“Babam 85 yaşında vefat etmeden bir gün önce sakalını kestirmişti. Ona benzemişim, ben de yaşamayı seviyorum… Hâlâ yapacak çok işim var…” Bu ifadeler, Türk tiyatrosuna ve sinemasına yıllarca hizmet eden Aydemir Akbaş’ın geçtiğimiz yıl verdiği bir röportajda yer almıştı. Hayatını kaybeden usta oyuncunun vasiyeti duygulandırdı.
Türk sanatının dev isimlerinden Akbaş, verdiği son röportajlarından birinde; “Hâlâ yapacak çok işim var. Üretecek, kaleme alacak birçok şeyim, mücadele edip sert çıkışlar yapacağım çok kişi var” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak olmadı… Usta aktör, yönetmen ve senarist 86 yaşında yaşamını yitirdi.
Aydemir Akbaş, 3 Mart 1936’da Manastır kökenli bir baba ve Trabzonlu bir annenin çocuğu olarak İstanbul’un Feriköy mahallesinde doğdu.
Hayatının başlangıç yıllarında oyuncu olma hedefi bulunmuyordu. Önce İtalyan Lisesi’ne, ardından Galatasaray Lisesi’ne devam etti. Daha sonra bir süre gazetecilikle uğraştı.
Askerlik görevini Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde öğretmen olarak tamamladı. Onu bugünkü konumuna getiren olaylar zinciri ise bu dönemin ardından başladı.
Askerlik hizmetini tamamladıktan sonra gazetecilik yaptığı yıllarda Altan Erbulak ile tanıştı. Gülriz Sururi, Ayfer Feray, Nisa Serezli, Ali Poyrazoğlu gibi dönemin en tanınmış usta tiyatro sanatçılarıyla işbirliği yaptı.
Aydemir Akbaş, ilk tiyatro deneyimini 1968 yılında Ayfer Feray-Nisa Serezli Tiyatrosu’nda edindi.
“7 Kocalı Hürmüz” oyununda sahne aldı. Bir yıl sonra ise Gülriz Sururi ve Engin Cezzar Tiyatrosu’nun kurduğu Ortaklar Tiyatrosu’na katıldı. O dönemde “Nikah Kağıdı” ve “Düşenin Dostu” gibi oyunlarda rol aldı. Bu süreçte oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik de üstlendi.
Akbaş’ın sinema kariyeri, tiyatrodan önce başladı. 1964 yılında Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini üstlendiği “Keşanlı Ali Destanı” adlı filmde ilk kez kamera önüne geçti.
Aslında bu eseri tanıması daha eskiye dayanıyordu. Aynı eserin tiyatro versiyonunda hem Sipsi Selim karakterini oynamış hem de sahne amirliği görevini üstlenmişti.
Aydemir Akbaş, sinema alanında Yılmaz Güney ile de çeşitli ortak projelere imza attı.
Özetle, Aydemir Akbaş mesleğini kesintisiz olarak sürdürdü. Yeşilçam’ın neredeyse tüm dönemlerine tanıklık eden Akbaş, ilerleyen yıllarda da oyunculuğunu sürdürdü. Kariyeri boyunca 100’den fazla filmde rol aldı, ayrıca 8 film yönetti ve 30’dan fazla tiyatro oyununda sahne aldı.
Tiyatro ve sinemanın yanı sıra televizyon projelerinde de yer aldı. Birçok dizide performans sergiledi.
Bir dönem İbrahim Tatlıses ile ortak projelerde bulundu.
Aydemir Akbaş, sağlık durumu giderek kötüleşmesine rağmen 80’li yaşlarında bile emekli olup sessizliğe bürünmedi.
Hayatının ilerleyen dönemlerinde bile bu kadar enerjik kalmasının nedenini Hürriyet’e verdiği röportajda yaşamayı çok sevmesine bağlamıştı.
Akbaş, gençlerle sürekli iletişim halinde olmasının da bu enerjiyi korumasına katkıda bulunduğunu ifade etmişti.
Aydemir Akbaş, gençlik yıllarından bu yana eşi Beyhan Akbaş’tan kısa süreli ayrılıklar dışında hiç uzak kalmadı. Çift, iki kez ayrılıp üç kez nikâh masasına oturdu.
Aydemir Akbaş ve Beyhan Benek ilk olarak 1964 yılında nikâh masasına oturdu. Ardından, birkaç yıl içinde iki kez boşandıl ancak üçüncü kez evlendikleri bu birliktelik ömür boyu sürdü.
Aydemir Akbaş daha önce gırtlak kanserini yenmişti. Hastalığını öğrenir öğrenmez hemen ameliyat olmak istediğini anlattı. Bunun nedenini de “Yaşamayı seviyorum” diye anlattı. Son bir dileği vardı usta oyuncunun, bunu da şu sözlerle açıklamıştı: “Ölümden çok korkuyorum. Umarım uykumda ölürüm…”
Akbaş’ın bir de vasiyeti vardı. İlk ayrıntı geride bıraktığı kedilerine iyi bakılmasıydı.. İkincisini ise şu sözlerle ifade etmişti: “Sakın hayatımı film yapmasınlar çünkü doğrusunu çekemezler..”