Türkiye Kültür Yolu Festivalleri’nin 13. durağı olan İstanbul Kültür Yolu Festivali’nin açılış galası, Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) yapıldı.
Sanat ve siyaset camiasından pek çok ismin katıldığı etkinlikte konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Göreve geldiğimiz günden bu yana en temel hedefimiz, kültür ve turizm alanında ülkemizin tüm potansiyelini halkımız için sürdürülebilir bir yarara, ürün ve hizmete dönüştürmek oldu. Bu bağlamda kültür sanat ile turizmi asla ayrı başlıklar olarak düşünmedik. Aksine, kendi içlerindeki özgün işleyişlerden bağımsız olarak bu unsurları sürekli destekleyen bir ekosistemin parçaları olarak kabul ettik.” dedi.
Ersoy, “kültür ve sanatla bütünleşmiş bir turizm” vizyonuyla Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni hayata geçirdiklerini vurgulayarak, bu kapsamda her alanda sanatı ve sanatçıları desteklediklerini ifade etti.
Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin tek çatı altında yerelden evrensele bir kültür ve sanat buluşması olduğunu belirten Ersoy, “Kültür ve sanat, hayatın ayrılmaz bir parçası. Çocuklarımız için çok erken yaşlarda tanıştığı, temas ettiği bir deneyim haline getirmekse amacımız ki kesinlikle öyle, festivalimiz bu amaca ulaşmamızı sağlayan büyük bir adım oldu.” diye ekledi.
Bakan Ersoy, sözlerine şöyle devam etti:
“Festivalimiz, kültür ve tarihimizin, medeniyet mirasımızla geleceğe bırakmak için ürettiğimiz ve inşa ettiğimiz modern eserlerin tümüyle ulusal ve uluslararası vitrine çıkarıldığı bir platformdur. Göbeklitepe de bu platformda yer alıyor, Atatürk Kültür Merkezi de… Halk ve sanat müziğimiz, gastronomimiz, dijital sanat ve geleneksel olan her şey festivalimizde kendine yer bulmaktadır. 7 bölgemizde bugün 16 şehrimizin kültürel zenginliği, tarihi ve coğrafi özellikleri gözler önüne serilmektedir. Eğer turizmdeki ürün çeşitliliğimizi ve bu çeşitliliği barındıran şehirlerimizi yerinde ve aktif bir şekilde tanıtmak, göstermek ve deneyimletmek istiyorsak, Türkiye Kültür Yolu Festivali bu hedefe ulaşmamızı sağlayan bir organizasyon olarak öne çıkıyor.”
Türkiye Kültür Yolu Festivali, gelecek yıl 20 şehre taşınacak
İstanbul Kültür Yolu Festivali’nde 9 gün boyunca 110’dan fazla noktada 500’ü aşkın etkinlik sanatseverlerle buluşacak. Ersoy, “Konserlerle müziğin her rengi, sergilerde sanatın tüm formları, söyleşi ve atölyelerle bilgi ve deneyimin derinliği, şehrimizin Michelin Rehberi’ne girmesini sağlayan gastronomik özgünlük ve çeşitlilik, çocuklarımızın hayatına kültür ve sanatın kapısını açacak etkinlikler. ‘Yok yok’ ifadesi, Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni tanımlamak için kullanabileceğimiz en net ve sade ifadedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Gelecek yıl uluslararası alanda Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin çok daha etkili şekilde duyulacağını belirten Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yine dünya çapında çok özel projeler ve isimler ülkemizde ağırlanacak. 2025 yılı itibarıyla Kültür Yolu Festivali’ne eklenen Malatya, Manisa, Mardin ve Kayseri ile festival coşkumuz tam 20 şehrimizde yaşanacak. Bu da daha fazla insanımızın Kültür Yolu Festivali ile tanışması anlamına geliyor. Bu yıl şimdiye kadar festivalimizi gerçekleştirdiğimiz tüm şehirlerde hem ticari hem de sosyal hareketliliğin önemli ölçüde arttığını gördük. Şehir dışından gelenler festival coşkusuna katılırken, kentin ticari hayatına da büyük bir ivme kazandırdı. Bu durumun yeni şehirlerimiz için de aynı şekilde gerçekleşeceğine inanıyorum.”
EFA, dayanışma ve barışı teşvik etmek üzere sanat ve festival yapımcılarını bir araya getiren bir ağ oluşturmuştur.
