Nagehan Alçı, akciğer ameliyatı geçirdiği süreci yazdı: Kötülerin iyi olma ihtimali olmadığını görüyorum artık, beklentim de umudum da yok

11 Eylül 2024
0 Yorum
nagehan alci akciger ameliyati gecirdigi sureci yazdi kotulerin iyi olma ihtimali olmadigini goruyorum artik beklentim de umudum da yok

Geçirdiği akciğer ameliyatına dair sürecini köşe yazısında paylaşan Habertürk yazarı Nagehan Alçı babasını da akciğer kanserinden kaybettiğini açıklamıştı. Alçı, “Hayat hiçbir zaman dışarıdan göründüğü gibi değil… Kötülerin iyi olma ihtimalleri olmadığını görüyorum artık. Beklentim de umudum da yok. Bu kabulleniş çok iyi geliyor. Kesinlikle tavsiye ederim.” dedi.

Babasını da akciğer kanserinden kaybeden Habertürk yazarı Nagehan Alçı, “Hayat hiçbir zaman dışarıdan göründüğü gibi değil… Kötülerin iyi olma ihtimalleri olmadığını görüyorum artık. Beklentim de umudum da yok. Bu kabulleniş çok iyi geliyor. Kesinlikle tavsiye ederim.” şeklinde konuştu.

“KABULLENİŞ ÇOK İYİ GELİYOR”

“Aklıma sadece çocuklarım geldi. Hayatta olmam lazım. Ne yapıp edip onlar için muhakkak ayakta olmam lazım…” diyen Alçı akciğer ameliyatına ilişkin süreci köşe yazısında anlattı. 
Alçı, “Hayat hiçbir zaman dışarıdan göründüğü gibi değil…Kötülerin iyi olma ihtimalleri olmadığını görüyorum artık. Beklentim de umudum da yok. Bu kabulleniş çok iyi geliyor. Kesinlikle tavsiye ederim.” dedi.

“GERİ DÖNÜLMEZLİĞİN ACISI TARİF EDİLEMEZ”

Ameliyat olmasına yol açan nodülü bir süre yakın çevresine söyleyemeyen Alçı, o dönemde yaşadığı şeyleri, “Hayatta yapılan bir hatanın zincirleme nelere mal olabileceği, kızmanın, duygulanmanın, isyan etmenin insanın kendisine zarar vermekten başka işe yaramadığını, kötülere bir şey olmadığını, insanın çocukları adına yaşadığı pişmanlığın ve geri dönülmezliğin acısının tarif edilemez oluşunu, bu ülkede kulakların sağır, gözlerin kör olabileceğini, bunun da sebebini yine kendimde ve seçimlerimde aramam gerektiğini düşündüğüm sayısız gün…” sözleriyle anlattı.

haber iciii nagihan

“BU NODÜL 4 YILDIR UYUYORMUŞ”

Yoğun bakımda gözlerini açtığını anlatan Alçı’nın köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Tüm doktorlar aynı şeyi söylemişti çünkü: Şayet nodül iyi huylu ise -ki bunu ameliyat esnasında anlarız- o zaman onu çıkarırız ve biter, odaya dönersin. Ancak şayet nodül iyi huylu değilse o zaman ciğerin o segmentini ve etrafındaki lenfleri alırız, yoğun bakıma gelirsin…”
Yoğun bakımda olduğuma göre ikinci seçenek gerçekleşmiş…

Bu gerçeği kıpırdamadan yattığım ve uzaklardan hayal meyal ismimi duyduğum o yatakta tahmin etmediğim bir olgunlukla karşıladım.
Sonra benden beklemediğim bir iyimserlik içine girdim. Kendimi mutlu bile hissettim. Deliriyor muyum acaba?
Nihayet dünden beri evdeyim.

Doktorların söylediğine göre bu nodül 4 yıldır uyuyormuş, hayat boyu böyle uyuyan nodüller olurmuş ancak bir anda büyük bir stres ya da sıkıntı ile veya kötü hayat koşulları nedeniyle uyanabilirmiş de… Nitekim benimki uyanmış. Erken görüp müdahale etmemiz büyük şansmış…

Evde durup hayatım üzerine uzun uzun düşünüyorum mesela. Aynı koltukta kıpırdamadan oturuyorum. Epeydir başucumda duran kitapları okuyorum.

Doktorumun tavsiyesi ile uzun yürüyüşler yapıyorum. Bu hafta dinlenip haftaya yavaş yavaş ama yeni bir sayfa açarak geri dönebilirmişim. Kötülerin iyi olma ihtimalleri olmadığını görüyorum artık. Beklentim de umudum da yok. Bu kabulleniş çok iyi geliyor. Kesinlikle tavsiye ederim. Bana reçete ettikleri tek bir şey var: Stresten uzak dur… En zor reçete. Ama başka seçenek yok.”