Aile mahremiyetinde kız ve erkek çocuklara öğretilmesi gerekenler: Prof. Dr. Nevzat Tarhan mahremiyeti anlatmanın yollarını anlattı

9 Eylül 2024
0 Yorum
aile mahremiyetinde kiz ve erkek cocuklara ogretilmesi gerekenler prof dr nevzat tarhan mahremiyeti anlatmanin yollarini anlatti

Üsküdar Üniversitesi’nin Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklara gizlilik kavramının iki yaşından başlayarak doğru bir biçimde öğretilmesi gerektiğini belirtti ve bunun yollarını anlattı.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklara iki yaşından itibaren mahremiyet kavramının nasıl doğru şekilde öğretilmesi gerektiğini açıkladı. Tarhan, bu sürecin etkili yöntemlerini paylaştı. İşte aile mahremiyetinde kız ve erkek çocuklara öğretilmesi gerekenler…

Çocuğun gelişiminde mahremiyet eğitiminin kritik olduğunu vurgulayan psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa mutlaka toplumsal sınırlarının öğretilmesi gerektiğine işaret ediyor. Çocuğa sınırlar koymamanın ilerideki sosyal bağlarında zorluklara neden olacağını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünyada merhamet aşınması var. Davranış ve sorumluluk sınırlarının öğrenilmemesiyle merhamet aşınması meydana geliyor” uyarısında bulundu. Sınırsız terk edişe de dikkat çeken Tarhan, çocukların eğlence ve oyun amaçlı tablet kullanımının haftada 21 saati geçmemesi gerektiğini ifade ediyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa tutum sınırlarının öğretilmesinin de önemine vurgu yaparak, “Çocuk yürümeye başlar, özellikle üç yaşından sonra evden uzaklaşmaya, toplumsal ilişkilere adım atmaya başlar. O dönemde, diğer bireylerle temas olduğu için burada tutum sınırlarını öğrenmesi şarttır. Nerede duracak, başkasına nerede hayır diyecek, bunları öğrenebilmesi için mutlaka anne ve babanın yol göstericiliği gereklidir.” şeklinde konuştu.

Mahremiyet eğitimini ebeveynlerin vermesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gizlilik eğitimini başka kişiler üstlenmemelidir. Anne, baba ya da onların yerini alan kişiler tarafından verilmelidir. Bu eğitime çocuklar için özel bölge eğitimi de denir. Mahremiyet eğitimi, çocuğun bedeninin özel bölgesine izni olmadan kimsenin dokunamayacağını öğretmektir. Çocuklara özel bölgeleri anlatırken cinsellik gibi kavramlardan uzak durulmalı çünkü çocuklar bunu kavrayamaz. ‘İç çamaşırının olduğu alanlara sen izin vermedikçe benim bile dokunmam doğru değil’ şeklinde açıklanmalıdır. Örneğin, anne çocuğa banyo yaptırıyorsa, bir yaştan itibaren çocuğun kendi banyosunu yapmasını öğretmek gerekir. Çocuk, vücudunun o bölgelerini kendisi yıkamalıdır. Bu bölgelerin özel olduğunu, çocuk zaten farkında olmadan öğrenir. Örneğin, bazı kişiler çocuklarını popolarından severler. Poposu sevilen çocuk, o bölgeyi beynindeki haz bölgesi gibi algılar ve bu durumu öğrenir,” şeklinde uyardı.

İYİ VE KÖTÜ TEMAS ÖĞRETİLMELİ

Çocuğa, bedeninde özel bölgeler bulunduğunu ve bu bölgelere izni olmadan kimsenin dokunamayacağını öğretmenin önemini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ayrıca iyi dokunuş ve kötü dokunuş kavramları da var. İyi dokunuş, kişinin hoşuna giden, onu rahatlatan dokunuşlardır. Kötü dokunuş ise kişinin hoşlanmadığı bir temastır. Eğer birisi hoşlanmadığı bir dokunuşta bulunuyor ve ‘bu sır, kimseye söyleme’ diyorsa, bu iyi dokunuş değil, kötü dokunuştur. Çocuğa, ‘Sana dokunan bir kişi -Bu sır, sakın kimseye söyleme- diyorsa, bu sır olmaz, hemen gelip anlatman gerekir’ şeklinde bilgi vermek çok önemlidir. Bu şekilde konuştuğumuzda, çocuk küçük yaşta bu durumu öğrenerek bilinçlenmiş oluyor,” dedi.

