14 Şubat Sevgililer Günü’nün yaklaşmasıyla birlikte ilişkiler hakkında öne çıkan bilgiler bir kez daha gündem oldu. Özellikle ilişkisi kötüye giden çiftlerin, problemleri çözmek için yeni yöntemler aramaya başladığı görüldü. İşte uzmanlardan, kötü giden ilişkiye çözüm yolları…
Son günlerin en çok konuşulan konuları arasında huzurlu ve kalıcı bir birliktelik sürdürebilme konusu öne çıkarken, tüm çiftler ilişkilerini gözden geçiriyor ve ilkisinde sorun yaşayanlar, bağlarını daha da güçlendirmenin ve ilişkilerini daimî kılmanın yollarını arıyor. Uzmanlar, ilişkileri uzun ömürlü ve huzurlu bir yapıya dönüştüren temel noktaları çiftler için sıraladı.
Uyumlu çiftler birbirlerine inanır, birbirlerinin hayallerini ve beklentilerini destekler, başarılarını takdir ederler. İlişkilerinde sorumluluk üstlenir, birbirlerinin duygularını ve arzularını anlamaya çalışırlar. Beklentilerini ve gereksinimlerini açıkça ifade ederek birbirlerine özen gösterirler. Yapılan yanlışları gerektiğinde anlayış ve espriyle karşılarlar.
Uzun vadeli ortak bir mutluluğu sürdürebilmek için, çiftlerin ilişkide birbirine bağlı kalması kadar önemli olan bir diğer unsur, birbirlerini sınırlamamalarıdır. Birbirlerine kişisel alan tanıyan çiftler, ilişkilerinde daha dengeli bir şekilde ilerlerler. Her durumda, her deneyimi partneriyle paylaşmak isteyen çiftler zamanla tatminsiz olabilirler. Bu durumda, çiftler birbirlerine aynı anda birçok görev ve sorumluluk yüklemiş olurlar.
İlişkilerde ‘hem anne hem baba hem en yakın arkadaş hem de sevgili olmalı’ düşüncesi benimsenir ve bu şekilde, partnerimizden olağanüstü bir çaba beklemeye başlarız. Bu durum da hayal kırıklıklarını beraberinde getirir. Eşlerin birbirlerine yüklediği görevler ve yüksek beklentiler nedeniyle ilişki zorlanabilir. Kişi kendini baskı altında hissetmeye başlayabilir.
Halk arasında “zıt kutuplar birbirini çeker” diye söylense de kişiler arasındaki farklılıklar, belki de sadece ilişkinin başında, yani aşkın yoğun yaşandığı dönemlerde çiftleri rahatsız etmez. Ancak uzun vadede bu farklılıklar daha belirgin hale gelir. Burada, çiftlerin birbirlerini değiştirebileceklerine dair yanlış bir inanç devreye girer. Genellikle kadınlar, evlendiklerinde sevdikleri erkeği değiştirebileceklerine inanırken, erkekler de kadınların hiç değişmeyeceklerine ve ilişkinin başlangıcındaki gibi kalacaklarına inanmak isterler. Karşımdakini değiştirebilirim düşüncesi, uzun soluklu ilişkilerde karşılaşılan bir yanılsamadır aslında.
Bireysel değerlerin uyumlu olması, dünyaya benzer bir perspektiften bakmak ve ortak planlara sahip olmak, çift ilişkisini güçlendirir. Özellikle araştırmalar, çiftlerin ortak bir yaşam planının ve geleceğe dair benzer hayallerinin olmasının, ilişkilerinde dengeyi sağlamak açısından çok değerli olduğunu ortaya koymuştur. Birlikte seyahat etmeyi sevmek, yeniliklere açık olmak, çocuk sahibi olmayı istemek ve hobiler gibi ortak ilgi alanlarına sahip olmak, iki kişiyi birbirine daha sıkı bağlar. Çatışmaların daha az yaşanması için bu unsurlar önemli ortak noktalardır. Örneğin, çiftlerden biri tatillerde dünyayı gezmek, diğeri ise her yaz tatilini aynı yerde geçirmek istiyorsa, anlaşmazlık yaşama ihtimalleri artar.
Uyumlu çiftler de elbette anlaşmazlıklar yaşar. Çiftler arasındaki çatışma şekli, diğer önemli bir hassas noktadır. Sağlıklı bir ilişkide tartışmalar olur. Bu sayede çiftler birbirlerinin sınırlarını öğrenir. Önemli olan, tartışmanın nasıl yürütüldüğüdür. Karşılıklı suçlamalar, hakaretler ve kişisel eleştirilerden oluşan bir tartışma alışkanlığı ilişkiye zarar verir. Bu durumda, öfkeyi biriktirmek de birlikteliğe olumsuz etkide bulunur.
Uyumlu çiftler nadiren birbirlerine mesafeli ya da sert davranır. Olumsuz ruh hallerini partnerlerine yansıtmazlar ve sorunları konuşmak için uygun bir zaman dilimini beklerler. Partnerleri tarafından eleştirildiklerinde yoğun ve yıkıcı tepkiler vermezler. Çift ilişkileri üzerine yapılan araştırmalara göre; uzun vadeli bir ilişkide mutluluğun temelini karşılıklı saygı ve güven oluşturur. Güvenin olduğu bir ilişkide, çiftler kendilerini özgürce ifade edebilir, zayıf yönlerini birbirlerine gösterebilir ve önemli konuları rahatlıkla paylaşabilirler.
Çiftlerin güven duygusu içinde birbirlerine karşı dürüst olmaları kadar değerli bir diğer unsur da birlikte gülmektir. Birlikte gülen çiftler, ilişkilerini daha da sağlamlaştırır çünkü gülme sırasında salgılanan mutluluk hormonu (endorfin) sayesinde insanlar daha mutlu hisseder. Kısaca, uzun ömürlü ve huzurlu bir ilişki için sevgi tek başına yeterli değildir. Bu dengeyi sağlayabilmek adına, çiftlerin her birinin ayrı ayrı çaba ve anlayış göstermesi önemlidir.