Diva lakaplı sanatçı Bülent Ersoy’un hayatı film oluyor. Ünlü isim geçtiğimiz gün, Bergen filminin yapımcısı ile görüştü. Diva’ya dudak uçuklatan bir rakam teklif edildi.
Ünlü sanatçı Bülent Ersoy, bir kez daha gündem oldu. Geçtiğimiz günlerde kendine yaptırdığı milyonluk mezarlıkla gündeme gelen Ersoy’un yaşarken hayatı film olacak. Ünlü ismin filmden alacağı ücret dudak uçuklattı.
Bülent Ersoy’un arkadaşı Fevzi Siverek, Bülent Ersoy’un milyonluk mezarı hakkında şu açıklamaları yapmıştı;
”Normalde yaşayan bir insana mezar yeri almak hem dinimiz gereği hem de yaşayan bir insanın alınan yere gömüleceğini düşünmek çok şık bir durum değil. Ama malumunuz Türkiye’de bir gelenek vardır. 4-5 kişilik bir aile kabristanı alınıp yapılır. Malumunuz Bülent Ersoy’un babasının defin işlemi sırasında mezar başında bir konu oldu. Bülent Hanım’ a Zincirlikuyu’dan bir mezar yeri ayarlamışım. Ama hayranları ulaşmasın diye biraz derin yapacağız. Derin yapacağımız için Bülent Hanım’ın mezarını asansörlü yapacağız. Asansörle aşağı indireceğiz. Asansörde şifreli olacak. Bir de mezarını sade yapacağız. Biliyorsunuz dinimiz de çok şatafata müsaade etmez. Eğer benden önce Hakk’ın rahmetine kavuşursa böyle bir projemiz var. Bülent Ersoy’u gömmek istemem tabii benim 27 senelik hem dostum hem ailem. Bizden önce vefat ederse 3 kişilik mezar yeri hazır. Bir bütçe ayırdık. Benim bu söylediğim mezarın bitmesi, sistemi vs. yaklaşık 1,5 Milyon TL tutar.”
Diğer yandan Türkiye’nin en güçlü isimlerinden Bülent Ersoy’un hayatı film oluyor. Hayatının filmi için ‘Bergen’ filminin yapımcısı Mine Şengöz ile görüşen Ersoy, filmden 2,5 milyon lira yani yaklaşık 47 milyon lira alacağı iddia edildi.
Film için henüz bir karara varmayan yapımcı ve Bülent Ersoy’un görüşmeye devam edeceği konuşuluyor.
Bülent Ersoy 9 Haziran 1952 yılında İstanbul’da doğdu. Türk sanat müziği şarkıcısı. Sanatçı “Diva” lâkabıyla bilinir.
Kariyeri
1952-1981: Erken yaşam
9 Haziran 1952 tarihinde, İstanbul’da doğdu. Sanat hayatına özel müzik dersleri alarak başladı. Çok küçük yaşlardan itibaren müzikle ilgilenmeye başlayan Bülent Ersoy, İstanbul Konservatuvarına 2 ay devam etmiştir. Hocası Süheylâ Altmışdört Bülent Ersoy’un konservatuvara 2 ay devam ettiğini ve sonra bıraktığını açıkladı. Eğitimi süresince Melahat Pars ve Rıdvan Aytan gibi üstatlardan özel dersler almıştır. Konservatuvardan mezun olduğunda, aldığı akademik terbiye vasıtasıyla müzikal tecrübelerini geliştirme fırsatı bulmuş ve 1970 yılında Fıstıkağacı, Üsküdar’da, bugün Oya Düğün Salonu olarak bilinen, dönemin ilk aile gazinolarından birisi olan Özlem Aile Gazinosu’nda sahneye ilk adımını atmıştır. Sunar Konser Bürosu-Fikret Torun tarafından düzenlenen ses yarışmasına katılarak bu yarışmada birinciliği kazanmış ve 1000 lira para ödülü almıştır. Akabinde bu gazinoda üç ay kadar assolist olarak çalışmış, 1971 yılında ilk 45’liği Lüzûm Kalmadı-Neye Yarar Gelişin, Saner Plak’tan çıktı. Sanatçı bu 45’liğinde söz ve müziği Muzaffer Özpınar’a ait “Lüzûm Kalmadı” ve “Neye Yarar Gelişin” adlı eserleri seslendirmiştir.
