Eski manken Deniz Akkaya’nın kızı ile yaşadığı sorunu sosyal medya hesabından paylaşması, ailelerin Z kuşağı çocuklarıyla yaşadığı krizleri gün yüzüne çıkardı. Anne babaların hayata bakışları sosyal medya ile şekillenen Z kuşağı çocuklarıyla yaşadığı sorunlar yorumlara yansıdı. Paylaşılan sorunların ortak noktası ise iletişimsizlik olarak karşımıza çıktı. Peki ergenlik döneminde döneminde çocuklarla nasıl iletişim kurulmalı?
Eski Manken Deniz Akkaya’nın 15 yaşındaki kızıyla yaşadığı sorunu paylaşması, ailelerin sosyal medyayla büyüyen çocuklarıyla yaşadıkları sorunları da tartışmaya açtı.
Deniz Akkaya’yı balkona kilitleyen kızı, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından annesinin talebiyle korumaya alınarak Çocuk Esirgeme Kurumu’nun yurduna yerleştirildi.
Olay bu yönüyle konuşuldu ancak ailelerin Z kuşağı çocuklarıyla yaşadığı derin bir krizler de ortaya çıktı.
Deniz Akkaya’nın paylaşımları ünlü isimlerden ve binlerce anne-babadan destek gördü. Akkaya’nın üst üste yaptığı video paylaşımlarına aileler çaresizliklerini dile getiren yorumlar yazdı.
Hayata bakışları sosyal medya ile şekillenen ergenlik dönemindeki gençlerle anne-babaların yaşadığı sorunlar yorumlara yansırken, ortak noktanın iletişimsizlik olduğu gözlerden kaçmadı.
Peki aileler ergenlik dönemindeki çocuklarıyla nasıl iletişim kurmalı. Daha iyi bir ilişki için uzmanlardan 5 öneri geldi.
Uzman klinik psikolog Deniz Ağar, ebeveynlerin çocukları hakkında en çok endişe duydukları konulardan birinin ergenlik olduğunu belirtiyor. Ergenlik dönemi, genç bireyler ve aileleri için büyük değişimlere ve dalgalanmalara neden olan karmaşık bir süreç olduğunu belirten Ağar, zorlukların aslında olağan olduğunu vurguluyor.
Bu evrede gençler, kimlik bulma ve kendilerini tanımlama sürecine girerler. İlgilendikleri konular değişebilir, dış görünümlerine olan ilgileri ve bu konuda yaşadıkları endişeler artabilir, daha fazla özel alana ihtiyaç duyabilirler.
Hormonların tetiklediği hızlı fiziksel gelişimin yanı sıra, değişken duygusal ve sosyal ihtiyaçlarla da baş etmeye çalışırlar.
Bu durumların etkisiyle gençler, çevrelerindeki yetişkinlerle anlaşmazlıklar yaşamaya başlarlar. Okul ve derslere gereken önemi vermemeye, arkadaşları ve romantik ilişkileri öncelikli hale getirmeye ve isyankar davranışlar sergilemeye meyil ederler.
Öfke patlamaları, ağlama nöbetleri, aşırı sosyal olma isteği veya tamamen içine kapanma gibi davranış değişiklikleri sıkça gözlenir.
Gençlerle etkili bir iletişim kurmanın anahtarını bulmak, çoğu ebeveyn için karmaşık bir süreç olabilir. Genellikle gençlerin istekleri ve ihtiyaçları hakkında konuşmaktansa, onlardan yerine getirmeleri gereken şeyler hakkında konuşmayı tercih ederiz. Ancak bu yaklaşım, genç bireylerin iç dünyasına giriş yapmamızı engeller ve aramızdaki duvarları daha da yükseltir.
Ergenlik dönemindeki çocuğunuzla sağlıklı bir ilişki kurmak veya mevcut ilişkinizi güçlendirmek isterseniz, ABD’deki Oberlin Koleji Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Nancy Darling, anne-babaların çocuklarıyla daha etkili iletişim kurabilmesine yönelik 5 öneri sunuyor.
