New York Üniversitesi araştırmacıları, yüz özelliklerine göre güvenilirlik konusunda 33 milisaniyede ani kararlar verdiğimizi ortaya koydu. Kaşlar, elmacık kemikleri ve cilt kalitesi bu ilk izlenimlerde belirleyici oluyor. Ancak kültürel birikim ve kişisel deneyimler nedeniyle ani kararlarımızda bu etkiler değişebiliyor…
New York Üniversitesi’nde (NYU) araştırmacılar, çığır açan bir buluşa imza atarak beynimizin belirli yüz özelliklerine dayanarak bir kişinin güvenilirliği hakkında anlık kararlar verdiğini ortaya çıkardı. Bu yıldırım hızındaki değerlendirme, bilinçli algılama gerçekleşmeden önce yalnızca 33 milisaniye içinde gerçekleşiyor. Sosyal ve duygusal davranışlardan sorumlu bir bölge olan amigdala, güvenilir veya güvenilmez yüzler sunulduğunda bu zaman diliminde aktive oluyor.
Araştırmacılar yüksek kaşlara ve belirgin elmacık kemiklerine sahip kişilerin daha güvenilir olarak algılandığını ortaya çıkardı.
Kaşları çatık ve yanakları çökük olanlara güvenilme olasılığı daha düşük.
Araştırma aynı zamanda sürekli olarak ‘arzu edilen’ olarak değerlendirilen ve güvenilirlik algısına katkıda bulunan temiz ve lekesiz cildin önemini de vurguluyor.
York Üniversitesi ve Glasgow Üniversitesi tarafından yürütülen ayrı bir çalışmada da bu bulguları destekleyici veriler elde etti. Buna göre, kaşların kaldırılmasının daha zengin, daha güvenilir, daha sıcak ve yetkin olmakla ilişkili olduğu belirlendi.
Büyük ve etkileyici kaşlar kişinin daha empatik ve güvenilir görünmesini sağlayabilir. Kaş hareketini sınırlayan botoksun kişinin empati kurma ve duyguları tanımlama yeteneğini azaltabileceği göz önüne alındığında, bu görüş özellikle ilgi çekici.
Aynı çalışma başka ilgi çekici korelasyonu da ortaya çıkardı. Ağzı aşağı dönük yüzler daha fakir, daha az yetkin, daha soğuk ve güvenilmez olarak algılanıyor. Araştırmacılar, bu algıların stereotiplerden ve sosyal açıdan yararlı gözlemlerden elde edilen aşırı genellemelerden kaynaklanabileceğini belirtiyor.
Bu bulgular insan davranışına dair değerli bilgiler sunarken aynı zamanda önyargı ve yanlış yargılama potansiyeline ilişkin soruları da gündeme getiriyor. Araştırmacılar, bu ilk izlenimlerin her zaman doğru olmadığını ve kültürel geçmiş ve kişisel deneyimler gibi çeşitli faktörlerden etkilenebileceğini vurguluyor.
Karmaşık sosyal dünyamızda gezinirken, bu içgüdüsel tepkilerin farkında olmak ve adalet ve anlayış için çabalamak çok önemlidir. Sonuçta bir yüz, ilk yargılarımız için bir tuvalden daha fazlasıdır; kişinin benzersiz hikayesine ve kimliğine açılan bir penceredir.
Sonuçta NYU araştırması insan algısının olağanüstü hızının ve karmaşıklığının altını çiziyor. Kısacık bir 33 milisaniye içinde beynimiz, etkileşimlerimizi ve ilişkilerimizi şekillendiren bir izlenim oluşturabilir. Bu keşif sadece güven ve empati anlayışımızı derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda görünüm ve algı arasındaki derin etkileşimi de aydınlatıyor.