O Ses Türkiye’nin bu akşamki yarışmacılarından olan 39 yaşındaki Elif İdiz, sahnedeki enerjisi ve güçlü sesiyle dikkatleri üzerine çekti. İdiz, aynı zamanda zarif görünümüyle de ilgi topladı. Fransız müziğinin unutulmaz eserlerinden Padam Padam’ı yorumlayarak üç jüriyi birden döndürmesiyle adından söz ettirmeyi başaran Elif İdiz, Nurseli İdiz’in kızı olduğunu söyleyince sosyal medyada da geniş yankı uyandırdı. Peki Elif İdiz’in babası Cem İdiz kimdir, ne iş yapıyor? İşte merak edilen sorunun detaylı cevabı..
O Ses Türkiye’nin bu akşamki bölümünde sahne alan Elif İdiz, hem sesiyle hem de kendinden emin tavırlarıyla izleyenlerden tam not aldı. Performans öncesinde yaptığı kısa tanıtımda, “Oldukça duygusal biriyim ve müziğe büyük bir bağlılığım var” diyerek kendini ifade eden Elif, sahnede Fransız müziğinin sevilen klasiklerinden Padam Padam’ı yorumladı. Güçlü yorumuyla salonu etkisi altına alan genç yarışmacı, jüri üyelerinin dikkatini anında çekti.
Elif’in seslendirdiği parçaya karşı kayıtsız kalamayan üç jüri üyesi Beyazıt Öztürk, Hadise ve Gökhan butona basarak dönmeyi tercih etti. Sahne sanatlarına da ilgi duyduğunu belirten Elif, hem müziği hem tiyatroyu tutkuyla yaptığını söyledi.
1959 yılında Ankara’da dünyaya gelen sanatçı, müzik eğitimine küçük yaşlarda başladı. 1970 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’nın viyolonsel bölümünü kazanarak klasik müzik yolculuğuna adım attı. Ancak birkaç yıl sonra, 1974’te Muammer Sun ve Adnan Saygun’un yönlendirmesiyle kompozisyon bölümüne geçiş yaptı. Bu dönemde Muammer Sun ile armoni, Mithat Fenmen ile partisyon okuma, Ferit Tüzün ile müzik analizi, Kemal İlerici ile Türk müziği armonisi üzerine yoğunlaştı.
1977-1978 yıllarında Hollanda’ya giderek Lahey’de bulunan Kraliyet Konservatuvarı’na kaydoldu. Burada Peter Schat’tan beste, Louis Andriessen’den ise çağdaş müzik formları eğitimi aldı. 1978 yılında bestelediği “1 Mayıs 1977’ye Ağıt” adlı senfonik şiiri, Hollanda Kraliyet Konservatuvarı Orkestrası tarafından seslendirildi.
Türkiye’ye döndüğünde Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda Cengiz Tanç’ın öğrencisi oldu ve burada yüksek lisansını tamamladı. Şostakoviç üzerine hazırladığı teziyle dikkat çekti. Uzun yıllar boyunca konservatuvarda müzik teorisi, solfej, armoni ve müzik tarihi gibi dersler verdi. ‘Müzik ve Sahne Sanatları Dergisi’nin oluşumuna katkı sağladı, ayrıca ‘Bilim ve Sanat’ dergisinde de yazı kurulu üyesi olarak yer aldı. 1993’te görevinden ayrıldı ve kariyerine bağımsız besteci olarak devam etti. Film, tiyatro ve orkestra için birçok eser kaleme aldı.