Avrupa Yakası dizisinin unutulmaz karakteri Kubilay’ı oynayan Vural Çelik, 17 Ekim 2024’te hayatını kaybetmiş, yıllarca birlikte rol aldığı arkadaşı Gülse Birsel’in sosyal medya üzerinden yaptığı veda paylaşımı büyük bir tepki çekmişti.
Vural Çelik’in cenazesinde de bulunmayan Gülse Birsel, bunun yerine sadece bir çelenk göndermişti. Paylaştığı veda yazısının ardından ikilinin arasının bozuk olduğu konuşulmuş, bu durum sosyal medyada da tartışmalara yol açmıştı. Hatta, bazı oyuncuların Gülse Birsel ile yaşadıkları anlaşmazlıklar nedeniyle diziden ayrıldıkları iddia edilmişti. Bu konuyla ilgili en çarpıcı açıklamalardan biri ise, Avrupa Yakası’nda Sertaç karakteriyle tanınan Yavuz Seçkin’den geldi.
Vural Çelik’in ölümünden sonra Yavuz Seçkin, yıllar önce Gülse Birsel ile yaşadıkları bir olayı anlattı. Seçkin, “Vural benim çok iyi arkadaşımdı. Dizi devam ederken Vural, Gülse ile görüşmek istediğini söyledi. Bodrum’a götürdüm, havalimanından aldım. Gülse de bizi çok güzel bir restorana götürdü ve Vural’ı çok iyi ağırladı” dedi.
Seçkin, o dönemde Vural Çelik’in kafasında bazı kararsızlıklar olduğunu ve bu yüzden Gülse Birsel ile uzun bir konuşma yaptıklarını belirtti. Vural’ın senaryoyla ilgili birkaç karakter daha yapmak istediğini ve bazı kişisel meselelerini de Gülse ile paylaştığını söyleyen Seçkin, Birsel’in Vural’a “Sakın bırakma, sen bizim için çok önemli birisin, seni seviyoruz” şeklinde cesaret verdiğini belirtti. Ancak, Vural’ın kendi inadı nedeniyle bu desteğe rağmen kararını değiştirmediğini ve diziden ayrılmaya karar verdiğini de söyledi.
Seçkin ayrıca, “Vural çok değerli bir insandı, Gülse en çok Vural için çaba sarf etti” dedi.
Vural’a veda etmek için yazdıklarımda kendimi ifade etmeye çalışıyorum çünkü cenazeye katılamadım. Bu birkaç yıldır yaşadığım bir anksiyete meselesi. Cenazeler, dini kısmı bir kenara bırakırsak, aslında kaybettiğimiz kişiyi anmak ve ona veda etmek için var. Benim için bu veda yazısıyla olacak.
Vural’ı çok erken kaybettim. Şaşkın ve üzgünüm. Vural, Avrupa Yakası’na ikinci sezonda tek bölüm Kubilay olarak katılmıştı. O kadar tatlı bir performans sergiledi ki, yapımcıya “Her bölümde olsun” dedim ve Vural ekibe katılmış oldu. Kendine has bir insandı. Setin neşesi, çocuğuydu. Herkese kendi kendine küserdi, bazen nedenini bilemezdik, sonra barışmak için hediyeler isterdi. Bu hediye şakası da setin eğlencesine dönüşmüştü. “Gülse bu hafta bana ne alıyorsun?” şeklinde stüdyoya girmeye başlamıştı. Hep güldüğümüz, keyifli olması için kollamaya çalıştığımız bir çocuksu ruhtu. Özellikle bana ve Engin Günaydın’a çok naz yapardı.
Sette, bizim güldürmemiz için oynadığı “mağdur rolü” vardı. Mesela, Şenay Gürler’le bir kahve içmeye gideceksek, “Sosyete bizi davet etmez” ya da “İki kız dedikodu yapacak, niye geliyorsun?” diyerek kendi haline takılırdı. “Ben fakirim, bir kahve bile ısmarlamazsınız” diyerek abarttığında ise kendisini gülerken bulurdu.
O geleneksel şaka dinamiğinden “Zenginliğine rağmen hep mağdur, hep ezik Gülenay” karakterini yazdım. Vural da bu rolü harika oynadı. O dönemler, setin neşesinin zirve yaptığı günlerdi. Son sezona girerken, ayrılmak istediğini söyledi. Birkaç oyuncu arkadaşım gibi ben de vazgeçirmeye çalıştım. Ücret, saatler, senaryosundaki değişiklikler gibi şikayetleri vardı. Yapımcılarla konuştuktan sonra, bana alıngan bir şekilde ayrıldığını söyledi ve teşekkür etti. Belki ısrar etmemi bekliyordu, belki de yapımcıyı arayıp “Onsuz olmaz” dememi. Ama bana göre yanlış bir karardı. Keşke son sezonda birlikte olsaydık. Ve keşke birkaç ay sonra bir TV programında bana yönelik yakışıksız, anlamı belirsiz şeyler söylemeseydi.
Tabii ki, iş arkadaşları arasındaki iletişim sadece bir nedenden ötürü 16 yıl kesilmez. Ama son yıllardaki hatalarını burada anlatmak da doğru olmaz. Türkiye gerçekten çok değerli bir oyuncusunu ve komedyenini kaybetti. Cenazelerde helallik almak bir gelenektir, hakkımı helal ediyorum, sonuna kadar helal olsun.
İçimde kalan en büyük üzüntü ise, son aylarda verdiği bir röportajda “Bir Gülse Birsel işinde rol alır mısınız?” sorusuna verdiği cevaptı: “Ben ona hata yapmış olabilirim, o bana yapmış olabilir, başkası hata yapmış olabilir, 3 günlük dünya, zaten kaç komedyeniz ki…” Bu söylediklerine tamamen katıldım, ama bir yandan da düşündüm: “Bir ara denk geliriz, bir gala ya da bir yerde karşılaşırız, sarılır, sohbet ederiz” diye. Ama bir ara demek ne kadar da belirsizmiş. Ne yazık ki biz bunu bilmiyorduk. Perde çok erken kapandı. Gittiği yerde de hala güldüğünü hayal ediyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.