Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy; kadınların anne olarak bir şefkat boyutu, ölüye saygıda daha ön planda olduğu ve korumacı bir ruh tarafının bulunduğunu söyleyerek, kadınların dünyada sadece definecilikle uğraşmadığını belirtti.
Kayseri’de bulunan bazı tümülüslerin defineciler tarafından zarar gördüğünü açıklayan Kayseri Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ÇEKÜL Vakfı Temsilcisi Prof. Dr. Özsoy; tümülüslerin kültürel ve tarihi önemi hakkında önemli bilgiler verdi.
Tümülüslerin kutsal yerler olduğunu ve tarihi-arkeolojik olarak da önem arz ettiğini söyleyen Özsoy, “Tümülüsler bireysel mezarlar aslında. Şimdiki kavramlarla söylemek gerekirse o bölgede yaşayan zengin birinin veya bir yöneticinin o günün şartlarında yapılan bir mezarı.
Tarihte de o dönemde bu şekilde, biraz da anıtsal yığma taşlarla bir mezar yeri yapma, bunu da yüksekte yapma örneklerini görüyoruz. Genelde birbirlerini gören tümülüsler var. Tabii buralar kutsal yerler.”
Mezar yerlerimizin kutsal olduğunu ve saygı duyulması gerektiğini belirten Özsoy, “Uyuyanlara, bu dünyadan göçmüş insanlara dokunulmama var, bulunduğu yerde muhafaza etme olayı ön planda. İkinci söyleyeceğimiz tabii ki tarihi ve arkeolojik boyutu. Tarihi ve arkeolojik açısından da bölge hakkında bilgi edinme, dönemin yaşantısı hakkında tümülüslerden bilgi edinme söz konusu. Dolayısıyla hem bulunduğumuz şehrin tarihi ve medeniyetinin bir parçası hem de başka ülkelerde olmayan bu örnekler hem şehrin hem de ülkenin tanıtımı açısından önemli bir yere sahip. Fakat, diğer açıdan bu gibi yerler maalesef bizim coğrafyada definecilerin talanına maruz kalıyor.”
“Onların yasa dışı yollarla kazdığı, yasa dışı yollarla ulaşmaya çalıştığı, dolayısıyla zarar verdiğini görüyoruz. Daha önce belki insan gücüyle oluyordu, günümüzde makine gücüyle olunca tahrip daha da arttı ve hızlandı. Tahribatın boyutu o kadar arttı ki basına düşen bu konuda ciddi haberler var. Tabii ki bunlar aynı zamanda eserlere de zarar veriyorlar. Çünkü neyin kıymetli neyin kıymetsiz olduğunu da çok bilmiyorlar.
Bu eserler genellikle bu işi yapanlar tarafından pazarlanıyor. Dolayısıyla bu topraklara ait kültür varlıklarımız hem zarar görüyor hem elimizden uçup gidiyorlar. Bu zarar verilmiş yerleri de restore etmemiz gerçekten çok güç, çünkü Kayseri’de küçüklü büyüklü 100’e yakın tümülüs var. Bunların hepsini koruyalım, restore edelim dersek buna ciddi zaman ve bütçe gerekli. Bunların burada hem saygı açısından hem arkeolojik ve tarih açısından durmasını bekliyoruz. İlk gömüldükleri gün gibi bulunmalarını bekliyoruz” dedi.
“Yasa dışı kazı yapanların genelde erkekler olduğunu, anne olarak kadınlarda koruma ruhu bulunduğunun altını çizen ÇEKÜL Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy, “Definecilik noktasında önemli bir tespit yapmak gerekiyor. Bu tespiti literatürde göremedim. Hem yerel hem ulusal hatta uluslararası basında bu tespit, ilk defa yapılan bir tespit. Kimdir bu defineciler? İlginçtir bu defineciler sadece erkekler.
Çok ilginçtir kadınlar bu işin içinde hiçbir zaman olmamışlar. Literatürde defineci bir kadın ne suçüstü yapılmıştır, ne bu işlere ilgi duyan bir kadın haber olmuştur ne de bu işe rıza göstermiştir.
Kadın; kardeşinin bu işe girmesine asla müsaade etmez, eşinin bu işlere girmesini istemez, babasının bu işlere girmesine müsaade etmiyor. Düşünelim; bu işi yapanlar sadece erkekler. Peki neden kadınlar değil? Yani kadınların anne olarak bir şefkat boyutu, ölüye saygıda daha ön planda olduğunu düşünebiliriz, korumacı bir ruh tarafları var. Hem kültürü korumak istiyor, aynı zamanda bu işi yapanların başına bir iş gelmemesi için de korumak istiyor. Yani kardeşini, eşini, babasını korumak istiyor.
Dünyada kadınların ilgilenmediği tek uğraşın ‘definecilik’ olduğuna vurgu yapan Özsoy, “Bu kadar net, basit ve uygun şekilde kadınlar bu noktada tavırlarını koymuş durumdalar. Kadınla başlayan bir bilinçlendirme veya okulda başlayan bir bilinçlendirmenin kültürel ve tarihimizi korumak için en makul adım olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.