Ebeveynler aslında çocuklarına bağırmanın iyi bir fikir olmadığını bilirler. Ama istemeden bir şekilde bu durumda kendilerini bulurlar. Hiçbir işe yaramadığını ve çocukların hala söyleneni yapmadıklarını gördüklerinde ise durum daha da çinden çıkılamaz bir hal alır. Peki çocuğunuza bağırmayı nasıl başarırsınız? Çocuğunuza bağırmamak için neler yapmalısınız? ABD’li uzmanların tavsiye listesine bakmak işinizi kolaylaştırabilir.
Çocuklara ses yükseltmek, istediğini elde etmeye çalışan ebeveynlerin en sık başvurduğu basit bir çözüm. Bu davranış modelini çocuklar da uygulamıyor mu? Neden aynı şeyi anne babalar da yapıyor? Çözüm üretilimeyen bir çok durumda bağırmak hızla alışkanlık haline gelir ve işe yarayan tek şeyin bu olduğu düşünülebilir. Ta ki hiçbir işe yaramadığını görene kadar!
Çocuklarınızı ağlatmayı, özgüvenlerini zedelemeyi, işler yolunda gitmediğinde onları yalan söylemeye, öfke nöbetleri geçirmeye zorlamayı bırakmamız gerek miyor mu? Eski, çare olmadığı anlaşılmayan ebeveynlik taktiklerini unutun.
Peki sabrınız zorlandığında ne yapacaksınız? Önce ilk işaretleri kontrol etmeyi deneyin. Bağırmanıza ramak kaldığında şu ipuçlarını kontrol edin:
Bunları fark ettiğinizde hemen fiziksel sıfırlanmayı deneyin.
Çift nefes alın: Nefesinizi vermeden burnunuzdan art arda iki nefes alın. İkinci nefesten sonra ağzınızdan derin bir nefes verin. Bir ila üç kez bunu tekrarlayın.
Fort Collins’teki Harmony Kampüsü UCHealth Göğüs Hastalıkları Kliniği’nde göğüs hastalıkları uzmanı Dr. James Hoyt , uchealth.org’a verdiği görüşte “Bu, karbondioksiti hızlı bir şekilde boşaltıp oksijeni artıran ve sinir sisteminizi anında sakinleştirmeye yardımcı olan bir araçtır” diyor.
Farkındalık egzersizi: Yakın çevrenizdeki üç şeye dikkat edin. Ne görüyorsun, duyuyorsun ya da neyin kokusunu alıyorsun? Ona odaklan. Bu, endişenizi azaltmak ve sinirlerinizi sakinleştirmek için sizi şimdiki ana getirir. Kültür tarihi profesörü ve kişisel gelişim alanında yazı ve görüşleriyle bilenen yaşam koçu Anna Katharina Schaffner’a göre bu aslında etki, ilgi ve kontrol çevrelerini anlamamıza da yardımcı olur.
İki taraflı uyarım: “Güvendeyim” gibi sakinleştirici önemli bir cümleyi kendi kendinize tekrarlayın. Bunu yaparken alternatif bir ritme de ihtiyacınız var. Ayaklarınız veya başparmaklarınızla aynı anda hafifçe vurun. Bu egzersiz kontrolden çıkmanızı önlemek için sinir sisteminizi düzenler.
İster ‘bağıran ebeveyn’ tuzağına düşmüş olun, ister bundan kaçınmak isteyin “nasıl bağırmayacağınıza” dair birkaç ipucu var:
Öfke veya hayal kırıklığı nedeniyle bağırıyorsanız, öncelikle bu duygular beyninizi ele geçirmeden onları tanımalı ve öğrenmelisiniz. İkinci dereceden tetikleyiciler de olabilir. Örneğin, günün belirli saatlerinde sıklıkla sinirlenirsiniz (örneğin, sabahları çocukları evden çıkarmakta zorlanırken ). Veya içsel sinyalleri (kendi stres düzeyiniz gibi) fark edebilirsiniz. Bu yüksek riskli anları tanımayı öğrenebilirseniz, bu zamanlarda nasıl bağırmayacağınıza dair özel bir plan yapabilirsiniz. Ya da sakinliğinizi kaybetmeden önce kendinize uzaklaşmayı, biraz zaman ayırmayı ve sakinleşmeyi hatırlatabilirsiniz.
