“Birbirlerini çok seviyorlar, asla ayrılmazlar” denilen çiftlerin bile boşandığını görebilirsiniz. Hepimizin tanıdığı isimlerden Arzum Onan ve Mehmet Aslantuğ çifti de bu duruma bir örnek. Peki, bir evliliği “ne kadar mükemmel görünürse görünsün” temelden sarsan 5 faktörü biliyor musunuz?
Kimse evlenirken boşanmayı düşünmez. Altta yatan çeşitli sorunları çözmek ve ilişkinizi güçlendirmek için dikkat etmeniz gereken bazı detaylar bulunsa da bazen “basit” gibi görünen problemler, aslında evliliğinizin temelini sarsabilir.
Evliliğin geleceğini kesin olarak öngörmek mümkün olmasa da potansiyel sorunlara işaret edebilecek önemli uyarı işaretleri mevcuttur. Bu işaretleri erken aşamada fark etmek, temel sorunları çözmek ve boşanma riskini azaltmak için oldukça önemlidir.
Uzmanlar, potansiyel sorunlara işaret edebilecek ve hatta boşanma ihtimallerini tahmin edebilecek bu kritik belirtileri belirlemek için çeşitli araştırmalar yaptı. Bu çalışmalar sonucunda oldukça ilginç bir bulgu elde edildi.
Evlenmek için en uygun zaman, kendinizi gerçekten hazır hissettiğiniz ve hayatınızı birlikte geçirebileceğinize inandığınız bir partner bulduğunuz andır ama araştırmalar, belirli yaş aralıklarının boşanma riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Örneğin, çok genç yaşlarda evlenen çiftlerin, 20’li yaşların sonları veya 30’lu yaşların başlarında evlenenlere göre boşanma ihtimallerinin daha yüksek olduğu ortaya konmuştur.
Çok genç yaşta evlenen çiftlerin özellikle risk altında olduğu belirlendi. Bir araştırmaya göre, erken yaşta evlenen çiftlerin 32 yaşını geçtiklerinde boşanma olasılığı her yıl yaklaşık %5 artış gösteriyor.
Araştırmacılar, bir çiftin finansal durumunun boşanma olasılığını etkileyen temel faktör olmadığını belirledi.
Araştırmaya göre, eşinin tam zamanlı çalışmadığı durumlarda çiftlerin bir sonraki yıl boşanma olasılığı %3,3 iken, eşinin tam zamanlı çalıştığı çiftlerde bu oran %2,5 daha düşük bulunmuştur.
Bunun sebebi, eşinin geçimini tek başına sağladığı geleneksel düşüncesinin hâlâ evliliğin istikrarında etkili olması olabilir.
Yeni evlilerin “balayı dönemini” hepimiz duymuşuzdur. Bu dönemde daha yakın bir temas kurmak oldukça önemlidir fakat bu sürecin aşırıya kaçması sorunlara yol açabilir.
Psikologlar, 168 çifti düğün gününden itibaren izleyerek, 13 yıl süren bir araştırmaya dahil etti.
Araştırmadan elde edilen dikkat çekici bulgulardan biri, yedi yıl veya daha uzun süre evli kalan çiftlerin, boşanma sonrası olağanüstü derecede yüksek bir sevgi gösterdiğiydi.
Mutlu bir evlilik sürdüren çiftlere göre üçte bir oranında daha fazla sevgi gösterdiler. Uzmanlar, evliliklerine yoğun bir romantik mutlulukla başlayan çiftlerin boşanma olasılığının daha yüksek olduğunu belirtiyor çünkü bu yoğunluğu devam ettirmenin zor olabileceğini ifade ediyor.
Araştırmalar, eğitimlerine daha fazla zaman ayıran çiftlerin boşanma olasılığının daha düşük olduğunu da ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, daha yüksek eğitim seviyesine sahip kişilerin evliliklerinin boşanmayla sonuçlanma olasılığı daha düşük.
Örneğin, eşlerden en az birinin lise diplomasına sahip olmadığı evliliklerin yüzde 50’sinden fazlası boşanmayla sonuçlanırken, üniversite diploması olan çiftler arasında bu oran yüzde 30’dur.
Bu ilişki, düşük eğitim seviyelerinin genellikle daha düşük gelirle sonuçlanması ve bunun da daha stresli bir yaşamla sonuçlanabilmesi ile açıklanabilir.
Siz veya partneriniz zor konuşmalarla karşılaştığınızda konuya daha fazla dahil olmamak eğilimindeyseniz, bu durum pek olumlu bir gösterge sayılmıyor.
Bir partnerin tartışma için ısrar ettiği, diğerinin ise sessizlikle yanıt verdiği “talep/geri çekilme” dinamikleriyle ilerleyen çiftler, ilişkilerinde genellikle daha az memnuniyet yaşar.
Bu kalıbı kırmak zor olabilir çünkü her partner genellikle sorunun sorumlusunun diğer taraf olduğuna inanır. Bu, kendi davranışlarınızın sorunda nasıl bir rol oynadığını anlamayı ve çatışma çözümünde daha dikkatli yaklaşımlar benimsemeyi gerektiren kritik bir durumdur.
Bu durum, kendi davranışlarınızın soruna nasıl etki ettiğini kavramayı ve çatışmaları çözmek için daha nazik yöntemler kullanmayı ifade eder.