İş yeri stresi tavan mı yaptı? Sahte üretkenlik sendromu size de yakalamış olabilir

7 Haziran 2024
0 Yorum
is yeri stresi tavan mi yapti sahte uretkenlik sendromu size de yakalamis olabilir

Yavaş Üretkenlik kitabının yazarı Profesör Cal Newport’a göre çoklu görevler aslında bir felaket. Çünkü işyerlerinin nasıl kötüye gittiğini ifade eden nedenlerden biri olarak görülüyor. Newport, bu konuda neler yapılabileceğini ve bireylerin bitkinlikten nasıl kurtulabileceğini ayrıntılı şekilde anlatıyor.  

Toplantılar, çağrılar, bildirimler, çoklu görevler… Modern iş yerleri insanlar için tam olarak rahatlama yerleri olarak görülmüyor. Hatta, yakın zamanda yapılan bir ankette Amerikalıların yüzde 84’ü karşılaştıkları zihinsel sağlık sorunlarından en az birine işverenlerinin katkıda bulunduğunu söylüyor. 

Georgetown Üniversitesi profesörü ve Slow Productivity (Yavaş Üretkenlik)  kitabının yazarı Cal Newport, modern iş yerlerinde çoklu görevden dolayı baş gösteren kötü gidişata ve bu konuda neler yapılabileceğine dikkat çekiyor.  

stres1

Tükenmişlik ve stres epik boyutlara ulaşırken, profesör Newport’un mantığa aykırı bir mesajı var; yavaşlayın.

Slow Productivity’de yayınladığı araştırmasında, insanların neden iş yerinde fazlaca mutsuz hissettiklerini açıklıyor. Ona göre, iş yerinde yerleşik ilkelerden biri meşgul olma ihtiyacıdır. Fakat bu durum iş açısından hiç de olumlu bir yansımaya sahip değil. Newport, bu tutumu reddetmenin herkes için iyi olduğunu ve gereksiz yere meşgul olmadan da büyük başarılar elde etmenin mümkün olduğunu savunuyor. 

Newport, National Geographic’e modern işyerinin paradoksunu ve yavaş üretkenlik ilkelerini insanların hayatlarına nasıl dahil edilebileceğini anlattı. 

stres2

SÖZDE ÜRETKENLİK İŞİ DAHA STRESLİ HALE GETİREBİLİR 

Kitabınız günümüzün çalışma normlarını tanımlamak için “sözde üretkenlik” terimini kullanıyor. Bu cümleyi kullandığınızda ne demek istiyorsunuz?  

Yararlı çabanın vekili olarak görünür etkinliği kullanırız. Bu, fabrikalarda ve tarım sektörlerinde verimliliği ölçme yöntemimize kadar uzanıyor. Bir fabrikada üretilen Model T sayısı elinizdedir. Tarımda, ekim yapılan arazi başına üretilen mısır miktarını ölçebilirsiniz. 

Bunların hiçbiri bilgi çalışmasında işe yaramadı; ince ayar yapabileceğiniz açıkça tanımlanmış üretim sistemleri yoktu. Yani sözde üretkenlik doğdu. Eğer üretkenliği eskiden olduğu gibi sayılar ve oranlarla ölçemiyorsak, o zaman etkinlik, etkinlik olmamasından daha iyidir diyebiliriz.  

Eğer ofis işi bu kadar yaygınsa neden aynı zamanda bu kadar stresli?  

Sorun BT (Bilişim Teknolojileri) devrimiyle birlikte ortaya çıktı. E-posta ve bilgisayarlarımız oldu, daha sonra mobil bilgisayarlarımız ve akıllı telefonlarımız oldu. Üstlenebileceğiniz işlerin miktarı nedeniyle sahte üretkenlik aniden raydan çıktı. E-postalar ve Slack ile çaba harcadığınızı ve dijital toplantılara hemen katıldığınızı gösterebileceğiniz ayrıntı düzeyi vs. bunların hepsi arttı. İşte o zaman bugün gördüğümüz tükenmişlik krizine doğru sarmal yapmaya başladık. 

Örneğin akşam 5’e kadar işten ayrılmaman konusunda ısrar eden patronu düşünüyorum. Bu klasik sözde üretkenliktir. Etkinlik bizim üretkenliğimizin ölçüsüdür. Dolayısıyla daha fazla aktivite, daha az aktiviteden iyidir ve aktivite yapmamak da şüphelidir anlayışı var.

stres5 1717510096

İŞ DÜNYASINDA YAVAŞ İLERLEMEK MÜMKÜN MÜ? 

Bu konudaki baskı patronlarımıza ve iş arkadaşlarımıza ne sağlıyor? 

Mümkün olduğu kadar çok şeyi benimsemeye çalıştığımızda, zamanla ürettiklerimizi gerçekten yavaşlatıyoruz. Sözde üretkenlik bizi işyerinde daha da kötüleştiriyor. Bu yetersiz bir ölçü. Amacımız gerçekten iyi şeyler üretmekse başarılı olamıyoruz. 

İnsanlar daha fazlasını üstlendiğinde daha fazlası yapılmış olmaz mı?  

Aslında ironik bir şekilde ters etki oluşturabilir. İdari giderler artıyor. Sonunda kendinizi, gününüzün büyük bir kısmının, yapmayı kabul ettiğiniz tüm bu şeylerin idari giderlerine hizmet etmekle geçtiği bir durumda bulursunuz. Çalışmada ilerleme kaydetmek için çok az zaman kaldı. Herhangi bir şeyin yapılma hızı düşüyor. Herkes için kötü bir durum. Şirketleri daha karlı hale getirmez. Daha fazla değer üretmez. Çalışanları yakar ve daha fazla ciroya neden olur.

stres6

TÜKENMİŞLİK SENDROMU VE ÇALIŞANLAR 

Tükenmişlik salgını gerçekten çok yaygın. Veriler, modern Amerikan işgücünün yüzde 77 veya daha fazlasının işyerinde stres yaşadığını gösteriyor. Dünyanın diğer ülkelerinde de yaygın bir durum söz konusu.  

Şu anda psikolojik açıdan gerçekten zor bir durum var. Çalışma şeklimiz tamamen beyni uyuşturuyor. Son 20-30 yılın ekonomideki en kafa karıştırıcı ihmallerinden biri, değer oluşturmak için insan beynini kullanmaya dayalı bir sektöre sahip olduğumuz halde insan beyninin nasıl çalıştığı konusunda tamamen meraksız olmamızdır. 

İnsan beynine, görevleri birbiri ardına tamamlayabilen kara kutular gibi davranıyoruz. Bu projeleri beyninizde takip etmeye çalışmanın getirdiği yük çok acımasızdır. İnsan beyninin, devam eden aktif yükümlülüklere sahip 10 farklı şeyle hokkabazlık yapmaya çalışması dayanılmazdır. 

E-POSTA VE MESAJLAŞMALAR İŞ HAYATINI KOLAYLAŞTIRDI MI? 

Ancak e-posta ve anlık mesajlaşma gibi araçlar işi kolaylaştırmak için tasarlanmadı mı? İnsan beynini biraz anlıyorsanız, çoklu görevlerin onun için bir felaket olduğunu bilirsiniz. Dikkatinizi e-posta gelen kutusu gibi bir şeye çevirdiğinizde, bu çok pahalı bir bilişsel bağlam geçişini tetikler. Beyniniz şöyle düşünür: “Aman Tanrım, buna artık dikkat etmeliyiz.” Bu beyin için bir felakettir. Sanki koşuyor ve 10 pound ağırlığında ayakkabılar giyiyormuşsunuz gibi.

stres4

İnsanlar tarihin en üretken figürlerinin, aile üyeleri salonuna girip çıkarken kitaplarını gizlice yazdığı söylenen Jane Austen gibi dolandırıcılar olduğunu söylüyor. Ancak kitabınızda onun en iyi işini ancak çoğu ev işi ve aile baskısından kurtulduktan sonra ortaya çıkarabildiğini gösteriyorsunuz. Jane Austen’ın hayatı basitleşinceye kadar bu işi yapabilmesi mümkün olmadı. Yani bu bir iş yükü sorunuydu.  

ÇALIŞMA ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİN 

Peki yavaş üretkenliğe nereden başlayabiliriz? 

Çalışanların sandıklarından daha fazla özerkliğe sahip olduğunu düşünüyorum. Başlamak için tek bir şey seçmek zorunda olsaydınız, aynı anda üzerinde çalıştığınız şeylerin sayısını azaltırdım. 

Bu, yapmayı kabul ettiğiniz şeylerin sayısını azaltmanız gerektiği anlamına gelmez. Ancak zihninizde “Bu konuda aktif olarak çalışıyorum” ile “Bunu kabul ediyorum ama başlamayı bekliyorum” arasında bir fark oluşturun. Size nefes alma alanı verebilir, nefesinizi toparlamanıza izin verebilir. Daha sonra yavaşlayın ve çalışmanızı başka nasıl geliştirebileceğinizi öğrenin. 

Mükemmeliyetçilikle mücadele eden insanlara ne söylersiniz?   

Yavaşladığınız anda mükemmeliyetçilik baş gösterir. Zanaatın kaçınılmaz düşmanıdır.  

SÖZDE ÜRETKENLİK KENDİMİZE OLAN SAYGIMIZI OLUMSUZ ETKİLER 

Peki sonuç nedir? 

Sözde üretkenlik bizi kendimize olan saygımızdan yoksun bırakır. Yararlı olduğun tek şeyin meşguliyet olduğu söyleniyor. Bizi zanaat, temsilcilik ve kalite duygusundan mahrum bırakıyor. Uzun vadede, kariyerinizde size avantaj sağlayacak olan şey, en iyi yaptığınız şeyi gerçekten iyi yapmaktır. Sen hâlâ bir zanaatkârsın. Önemli olan bu. Bunu gözden kaçıramazsınız. 

STRESLE BAŞA ÇIKMAK İÇİN İPUÇLARI 

Dijital yerine analoga geçmeyi düşünün: Akıllı telefonlar ve akıllı saatler faydalıdır. Ama sürekli bildirimleri sizi elinizdeki işten uzaklaştırarak beyninizi yorabilir.

Ofis saatlerini planlayın: Aniden yapılan toplantıları azaltmak için, acil olmayan tartışmalar ve sorular için uygun olduğunuz saatleri belirleyin.

analog saat

Çalışma şeklinize uygun, iyi bir planlayıcıya yatırım yapın: Görev listenizi ve bununla nasıl başa çıkmak istediğinizi düşünün. Takip etmeniz gereken çok sayıda günlük göreviniz mi var? Yoksa çok sayıda uzun vadeli projeniz mi var? Her türlü işin bir planlayıcısı vardır. 

Eve döndüğünüzde teknolojinizi kapıda bırakın: Kelimenin tam anlamıyla gerçekten bunu yapın. Günün sonunda, akıllı telefonunuzu en az bir saat boyunca kapının yanına koyun, böylece ailenize birden fazla görev vermek yerine dikkatinizi ona verebilirsiniz.