1973: İlk Nişan
2016 yılında ise, meslektaşı Türk sanat müziği sanatçısı Onur Akay, seneler sonra Bülent Ersoy’un operasyon öncesi dönemine ait hiçbir yerde olmayan fotoğraflarını paylaştı ve Ersoy’un fotoğraftaki kadınla 1973 yılında nişanladığını açıkladı. Magazin gündemine bomba gibi düşen fotoğraflar üzerine Bülent Ersoy, Onur Akay’a 50 bin TL tazminat istemiyle dava açtı. 22. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017 yılının Temmuz ayında yapılan ilk duruşmada, görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğuna hükmetti ve dosya içeriğine girmeden görevsizlik kararı verdi. Ersoy daha sonra Akay’ı affetti.
1974-1979: İlk sahne deneyimi
Maksim Gazinosu’nda yer alan “Bülent Ersoy” yazısı (1970’ler).
1974’te Maksim Gazinosu’nda sahneye çıkmıştır. Çıkardığı klasik uzun çalar “Tuti-i Mucizeyi Guyem Ne Dersem Lâf Değil” adlı plakla rekor satış elde etti. Maksim Gazinosu’nun sahibi Fahrettin Aslan, Bülent Ersoy’u assolist olarak çıkarmaya karar verdi. Ancak kimliğindeki soy ismi Erkoç olan sanatçının soyadı Müjdat Gezen tarafından Ersoy olarak değiştirilmiştir.
Bülent Ersoy, Müzeyyen Senar’ın temsilcisi olarak başladığı sanat hayatında, akademik sanat kariyerinin de yüksek olması ve aldığı eğitiminde getirileriyle olağanüstü bir yorumcu ve büyük bir tavrın sancaktarı oldu. “Baharı Bekleyen Kumrular Gibi”, “Dert Çekmeye Gidiyorum” gibi her okuduğu şarkıyla grafiği sürekli yukarı tırmandı. O yıllarda TRT için birçok klasik Türk müziği şarkısı seslendirmiştir. Yetmişli yıllarda; o dönemdeki müzik piyasasında pop, arabesk ve fantezi gibi ticari şarkılar revaçta olmasına karşın bir albümünde ismini verdiği Itrî’nin “Tut-î Mucize-I Gûyem gibi eserlerden oluşan koyu klasik bir uzunçalar yaptı. Bu ilk uzunçalar çalışması müzik piyasasında satış rekoru kırdı.
1980-1989: Yasaklı dönemi
Bülent Ersoy, 80’li yıllarda Beddua, İtirazım Var, Yüz Karası, Düşkünüm Sana, Mahşeri Yaşıyorum, Yaranamadım gibi dönemin popüler müzik türü olan Arabesk müzik tarzında albümler yaparak o dönemin ruhunu yansıtan şarkıları başarıyla seslendirir. Yüksek satış grafikleri yakalayan Ersoy, Beddua, Yüz Karası gibi aynı adlı sinema filmlerinde de rol alır.
Ağustos 1980’de İzmir Fuarı’nda seyircilerden gelen tezahürat sonrası göğüslerini açınca İzmir Cumhuriyet Savcılığı, hakkında soruşturma açtı. Eylül 1980’de Kordon’daki evinde bir hâkime hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanarak Buca Cezaevi’nde tutuklu kaldı. 12 Eylül darbesi sonrası Haziran 1981’de dönemin İç İşleri Bakanı Selahattin Çetiner tarafından çıkartılan kanunla beraber transseksüel sanatçılarla birlikte sahne yasağı aldı. Yasağı 8 Ocak 1988 tarihinde kaldırıldı.
14 Nisan 1981’de Londra’da geçirdiği cinsiyet değiştirme ameliyatıyla kadın oldu, ancak Türkiye cinsiyet değişikliğini tanımıyordu. 1983’te Danıştay, Bülent Ersoy’un “hukuken erkek olduğuna ve gazinolarda ancak erkek kıyafeti ile sahneye çıkabileceğine” karar verdi. ‘Pembe nüfus kağıdı’ alması yıllar sonra, sahne yasağını da kaldıran dönemin başbakanı Turgut Özal’ın öncülüğünde 1988’de çıkartılan, cinsiyet değiştirmeye izin veren kanun sayesinde oldu.
Bülent Ersoy sahne yasağı olduğu dönemde Avrupa da gurbetçilerin yoğun yaşadığı Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa gibi ülkelerde İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Gülden Karaböcek, Müslüm Gürses, Mahmut Tuncer, Mehmet Ali Erbil gibi sanatçıların yer aldığı geniş bir kadroyla konserler verdi. Bu konserlerin bir kısmı Türkiye de Gurbet Kervanı konserleri adı altında video olarak yayınlandı. Bülent Ersoy, 1988 yılında sahne yasağının kaldırılmasının ardından Ali Sami Yen Stadı, İnönü Stadı ve Abdi İpekçi Spor Salonu’nda ‘Hasret Konserleri’ adı altında ücretsiz halk konserleri verdi. 1988, 1989 ve 90’lı yılların başlarında İstanbul Gülhane Parkı’nda geniş katılımların olduğu halk konserleri veren sanatçı izleyicilerden büyük ilgi gördü.
