Yaşlanmanın kaçınılmaz olduğunu kabul etmekle birlikte, hepimiz genç ve dinamik görünmek istiyoruz. Peki, bu mümkün mü? Vücudun kolejen ihtiyacını yaşınıza göre hesaplayarak bunu yapmak mümkün. İşte formülü…
Kolajen, cildin esnekliğini koruyarak kırışıklıkları önlemeye yardımcı olan ve cilt dokusunu yenileyen bir protein türüdür. Ancak her yaşta aynı miktarda kolajene ihtiyacınız olmadığını biliyor muydunuz? Her yaşın kendine özgü gereksinimleri olduğu gibi, kolajen miktarı da yaşla birlikte değişir. Bu nedenle, doğru miktarda kolajeni almak için hangi yaşta nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğrenmek gerekiyor. Bu haberimizde size hangi yaşta ne kadar kolajene ihtiyaç duyduğunuz hakkında bilgi vereceğiz.
Kolajen, vücudunuzdaki en yaygın proteinlerden biri olduğu için cilt, kemikler, kaslar, tendonlar ve bağ dokusu gibi birçok dokunun yapı taşını oluşturur. Aynı zamanda yaşlanma sürecinde cildin elastikiyetini ve sağlığını koruyarak genç görünmeyi destekler.
Gençlik yıllarında cildinizde bol miktarda bulunan kolajen, zamanla azalır ve ciltte kırışıklıkların, sarkmaların ve ince çizgilerin oluşmasına neden oluyor. Kolajen üretimi yaş ilerledikçe azaldığından, bu durum doğal olarak gerçekleşir. Ancak sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve kolajen üretimini destekleyici adımlar atmak, cildin daha uzun süre genç ve sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir.
Kolajen saç ve tırnakların güçlendirilmesinde de etkilidir. Sağlıksız veya zayıf saçlara sahipseniz veya tırnaklarınız hızla kırılıyorsa, kolajen takviyesi almak bu sorunları gidermede yardımcı olabilir. Kolajen içeren besinleri tüketmek veya kolajen takviyeleri kullanmak, saç ve tırnak sağlığını iyileştirirken aynı zamanda daha güçlü ve esnek bir yapıya sahip olmanızı da sağlayabiliyor. Kolajenin bir diğer önemli faydası eklem sağlığına katkısıdır. Eklem kıkırdağı, kolajenin büyük bir kısmını içerdiğinden eklemlerin düzgün şekilde çalışmasını sağlar. Yaş ilerledikçe veya eklem yaralanmaları sonucunda kolajen miktarı azalabilir. Bu durum eklem ağrısı, sertlik ve hareket kısıtlılığı gibi sorunlara yol açabilir. Kolajen takviyesi almak, eklem sağlığını desteklerken ağrılarınızı azaltarak daha rahat hareket etmenizi sağlayabilir.
Son olarak, egzersiz yaparken veya spor aktivitelerinde kas hasarı meydana geldiğinde bu hasarın onarılması için kolajene ihtiyaç duyulabilir. Yeterli miktarda kolajene sahip olmak, kasların daha hızlı bir şekilde iyileşmesini sağladığı için egzersiz sonrası oluşabilecek ağrıları da azaltabilir. Ancak herhangi bir takviye kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışmanız önemlidir.
Yaşlandıkça kolajen üretimi yaklaşık olarak %1 oranında her yıl azalıyor. Bu durum cildin elastikiyetini kaybetmesine, kırışıklıkların oluşmasına ve sarkmalara neden olur. Ayrıca zayıflayan kolajen yapısı, saçların matlaşmasına, tırnakların güçsüzleşmesine ve eklem sağlığının bozulmasına da katkıda bulunabilir.
Kolajen üretiminin azalmasıyla ortaya çıkan etkilerden biri ciltteki yaşlanma belirtileridir. Cilt eskisi kadar sıkı ve elastik olmaz, ince çizgiler, derin kırışıklıklar ve sarkmalar ortaya çıkar. Cilt daha kuru görünebilir ve lekelerin oluşumu artabilir. Kollajen üretiminin azalmasıyla birlikte ciltteki yaşlanma belirtilerini azaltmak için beslenmenize dikkat etmek, yeterli miktarda su içmek ve güneşin zararlı etkilerinden korunmak dikkat etmeniz gereken diğer noktalardır.
Yaşlanma süreciyle birlikte vücuttaki kolajen üretimi azalmaya başlıyor. 25-30 yaşlarından itibaren vücuttaki kolajen üretimi yavaşlar ve 40’lı yaşlarda daha belirgin bir şekilde azalır. Kısacası; yaşa bağlı olarak kolajene olan ihtiyaç değişiklik gösterebiliyor. Örneğin, genç bir yetişkinin cildi hala genç ve esnek olabilirken, daha ileri yaşlarda ciltteki kolajen miktarı azaldığı için kırışıklıklar, sarkmalar ve elastikiyet kaybı gibi yaşlanma belirtileri ortaya çıkabiliyor. Ayrıca yapılan klinik deneyler, kolajenin etkisinin fark edilebilmesi için en az 3 ay kesintisiz kullanılması gerektiğini söylüyor. Genellikle 30 yaşından sonra bireylerin ihtiyaçlarına bağlı olarak kolajen takviyelerini öneriliyor. 30-50 yaş arası kişilere de yılda iki kez, her biri üç ay süren kürler önerilirken 60 yaş ve üzeri kişilere ise yılda üç kez, her biri üç ay süren kürleri yapması gerektiği belirtiliyor. Ancak kolajene olan ihtiyacınız sadece yaşınıza bağlı değildir. Diğer faktörler de etkilidir, bunlar:
Kolajene olan ihtiyacınız yaşınıza ve bu faktörlere bağlı olarak değişikliğe uğruyor. Yaşlanma belirtilerini en aza indirmek ve cildin sağlıklı kalmasını sağlamak için her yaşta yeterli miktarda kolajen almanız gerekebilir.
Doğal yollarla kolajen üretimini artırmanız için uygulayabileceğiniz bazı doğal yöntemler şunlardır:
Doğal yollarla kolajen üretimi artırma, yaşlanma belirtilerini azaltmaya ve cildi daha genç ve sağlıklı tutmaya yardımcı olabilir.
Cildinizi genç ve canlı tutmak için aşağıdaki yöntemleri uygulayarak kolajen kaybını minimize edebilirsiniz: