Melis Sezen’in Deha dizisindeki performansı beğeni topladı! İşte o sahne

10 Mart 2025
0 Yorum
Adsiz tasarim 162

Sevilen dizi Deha’nın İmre’si Melis Sezen Ertan Saban ile çektiği sahnede adeta devleşti. Saban ile Sezen’in o sahnesi sosyal medyada gündem oldu.

MELİS SEZEN’İN DEHA DİZİSİNDEKİ SAHNESİ GÜNDEM OLDU

Melis Sezen Deha dizisinde Ertan Saban ile çektiği bir sahnede adeta devleşti. Oyunculuğuyla büyük başarı toplayan ünlü ismin o sahnedeki performansı çok beğenildi.


MELİS SEZEN KİMDİR?

Melis Sezen 2 Ocak 1997 tarihinde dünyaya geldi. Kamera önüne ilk kez Hayat Bazen Tatlıdır dizisi ile çıktı.
Sezen ardından Siyah İnci dizisinde rol aldı. 2019 yılında Leke dizisi ve daha sonra da “Sevgili Geçmiş” dizilerinde başrol oynadı.

Bizim İçin Şampiyon filmiyle sinema dünyasına adım atan Sezen “Tilki Yuvası” ve “Dünya Hali”nden sonra Mahsun Kırmızıgül’ün yönetmenliğini yaptığı “Mucize 2: Aşk” filminde oyunculuğunu zirveye taşıdı.

Melis Sezen 4


TRT 1’de yayımlanan “Ya İstiklal Ya Ölüm” dizisinde 2020 yılında başrol oynadı. “Sadakatsiz” dizisinde Derin adlı bir genç kız rolünü üstlenen Melis Sezen geçen yıl “Deha” dizisinde İmre Karan karakteriyle ekranlara döndü.

OYUNCULUĞU PARLADI

Melis Sezen oyunculuğuyla ön plana çıktığı bu dönemde bir röportajında “2024 sizin için verimli geçti mi?” sorusuna şu şekilde cevap veriyor:

Melis Sezen 2


“Sahiden de tam bir dönüşüm yılıydı 2024. Sonsuz şükürler olsun ki birbirinden değerli, farklı dünyalara sahip iki önemli sinema filminde “Şımarık” ve “Bir Cumhuriyet Şarkısı”nda rol aldım. Ayrıca bir de İmre karakteri doğdu “Deha” dizisi ile ile. Farklı doğumlar yaşadığım, bu süreçte karakterleri keşfederken kendimi de keşfettiğim bir yıl oldu.”

Melis Sezen 9


“BİR ŞEYLERİ YAŞAYARAK ANLATIYORUM”

Annesinin oyunculuk yönünü keşfettiği Melis Sezen bu durumu ise şu şekilde açıklıyor: “Bir şeyleri anlatırken hep yaşayarak anlatıyordum, hâlâ da öyleyim. Mesela, okulda bir şey yaşadığımda onu canlandırarak, yaşayarak anlatıyordum. Ya da televizyonda film izliyordum, sonra odama gidip o karakter oluyordum ve o karakterin hayatına devam ediyordum. Kafamda başka bir hikâye yazıyordum ve onunla oyun oynuyordum. Okulda hep gösteriler oluyordu, sahnedeydim ama en çok tiyatro olarak anladığımız 5’inci sınıfta drama dersleri başladı. Bir baktım benim en sevdiğim ders oldu. O kadar seviyordum ki kendimi kaybedip kendimi buluyordum. Öyle olunca drama öğretmenimiz annemle konuşmuş; “Bu kız dramayı çok seviyor, bence tiyatroya başlatmalısınız” demiş. Aynı zamanda İngilizce derslerinde de skeçler yapıyorduk. İngilizce öğretmenim de aynı şeyi söyledi. Öyle başladık.”