Mutlu bir evlilik yaparak çocuk sahibi olmak isteyen bireyler için uzmanlar en uygun zamanı açıkladı. Hem maddi hem de sosyal açıdan çiftlerin bir bebeğe hazır olmaları gerektiğini söyleyen uzmanlar, ne zaman çocuk sahibi olunmalı sorusunun cevabını verdi.
Hayatta pek çok şeyin ideal bir vakti olduğu gibi, evlilik ve çocuk sahibi olmanın da uygun bir zamanı olduğunu vurgulayan uzmanlar; “Bazen bu dönemler için kişinin plan yapması, karşısına çıkan olanakları ve içinde bulunduğu koşulları değerlendirmesi gerekebilirken bazen de kendiliğinden doğal bir şekilde gelişir. Evlilik yapan birçok çift için beklenen, çocuk sahibi olmaları yönündedir ama bir çiftin çocuk için hazır hissetmelerinin önemi büyüktür” şeklinde konuştu.
Evliliğin üçüncü yılına çocuklu olarak girmenin, çocuk sahibi olmak için en uygun zaman olduğunu belirten uzmanlar;, “Çünkü ilk yıl, eşlerin birbirlerine ve ortak yaşama, ailelerle kaynaşmaya odaklanmaları gereken bir süreçtir. Oldukça meşakkatli olan bu dönem, bireylerin hem kişisel hem de çift olarak yoğun zorluklar yaşadıkları ve hatta ayrılıklarla sonuçlanabilecek bir zamandır. Bu nedenle, ilk yıl bir de gebelik süreciyle uğraşılması, henüz birbirlerine ve beraber yaşamaya tamamen alışamamış çiftler için sıkıntılı bir süreç olacaktır. İlk yılı aşan ve artık evlilik hayatını benimseyen birçok çift için en doğru zaman, üçüncü yılı çocuklu bir aile olarak karşılamak olabilir. Çocuk sahibi olmayı etkileyebilecek en önemli faktör ise, evlilik yılı değil, bireylerin yaşı ve dolayısıyla kişisel gelişim düzeyleridir. Erkeklerde 21, kadınlarda 18 yaş öncesi yapılan evliliğin, evlilik kurumunun getirdiği zorluklarla başa çıkmakta sıkıntı meydana getireceği düşüncesiyle uygun olmadığı düşünülmektedir.. Dolayısıyla, anne-baba olabilmek için bu yaşlar mutlaka tamamlanmış olmalıdır. Henüz kendi bireysel gelişimini ve ergenlik sürecini bitirmemiş bireylerin, bir çocuk dünyaya getirerek ona gereken gelişimi sunamayacağını tahmin edebilirsiniz,” şeklinde açıklamada bulundu.
Uzmanlar, çiftlerden birinde sigara, alkol veya madde bağımlılığı gibi bir problem varsa ve bu durum evliliği olumsuz etkiliyorsa, bunun o evdeki çocuğun yaşamını da kötü yönde etkileyebileceğini vurgulayarak şunları söyledi: “Aynı şekilde, çiftlerden birinde bulunabilecek psikolojik bir rahatsızlığın da gebelik ve doğum sonrası çocuğa bakım sağlama ve çocukla geçirilen zamanı olumsuz etkileyebileceği kaçınılmazdır.”
Gebelik ve çocuk sahibi olma konusunda bir diğer önemli unsur ise; çiftler arasındaki sevgi, saygı ve iletişim bağlarının durumudur. Evliliklerde anlaşmazlık ve sorunlar yaşandığında, genellikle bir çocuk sahibi olmanın çiftler arasındaki problemleri çözebileceği ve onları yakınlaştırabileceği düşünülür. Ancak, birbirlerine karşı sevgi ve saygıyı kaybetmiş çiftler için çocuk sahibi olmak, yalnızca bir zorunluluk ve kendini kısıtlama anlamına gelecek, ayrıca çiftlerin ruh sağlığında olumsuz etkilere yol açacaktır. Bu yüzden, eğer çiftler arasında sevgi ve saygı ilkeleri mevcutsa ve birbirlerine bağlılık hissediyorlarsa, çocuk sahibi olmak için doğru bir zaman olduğu söylenebilir.
Gebelik ve çocuk sahibi olma konusunda bir diğer önemli husus, ailenin bir çocuğun gereksinimlerini karşılayabilecek yeterli maddi duruma sahip olup olmadığıdır. Görmezden gelinemeyecek gerçeklerden biri, çocuk bakımı ve yetiştirmenin oldukça maliyetli olduğudur. Aile, gebelik sürecindeki doktor giderleri ve doğum masraflarını karşılama; doğum sonrasında ise yaşamı normal akışında sürdürebilecek bir düzene sahip değilse, ebeveynler zorlanacak ve geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklarıyla kaliteli ve verimli zaman geçirmekte güçlük çekeceklerdir. Bu durumda, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken, en önemli olan psikolojik gereksinimlerini ihmal etmeleri kaçınılmaz hale gelecektir.
Her evli çiftin çocuk sahibi olmayı istemesinin doğal olduğunu ifade eden uzmanlar; “Ancak unutulmamalıdır ki; dünyaya yalnızca bir bebek getirilmiş olmuyor. İleride bir yetişkin olacak ve topluma bir birey kazandırılıyor. Yetişkinlik döneminde ruhsal sorunlar yaşayan birçok kişinin çocukluk dönemine ait travmalarla karşılaşıyoruz. Bu nedenle, kendiniz, aileniz ve çevresel koşullarınız en uygun olduğunda çocuk sahibi olunmalı ki; dünyaya gelen çocuğun psikolojik gereksinimleri sağlıklı bir şekilde karşılanabilsin” şeklinde konuştu.