Açılışa katılan Avrupa Festivaller Birliği Başkanı (EFA) Jan Briers de birlik hakkında bilgi vererek, “Avrupa Festivaller Birliği (EFA), uzun süredir insanlar, kültürler ve fikirler arasında bir köprü görevi görmektedir. İsviçreli yazar ve kültür teorisyeni Denis de Rougemont ve Ukraynalı orkestra şefi Igor Markevitch tarafından İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmak amacıyla 1952 yılında kurulduğundan bu yana EFA, sadece Avrupa’daki festivalleri değil, Asya, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika’daki işbirlikleri aracılığıyla Avrupa ötesindeki festivalleri de bir araya getirmeye çalışmıştır. Dayanışma ve barışı teşvik etmek üzere sanat ve festival yapımcılarını bir araya getiren bir ağ oluşturmuştur.” dedi.
Briers, EFA’nın girişimi olan Avrupa Festivalleri Genç Sanatçılar Fonu’nda (EFFEA) birçok Türk sanatçıyı desteklediklerini belirtti ve ekledi:
“Ayrıca, Festival Akademisi aracılığıyla genç festival yöneticilerine küresel akranlarıyla etkileşim kurma, farklı deneyimlerden öğrenme ve pozitif sosyal değişime katkıda bulunma fırsatları sunuyoruz. Bu sadece becerilerin geliştirilmesiyle ilgili değil, aynı zamanda sanatın sınırlar ötesi diyalog ve anlayışı teşvik edebileceği küresel bir topluluk oluşturmakla ilgilidir. En önemlisi Festival Akademisi, New York, Şanghay, Singapur ve dünyanın diğer şehirlerinde düzenlediği atölyelerin ardından şu sıralar Türkiye-Suriye sınırında geçici sığınmacı çocuklar için düzenlenen gezici bir festival olan Uçan Halı Festivali’ne katılıyor. Bu eşsiz girişim, festivallerin dönüştürücü gücü aracılığıyla savaştan etkilenen bölgelerdeki çocukları güçlendirmek için sanatçıları ve gönüllüleri bir araya getiriyor.”
Briers, EFA’nın başlattığı “Count Me In!” kampanyası aracılığıyla festivallerin ihtiyaçlarını belirlemeyi ve bu konuyu tüm festival topluluğu genelinde ilerleten çabaları desteklemeyi amaçladıklarına dikkat çekerek, “Yıllar boyunca, Uluslararası Ankara Müzik Festivali, Türkiye Kültür Yolu Festivalleri, Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali ve Uluslararası Antalya Piyano Festivali gibi Türk festivalleri EFA’ya eşsiz bir zenginlik katmış, canlı kültürel sunumlarıyla ağımızı güçlendirmiş ve kültürler arası diyaloğu teşvik etmiştir. EFA ile Türk sanat dünyası arasındaki bağları güçlendiren ve uzun süredir kültürel alışveriş için önemli bir merkez olarak hizmet veren Ankara’nın rolü küçümsenemez.” ifadelerini kullandı.
“Sanatımı ülkemize gösterebilmek çok büyük bir onur”
Dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Sebastiao Salgado, İstanbul’a yıllar sonra yeniden gelmekten mutluluk duyduğunu dile getirerek, İstanbul’da çeşitli müzeleri ve arşivlerini gezeceğini, festivalde sergisiyle yer almaktan da memnun olduğunu belirtti.
Medya sanatçısı Refik Anadol ise festival aracılığıyla işlerinin Türkiye’de birçok şehre ulaştığını ifade ederek, Kültür ve Turizm Bakanlığına desteklerinden dolayı teşekkür etti.
Anadol, üniversitedeyken 16 yıl önce “verilerle resim yapılabilir mi?” sorusunu sorarak çalışmalarına başladığını ve Los Angeles’ta 20 kişilik bir ekiple hazırladıkları birçok sergiyi İstanbul’a getirebildiğini anlattı.
Ekibine ve eşine de desteklerinden dolayı teşekkür eden Anadol, “Dünyanın değiştiği, yapay zeka ve veri ile her şeyin yeniden düşünüldüğü ve tartışıldığı bir dünyada sanatın bu alanda tanınan bir temsilcisi olabilmek ve ülkemize bunu gösterebilmek, benim ve ekibim adına büyük bir onur.” dedi.
İstanbul Kültür Yolu Festivali, 6 Ekim’e kadar şehir genelinde çeşitli etkinliklerle sanatseverleri ağırlayacak.