İlk bakıldığı zaman aslında sizi ‘bağırtan’ çocuğunuzmuş gibi görünebilir. Fakat biraz daha yakından incelediğimizde ve kendimize dürüst olduğumuzda, bağırışlarımızın izini çoğunlukla kendi düşüncelerimize ve inançlarımıza kadar götürebiliriz. Bu noktada duygu ve düşünceleri yönetebilmenin önemi ortaya çıkıyor. Nhshighland’deki bir çalışmaya göre, bu bizim istediğimiz kişi gibi olmamıza yardımcı olur.
Bağıran bir ebeveyn olduğunuz zaman, kafanızın içinden geçen kelimelere çok dikkat edin. Çocuğunuzun neyi “yapması” veya “yapmaması” gerektiği konusunda kendinizi rahatsız hissediyorsanız, yapılmalı/yapılmamalı düşünce tuzağına düşmüş olabilirsiniz. Örneğin, çocuğunuz giyinmek yerine oyuncaklarıyla oynuyorsa, kendi kendinize “daha iyisini bilmesi gerektiğini” veya “onlara her gün söylemek zorunda kalmamanız gerektiğini” söylüyor olabilirsiniz.
Bu düşüncelere sahip olduğunuzda vücudunuzda neler olup bittiğine dikkat edin. Kalbin hızlı atıyor mu? Başına ağrı mı giriyor? Bir şeyler yapmak için baskı hissediyor musunuz? Bu düşünceler ve duyumlar hangi eylemlere yol açabilir? Bağırma rekabetine mi?
Bu koşullar altındayken başka alternatif düşünceler neler olabilir? Belki çocuğunuz “oynamayı seviyor ve durmakta zorlanıyor.” Farklı düşünceler böyle anlarda bağırmamayı öğrenmenize yardımcı olabilir.
Çocuklarınıza başka bir odadan talimatlar vererek bağırırsanız, görmezden gelinmeniz kolay olur. Özellikle de onlardan hoşlandıkları bir şeyi yapmayı bırakmalarını (örneğin TV izleme) ve gelip hoşlanmadıkları bir şeyi yapmalarını (örneğin yatmaya hazırlanmalarını) istiyorsanız, kolaylıkla görmezden gelinebilirsiniz. Bu durumda çocuğunuz sizi duymamış gibi davranacak ve siz daha da fazla bağıracaksınız!
Eğer sesinizi yükselterek bir etkileşime başlarsanız, soğukkanlılığınızı kaybetmenin yarı seviyesine gelmiş olursunuz. Sakin bir şekilde diyaloğa başlayabilirsiniz. Bir kez bağırmaya ve sinirlenmeye başladığınızda işler muhtemelen kötüye gidecektir. Zihinlerimiz ve bedenlerimiz çok yakından birbiri ile bağlantılıdır; eğer sesimizi yükseltirsek, duygularımız da kısa sürede onu takip edecektir.
Eğer çocuğunuza yakınsanız ve ondan sakin bir şekilde bir şey yapmasını istiyorsanız ve sizi görmezden geliyorsa ya da istediğinizi yapmıyorsa, işbirliği yapmamak konusunda bilinçli bir seçim yapıyor demektir. Talimatı tekrarlamaya devam edersen değişecek olan tek şey sinirlenmen olacaktır. Ve muhtemelen sonunda bağıracaksınız.
Peki, “Nasıl bağırmayacağıma dair en önemli ipucum nedir?” diye soruyorsan, bunun cevabı; yalnızca iki kez sorun ve ardından sakin bir şekilde uygun bir eylem veya sonuçla devam edin. Herkes sesini yükseltmeye başlamadan önce çizgiyi çizin, sonrasında değil.
Çocukların gürültüsünden dolayı sesinizi duyurmak için bağırmanız gerektiğini düşünüyorsanız fısıldamayı deneyin. Bu mantığa aykırı gibi görünebilir ama bir ebeveyn olarak sesinizi kaybettiyseniz, yalnızca fısıldayabildiğiniz zaman evdeki herkesin sesinin kısıldığını bileceksiniz.
Bağırmak temelde rekabetçi bir hisle birlikte hareket eder. Herkes buna katılma ve sesini duyurma arayışına giderek daha yüksek ses çıkarma eğilimi gösterir. Fısıldayın ve etrafınızdaki insanlar da seslerini kıssın. En iyi öğretmenler bağırmamayı bilenlerdir.
Çocuğunuzla iyi bir ilişki kurmak, olumlu yönleri fark etmek ve net temel kurallar belirlemek gibi daha sakin bir ebeveyn olmanıza yardımcı olacak birçok olumlu ebeveynlik stratejisi var. Kısacası, çocuğunuza yaklaşın.