalmadı.”
Bir hastalığın sağlam insana elbette geçeceğini kabul etmemelidir. Allahü teâlâ dilerse geçer, dilemezse geçmez. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
(Müslümanlıkta, uğursuzluk ve hastalığın sağlam kimseye muhakkak geçmesi yoktur.)
Bununla beraber, tehlikeli şeylerden, şüpheli yerlerden kaçınmak vaciptir. Hastalığa yakalanmamak için tedbir almalıdır. Kâhinlere, falcılara inanmamalıdır. Bilinmeyen şeyleri bunlara sormamalıdır. Bunları kaybolan şeyleri bilir sanmamalıdır. Şerh-ı akâid kitabının başında deniyor ki:
“İnsanın bir şeyi bilmesi, his organı ile, güvenilir haber ile veya akıl ile olur. His organları beştir. Güvenilir haber ikidir: Tevatür ve Peygamber haberleri. Tevatür, her asrın güvenilen insanlarının hepsinin söylemesidir. Akıl ile bilmek de ikidir: Düşünmeden hemen bilinirse, Bedihi denir. Düşünmekle bilinirse, İstidlali denir. Her şeyin, kendi parçasından büyük olduğu bedihidir. Hesapla edinilen bilgiler istidlalidir. His organları ve akıl ile birlikte hasıl olan bilgiler, Tecrübidir.”
Görülüyor ki, İslâm dininin, hesabın ve tecrübenin bildirmediği şeylere Gayb denir. Gaybı ancak, Allahü teâlâ ve Onun bildirdikleri bilir.
Dolayısıyla 21 Aralık nar kırma inanışı da İslam’a göre batıl bir inanıştır ve caiz değildir.