Çocuğunuzu doğuştan beri tanıyabilirsiniz ama arkadaşlarıyla yakın ilişkiler kurma becerileri, yeni bir ilişki konusundaki güvensizlikleri ya da lise sonrası hayata dair endişeleri yenidir. Bu tür şeyler hakkında konuşarak kendilerini savunmasız bırakmadan önce muhtemelen günlük şeyler hakkında konuşmaları gerekir.
Örneğin, video oyunları veya en son YouTube makyaj yıldızının en son göz farı tonu, Instagram’daki son trendler gibi konular hakkında konuşmaya başlayabilirsiniz.
Çocuğunuzla iletişiminizde güven inşa ederek onların paylaşmak istedikleri her şeyi sizinle paylaşmasına izin verin.
Duygularını paylaşın. Onlara havalı olduğunu düşündükleri şeyleri ciddiye aldığınızı gösterin. Böylelikle güven duygusunu inşa ederken emniyetli ve güvenilir bir müttefik olduğunuzu gösterebilirsiniz.
Çocuğunuzun gününün nasıl geçtiği ile ilgili konuşmasını istiyorsanız, siz de kendi gününüz hakkında konuşun.
Örneğin, yediğiniz harika öğle yemeğinden ya da başka bir işe giren arkadaşınızla ilgili üzüntünüzden bahsedin. Konuşmalarınız hafif, doğal ve kısa olursa onunla iletişim yönünüzü artırabilirsiniz.
Konuşmalarınızı çok uzatmayarak onlara kendi hikâyelerini anlatmaları için zaman tanıyabilirsiniz. Böylece ikili doğal konuşmaları gerçekleşebilir.
“Bana hikâyeni anlatıyorsun ve bu bana kendi hikâyemi hatırlatıyor” gibi cümleler ile konuya geçiş yapabilirsiniz.
“Sen burada haksızsın. Bunu böyle yapmamalıydın” gibi cümleler ile karşı tarafı suskunluğa itersiniz. Böyle yapmayın. Tam tersine onu dinleyin ve anlamaya çalışın.
Örneğin, arabada giderken bırakın çocuğunuz okulda başından geçenleri size anlatmaya başlasın. Bu sırada yapacağınız tek şey onu dikkatli dinlemek ve düzenli aralıklarla “hı-hı” gibi onaylayan ifadeler kullanmak olsun.
Arada sırada tarafsız bir soru sorarak onun konuşmadığı zamanlarda boşluğu doldurmaya devam edin.
Araştırmalar, dinlemenin ve kabul etmenin, gençleri sivri uçlu sorular sormaktan, eleştirmekten veya bir sonraki tepkinizden endişe duydukları için onları yarım bırakmaktan çok daha açık konuşmaya teşvik ettiğini ortaya koyuyor.
Gençlerin çoğu ebeveynlerinden tavsiye ister. Ne yapmaları ya da ne düşünmeleri gerektiğinin söylenmesini istemezler. Bu yüzdenbir arkadaşınıza yapacağınız gibi yönlendirici sorular sorarak veya stratejileri paylaşarak fikrinizi beyan edebilirsiniz.
Örneğin, yapacağı işlerini unuttuğunu söylüyorsa, “Telefondaki hatırlatıcıların faydası olur mu? Ben papılacaklar listelerini kullanıyorum çünkü kafamdaki şeyleri takip edemiyorum” gibi bir yaklaşım daha fazla iş görür.
Çoğu zaman tavsiyenizin kabul edilmesindeki fark ses tonudur. Tavsiyelerinizi söylerken kırmak istemediğini hassas bir arkadaşınızla konuştuğunuz gibi samimi, içten ve anlaşılır bir ses tonuyla bunu yapabilirsiniz. Ses tonunuzda kızgınlık ve sertlik hissederse yaşadığı bir sorunu söylemekten çekinebilir.