Dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebeğin kokusunu tarif etmek neredeyse imkânsız. O mis kokuyu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. Yenidoğan kokusunu sadece ebeveynler değil, herkes doya doya içine çekmek ister. Peki, bebekler neden güzel kokar hiç düşündünüz mü? İşte bebeklerdeki güzel kokunun sırrı…
Yenidoğan bebekler dünyaya geldiklerinde mis gibi kokularını da beraberinde getirirler. Minicik bedenleriyle bizi mest etmelerinin yanı sıra yanlarına yaklaştığımızda buram buram kokan bir güzellikleri vardır. Öyle ki bebek kokusu ‘cennet kokusu’ diye tabir edilir. Halk arasında bebeklerin masumiyetinin ve saflığının kokularına yansıdığı söylenir. Yenidoğan kokusu zamanla bebekten kaybolur ancak üzerine seneler de geçse bebeğin kıyafetlerinde hala o koku kalır…
Amerikalı bazı bilim adamları yenidoğan bebeklerin bu kadar güzel kokmasının nedeninin, bebeğin ter bezinden salgılanan bazı kimyasallardan kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Özellikle bebeğin kafa ve yüz kısmında daha aktif çalışan salgı bezleri bebeğin güzel kokmasını sağlar. Dışarıdan ek besin almayıp yalnızca anne sütüyle beslenen ve henüz tam gelişmeyen ter bezlerindeki bu koku, bebeğin ek gıdaya geçmesiyle birlikte yediklerine göre değişir. Bebeğin anne sütü ile beslenmeyi bırakıp tamamen normal gıdaya geçtiğinde ise kıl köklerindeki kokusu değişir ve yediklerine göre şekil almaya başlar.
Başka bir teoriye göre; bebek dünyaya geldiğinde tüm vücudu ‘verniks kazezo’ isimli beyaz sıvıyla kaplıdır. Hamileliğin 20. haftasında oluşmaya başlayan bu sıvı, bebeğin cildini korur ve nemlendirir. Bununla birlikte bebek anne karnında amniyon sıvısında yaşar. ‘Verniks kazezo’ ve ‘amniyon sıvısı’ bu iki sıvının karışımı dünyaya yeni gelen bebeğin güzel kokmasının nedenidir.
Bebeğin derisine sinen kokunun tamamen duyulamaz hale gelmesi haftaları hatta ayları bile bulabilir.
Her bebeğin kendine ait kokusu vardır. Kimileri yenidoğan bebek kokusunu sütlü vanilyalı bisküviye benzetirken kimi ise karamel kokusuna benzetiyor.
Yapılan çalışmalara göre her bebeğin kendine has kokusu, zamanla kaybolsa bile, yıllar sonra anneleri tarafından hatırlanabiliyor. Annenin yavrusu yetişkin çağına bile gelmiş olsa, bebekliğinden söz açıldığında, annesi tıpkı bebeğini kucağına aldığı ilk anlardaki gibi kokusunu burnunda hissedebilir. Bunun nedeni ise anne bile bebeğin hızlı ve güvenli bağlanmasından kaynaklanmakta.
Quebec Üniversitesi’nde anatomi profesörü Dr. Johannes Frasnelli ve meslektaşlarının 2013 yılında yaptıkları araştırma yeni doğmuş bebek kokusunun nörolojik etkilerini, yeni anne olmuş 15 ve hiç çocuk doğurmamış 15 anne olmak üzere toplam 30 kadın üzerinde inceledi. Araştırma ekibi 30 kadının bebek kokusu aldıkları andan itibaren beyin aktivitelerini manyetik rezonans görünteleme (MRI) yöntemiyle gözlemledi. En büyüğü 2 günlük olan bebekler koklanırken, beyin aktiviteleri takip edildi. Hem annelerde gem de anne olmayanlarda beynin serebral bölgesindeki ödül merkezlerinin uyarıldığını gösterdi.
Beynin ödül merkezi fiziksel yahut ruhsal iştah doyurulduğunda rekasiyon gösterir. Yani aslında tüm kokular beyin merkezini uyarmaz. Hatta öyle ki bu tarz kokuların sayısı oldukça az. Acıkıldığında yenen yemeğin tadı kadar kokusu da beyindeki ödül merkezinin uyarılmasını sağlar. Yenidoğan bebek kokusu da tıpkı bu şekilde beyinde bir aktivite oluşturur.