Yapılan araştırmaların, çocukluk döneminde cinsel istismar vakalarının genellikle %70-80 oranında birinci derece akrabalardan kaynaklandığını gösterdiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sürekli eve girip çıkan kişilerden de kaynaklanabiliyor” ifadelerini kullandı.

DAVRANIŞLARIN SINIRINI ÖĞRETMELİ

Bir çocuğa erken yaşta “hayır” deme yeteneği kazandırmanın da önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Buna güvenli davranış diyoruz. Davranış sınırlarını öğretmek de gereklidir. Gece kapıyı çalmadan anne ve babanın yatak odasına girilmeyeceğini öğretmek, toplumsal sınırların bir parçasıdır. Anne ve babanın da çocuğu severken özel alanlarına saygı göstererek sevmesi önemlidir. Bunu öğrettiğimizde, çocuk kendini korumayı öğrenir. Genelde çocuklar 6 yaşına kadar taklit ve tekrar yöntemiyle öğrenir. Genellikle gördüğünü taklit eder. Ardından yavaş yavaş bağımsızlık duygusu gelişir ve ergenlikte kendi kimliğini bulur” şeklinde konuştu.

sss

ÇOCUĞA SINIR KOYMAMAK EMPATİ YOKSUNLUĞUNA SEBEP OLUR

Çocuğa sınır koymanın, ileride sosyal yaşamda uyum sağlamasını kolaylaştırdığını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, merhamet aşınması kavramına dikkat çekti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerine şöyle devam etti:

“Çocuk evin küçük yöneticisi olmaya çalışıyor. Bu durum herkesin hoşuna gidiyor. Ev bir anlamda çocuk-merkezli bir ev haline geliyor. Beş, altı, on yaşına kadar bu durum güzel görünüyor ama sonrasında, çocuk davranışlarına sınır koymayı hiç öğrenmediği için dünya hep kendi etrafında dönüyor gibi hissediyor ve çocuk bencilleşiyor. Dünyada merhamet aşınması yaşanıyor. Davranış ve sorumluluk sınırlarının öğrenilmemesi merhamet aşınmasına neden oluyor. Peki, merhamet aşınması nedir? Kişinin, başkasının hakkıyla kendi hakkı arasındaki çizgiyi görememesidir. Başkalarının duyguları ve ihtiyaçları ile kendi duygu ve ihtiyaçları arasındaki farkı anlayamayan kişilerde merhamet aşınması vardır. Hak anlayışı yalnızca kendine yöneliktir. Kendini özel, önemli ve üstün görür. Böyle biriyle yaşamak, bir kediyle aynı torbada bulunmak gibidir. Sürekli pençeler.”

ANNE BABA DAVRANIŞLARI PARALEL OLMALI

Anne ve baba davranışlarının dengeli olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayır deme sorunu, aşırı baskı altında yetiştirilen çocuklarda ortaya çıkıyor. Çok sınırsız ve sorumsuz bir şekilde gevşek disiplinle büyütülen çocuklar, adeta dünya etrafında dönüyor gibi benmerkezci bir tarzda yetiştiriliyor. Diğer yandan bazı çocuklarda ise sert disiplin söz konusu. Sert disiplinde çocuk sürekli ‘Bunu yapma, oraya dokunma, şunu yapma’ şeklinde büyütülüyor. Çocuğun yapması gereken şeyleri bile ebeveyn yapıyor. Bu durumlarda çocuk, ‘Ben yapamam, ben başaramam’ diye düşünmeye başlıyor. Birisi ona bir şey yaptığında ‘Hayır’ diyemiyor. ‘Hayır’ dediğinde sevilmeyeceğini sanıyor” şeklinde konuştu.

“Çocuğun annesine ve babasına bile ‘hayır’ demesi gerekir. Evde soru sormasına veya itirazda bulunmasına tepki gösterilen çocuk, pasif ve korkak hale gelir. Özgüveni gelişmeyen çocuk ise sosyal kaygı bozukluğu yaşar,” şeklinde konuştu.