1990 ve sonrası
Bülent Ersoy yasaklı olduğu yıllarda çeşitli Avrupa ülkelerinden vatandaşlık teklifi aldı. 1989 yılında Adana’da verdiği bir konser sırasında bir seyirciden gelen “Çırpınırdı Karadeniz” adlı isteği okumadığı için kurşunlanarak bir böbreğini kaybetti. 2011 yılında Aşktan Sabıkalı çıkartan sanatçı, hâlen çeşitli konserler vermektedir. Popstar Alaturka adlı şarkı yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır.
Yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce konser veren, Avustralya’da verdiği konseri için ismini taşıyan ayrıca albüm yayınlayan Bülent Ersoy, Düşkünüm Sana, Yaşamak İstiyorum, Biz Ayrılamayız ve Ablan Kurban Olsun Sana gibi satış grafiği yüksek albümlere imza attı. 1995 tarihini taşıyan “Benim Dünya Güzellerim”, “S Müzik” etiketiyle çıkan ilk albümü oldu. Selçuk Tekay’ın müzik yönetmenliğini, Özkan Turgay’ın aranjörlüğünü yaptığı albümde on şarkı seslendirdi. Yine aynı yıl makam ve usulüne uygun olarak “Alaturka 95” adında bir albüm yaparak Klasik Türk müziği’ne katkıda bulunmuştur. Muzaffer Özpınar’ın yönetmenliğini yaptığı albümde Hacı Arif Bey, Münir Nurettin Selçuk, Kemani Serkis Efendi gibi birçok müzisyenin eserlerini yeniden yorumlamıştır. On dört eserin yer aldığı çalışmada; “Aziz İstanbul”, “Dönülmez Akşamın Ufkundayız”, “Nerelerde Kaldın Ey Servi Nazım” gibi klasik eserlerin yanında “Alıverin Bağlamamı Çalayım” ve “Karam” adlı iki de anonim türküye de yer vermiştir.
Bülent Ersoy, bir sonraki çalışmasını 1997 yılında yayınlamış, Maazallah ismini taşıyan albüm, piyasaya sürülmeden yankı uyandırmıştır. Albümün hazırlık aşamasında Halil Karaduman ve Osman İşmen’le çalışan sanatçı, popüler şarkılardan ve anonim türkülerden oluşan bir repertuvar seslendirdi. Albüme ismini veren “Maazallah” adlı şarkısının video klibi ise büyük ses getirdi. Bülent Ersoy’un bir sonraki albümü ise 2002’de çıkardığı Canımsın albümü olmuştur. 2011 yılında Aşktan Sabıkalı albümünü müzikseverlerin beğenesine sunan Bülent Ersoy, bu albümünde söz ve müziği Tarkan imzalı Bir Ben Bir Allah Biliyor parçasını Tarkan ile birlikte seslendirdi. Bülent Ersoy gazinoların kapanmasıyla birlikte 2000’li yıllarda uzunca bir süre Günay Restaurant’ta sahne almıştır. Bülent Ersoy son büyük konserini Selami Şahin ile birlikte, 27 Ağustos 2019 da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda vermiştir.
İlkler
1980 yılında London Palladium’da ve 1983 yılında Madison Square Garden’da sahne alan ilk Türk sanatçısı olmuştur. 30 Mart 1997’de ise Ümmü Gülsüm’den sonra, etnik müzik sazlarıyla Olympia müzikholünde sahne alan ilk Türk sanatçı olmuştur. Bülent Ersoy ayrıca Ajda Pekkan ve Dario Moreno’dan sonra Olympia’da konser veren ilk Türk sanatçısı olmuş, sahnede elli kişiden oluşan orkestrasıyla dört saat süren bir program sunmuştur.
Ses Profesörü ödülü
Bugüne kadar otuzun üstünde albüm yayınlayan sanatçı, Türk Müzik Tarihi’nde isminden söz ettirmiştir. Sanatçı, klasik şarkılar alanında gelmiş geçmiş en önemli yorumcular arasında yer aldı. Müzik yaşamı boyunca sayısız ödül aldı. Geniş entervalli ve yüksek volümlü sesi, Japonya’da ses laboratuvarlarında yapılan testler sonucu ‘yüzde yüz kusursuz’ bulundu ve 1997 yılında “Uluslararası Montu Merid Müzik Doktoru” unvanıyla ödüllendirildi.