Büyük hanım veli Seyyidet Nefise Hazretlerinin hayatı ve kerametleri

21 Temmuz 2023
0 Yorum
buyuk hanim veli seyyidet nefise hazretlerinin hayati ve kerametleri

Zühd, takvâ ve vera sahibi, kerem ve cömertliği ile meşhûr hanım evliyâlardan Seyyidet Nefise Hazretlerinin hayatını, yaşantısını ve kerametlerini sizler için derledik. Keyifli okumalar…

Tâhire ve Kerîmet-üt-dâreyn lâkabıyla tanınan Nefise bint-i Hasan miladi 762 senesinde Mekke-i mükerremede doğdu. Miladi 823’de Mısır’da, Kâhire şehrinde vefât etti. Hazreti Ali’nin dördüncü göbekten torunudur. Annesi, Lübâne binti Abdullah bin Abbâs bin Abdülmuttalib’dir. Seyyidet Nefîse, İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık’ın oğlu İshâk-ı Mu’temen ( radıyallahü anh ) ile evlendi. Bu evlilikten Kâsım ve Ümmü Gülsüm isminde iki çocukları oldu.

Seyyidet Nefîse, otuz defa hacca gitti. Gündüzleri oruç tutar, geceleri ibâdetle geçirirdi ve üç günde bir yemek yerdi. Efendisinden ayrı hiçbir şey yemezdi.Dünyâya düşkün olmayan, haramlardan sakınan hanım velî; tefsîr, hadîs ve başka ilimlerde de âlim idi. Çok kerâmetleri görüldü. Seyyidet Nefîse okuma yazması olmamasına rağmen çok hadîs-i şerîf öğrenmişti. Kur’ân-ı kerîmi ezbere bilirdi. Kabr-i şerîfi, zamanımıza kadar ziyâret olunmakta ve istifâde edilmektedir.

kim(7)

SEYYİDET NEFİSE’NİN DUASI

Seyyidet Nefîse Hazretlerinin, zamânından günümüze kadar Mısır’da bulunanlar ve bütün müminler için bereket olduğunu, İslâm âlimleri buyurmuşlardır. Tam İlmihal Se’adet-i Ebediyye kitabında buyruldu ki:

Meselâ (Hastam iyi olursa veyâ şu işim hâsıl olursa, sevâbı (Seyyidet Nefîse) hazretlerine olmak üzere, Allah için, üç Yasîn okumak veyâ bir koyun kesmek nezrim olsun) deyince, bu dileğin kabûl olduğu çok tecribe edilmişdir. Burada, Allahü teâlâ için Kur’ân-ı kerîm okunup veyâ koyun kesip, sevâbı seyyidet Nefîse hazretlerine bağışlanmakda, onun şefâ’ati ile, Allahü teâlâ, hastaya şifâ vermekde, kazâyı, belâyı gidermekdedir. Koyunu mezâr başında kesmek harâmdır. Hiçbir mezârın yanında kesmemelidir. Puta tapanların put yanında kesmelerine benzememelidir. İbni Âbidîn, nâfile nemâzları adak yaparak kılmağı anlatırken bildirdiği hadîs-i şerîfe göre, bir dilek için adak edilen bir ibâdet, o dileği hâsıl etmez. Bu ibâdet, o dileğin hâsıl olması için yapılmaz. Allahü teâlâ, o ibâdetden dolayı veyâ sevdiği bir kuluna yapılan bir iyilikden dolayı, merhamet ederek, o dileği kabûl ve ihsân etmekdedir.

kim(3)(1)

SEYYİDET NEFİSE HAZRETLERİNİN KERAMETİ: KAYIP BOHÇA

Bir gün 4 kızıyla iplik eğirip pazarda satmaya giden garip bir hanım bohçasını bir kartal kapıp kaçar. Garibim, üç beş okka pamuk için ağıtlar yakar, günlerce kendini paralar. Evin küçük kızı “üzülme be anacım” der ve çilekeş kadını biraz rahatlasın diye Seyyidet Nefise hazretlerinin sohbetine götürür.

Büyük zahide o gün “rızka Allahü teâlâ kefil” gibi “mânâlı” bir sohbet yapar, kadıncağız çok rahatlar. Gerçi bir ara yine “kartaldan, pamuktan” söz açacağı tutar ama Nefise Sultan “hele sabret” gibilerinden bir işaret yapar…

Tam o sıra bir kadın nefes nefese odaya dalar, “Seyyide anne” der, “Biliyorsunuz beyim gemicidir. Bir gün ambara su sızıyor. Hani ellerinde azıcık pamuk olsa katrana bulayıp kalafat yapacaklar ama derya ortasında pamuğu nasıl bulsunlar? Bu sırada kocam ellerini açıp ‘Ya Rabbi! Seyyidet Nefise hürmetine bize yardım eyle’ diye yalvarıyor. Tam o sıra bir kartal geliyor ve güverteye bir bohça bırakıyor” der.

İplikçi kadının “bir kucak pamuk” diye haykırası gelir ama kendini tutar. Gemicinin karısı Seyyidet Nefise hazretlerine döner “Kocam bu 500 dirhemi size hediye etti” der ve gider. Seyyidet Nefise, “Cenâb-ı Hakk’ın işine akıl sır ermez” deyip para kesesini iplikçi kadının önüne koyar.

SEYYİDET NEFİSE HAZRETLERİNİN KERAMETİ

Seyyidet Nefîse’nin, yahudî bir kadın komşusunun, bir kötürüm kızı vardı. Annesi hamama gitmek istedi. Kızı da onunla gitmek arzu edince annesi; “Olmaz, sen evde yalnız otur.” dedi. Çocuk; “Bâri sen gelinceye kadar komşumuzun yanında kalayım.” dedi. Kadın, Seyyidet Nefîse’ye gelip çocuğunun arzusunu bildirince o da izin verdi. Kadın çocuğunu getirip gösterilen bir odaya bıraktı ve kendisi de hamama gitti. Kötürüm kız otururken Seyyidet Nefîse diğer tarafta abdest alıyordu ve abdest suyu kötürüm kızın yanından akıyordu. Allahü teâlânın hikmeti, o kızın aklına, yanından akıp giden abdest suyundan biraz alıp ayaklarına sürmek geldi ve düşündüğünü yaptı.

kim(5)(1)

Hemen sıhhate kavuştu. Sanki hiç hasta değilmiş gibi ayağa kalkıp yürümeye başladı. Seyyidet Nefîse olanlardan habersiz, öbür tarafta namaz kılıyordu. Kız, dışardan gelen seslerden, annesinin hamamdan geldiğini anlayınca, hemen evlerinin kapısına gidip kapıyı çaldı. Annesi kapıya gelip kim olduğunu sorunca; “Senin kızınım.” dedi. Hemen kapıyı açıp, kızını sapa-sağlam karşısında görünce; “Nasıl oldu da iyileştin? Anlat!” dedi. Kız olanları anlatınca, kadın hüngür hüngür ağlayıp; “Vallahi bizim dînimiz bâtıldır. Onun dîni haktır.” dedi. Hemen gidip, Seyyidet Nefîse’nin elini öptü. Ayaklarına kapandı. Kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu.

 Seyyidet Nefîse de bu hâle sevinip, bu ihsânından dolayı Allahü teâlâya hamd ve şükretti. Sonra kadın evine gitti. Kızın babasının ismi Eyyûb olup, kavminin ileri gelenlerinden idi. Akşam eve gelip kızının sağlam hâlini görünce, sevincinden aklı gidecek gibi oldu. Hanımı hâdiseyi ve müslüman olduğunu anlatınca, kendisinden geçer gibi oldu ve; “Yâ Rabbî! Sen dilediğine hidâyet verirsin. Vallahi, İslâm dîni haktır. Bizim şimdiye kadar bulunduğumuz din bâtıldır.” dedi. Sonra Seyyidet Nefîse’nin hânesine gelip, yüzünü gözünü kapının eşiğine sürdü ve Kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu. Kızın iyileşmesi ve annesinin, babasının müslüman olmaları hâdisesi, kısa zamanda her tarafa yayıldı ve komşu yahudilerden birçoğu îmân etti.

kim(4)(1)

SEYYİDET NEFÎSE’NİN VEFATI

Seyyidet Nefise “olacak olanı oldu, ölecek olanı öldü” bilip evinin önünde, kendisi için bir kabir kazmıştı. Kabre iner, orada namaz kılardı. O nurlu çukurda altıbin hatim okumuştu. Seyyidet Nefise hazretleri “oruçlu gibi yaşayın ki ölümünüz iftar olsun” sözüne uygun yaşar, yasak olan günler hariç daima oruca niyetlenirdi.

Sıcak bir yaz günü Seyyidet Nefise sararıp solar. Seyyide Zeynep koşup yiyecek bir şeyler hazırlamak ister. Büyük zahide mânâlı mânâlı gülümser, “sağol güzel kızım” der, “vaktim doldu doluyor!” Halasının oruçlu ölebilmek için yıllarca yalvardığını bilen yeğeni daha ısrar etmez. Nitekim ölüm halleri belirir, başucunda Kur’an-ı kerîm tilavet edilmeye başlanır. “Düşünen ve hakkı kabul edenlere, Rableri katında cennet vardır” meâlindeki ayet-i kerime okunurken nurlu gözlerini yumar.

Cenâzesi çok kalabalık oldu. Şehirli-köylü, büyük-küçük toplanıp ağladılar ve kendi eliyle kazdığı kabrine defn ettiler. Zevci naaşını Medine’ye götürmek istese de ahali önüne geçip, yalvarıp yakarır. Beyi o gece rüyasında Server-i âlemi (Sallallahü aleyhi ve sellem) görür. Ona “Mısırlıları kırma. Nefise’nin bereketi ile yöre halkına rahmet iner” buyururlar…

Derb-üs-Siba’ denilen yerde medfûndur. Kabri üzerinde bir nûr ve heybet vardır. Her taraftan ziyâretine gelinir. İmâm-ı Şa’rânî hazretleri, “Ehl-i beyt içinde tasarrufu en fazla olanı, Hazreti Nefîse’dir” buyurdu.