Güzel ahlak adı altında toplanan güzel hasletlerin sahibi, örnek şahsiyeti, hiç şüphesiz Peygamberimizdir. O’nun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir. İyi bir müslüman olmamız için güzel ahlaka sahip olmalı, Peygamberimizin ahlakıyla ahlaklanmalıyız. Peki Peygamberimizin ahlakı nasıldı? Peygamber efendimizin örnek ahlakı ve davranışları nelerdir?
İyi insan, iyi ahlaklı insandır. İslamiyet güzel huylar edinmemizi, kötü huylardan kaçınmamızı emrediyor. Dünya ve ahiret sıkıntılardan kurtulmak ve Efendimizin şefaatine kavuşmak için güzel ahlak sahibi olmamız gerekiyor.
PEYGMBER EFENDİMİZİN GÜZEL AHLAKI
- Peygamber efendimizin ilmi, irfânı, fehmi, ikanı, aklı, zekâsı, cömertliği, tevâzû’u, şefkati, sabrı, gayreti, hamiyyeti, sadâkati, emâneti, şecâ’ati, mehâbeti, belâgati fesâhati, fetâneti, melâheti, vera’ı, iffeti, keremi, insâfı, hayâsı, zühdü, takvâsı pek çoktur.
- Misafirlerine, Eshâbına hizmet eder, “Bir topluluğun en üstünü, hizmet edenidir” buyururdu.
- Kahkaha ile güldüğü hiç görülmedi. Sessizce tebessüm ederdi. Bazan gülerken mübârek ön dişleri görünürdü.
- Konuşmağa tebessüm ederek başlardı.
- Çok şefkatli idi. Hayvanlara su verir; su kabını eliyle tutarak doymalarını beklerdi.
- Her çağırana lebbeyk (efendim) diyerek cevâb verirdi.
- Kimsenin yanında ayaklarını uzatmaz, diz çöküp otururdu.
- Hayvan üzerinde giderken, bir yaya görünce, arkasına bindirirdi.
- Söküklerini, yırtıklarını kendi de yamar, koyunlarını kendi de sağar, hayvanlarına kendi de yem verirdi. Çarşıdan satın aldığını eve kendisi götürürdü. Yolculukta hayvanlarına yem verir, bazan tımar da ederdi. Bunları bazan yalnız yapar, bazan da, hizmetçilerine yardım ederdi.
- Hastaları ziyâret eder, cenazelerde bulunurdu. Gönül almak için, kâfirlerin ve münafıkların hastalarını da ziyâret ederdi.
- Yolda karşılaştığı müslümana önce kendi selâm verirdi.
- Eshâbından birini üç gün görmese, onu sorardı. Yolculuğa gitmiş ise, hayır duâ eder, şehirde ise, ziyâretine giderdi.
- Lüzumsuz ve faydasız birşey söylemezdi. Lâzım olunca, kısa, faydalı ve mânâsı açık olarak söylerdi. İyi anlaşılması için ba’zan üç kere tekrar ederdi.
- Hayâsı öyle çoktu ki, konuştuğu kimsenin yüzüne bakmağa utanırdı.
- Dostundan ve düşmanından gördüğü zararları, eziyyetleri af ederdi ve kimseye karşılık vermezdi. Uhud gazasında kâfirler yanağını kanatıp, dişlerini kırdıkları zaman, bunu yapanlar için, “Yâ Rabbî! Bunları affet! Câhilliklerine bağışla” buyurmuştur.
- Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Kimseden şikâyet etmez, arkasından söylemezdi.
- Çok cömert idi. Yüzlerle deve ve koyunlar bağışlar, kendisine birşey bırakmazdı. Nice katı kalbli kâfirler, bu ihsânlarını görerek imâna gelmişlerdir.
- Bir yemeği beğenmediği işitilmedi. Beğendiğini yer, beğenmediğini yemez ve birşey söylemezdi.
- Bir yolculukta, bir koyun kebabı yapılacağı zaman, biri ben keserim dedi. Bir başkası, ben derisini yüzerim dedi. Diğeri, ben pişiririm dedi. Resûlullah da, ben odun toplarım deyince, Yâ Resûlallah! Sen istirahat buyur! Biz toplarız dediler. “Evet! Sizin her şeyi yapacağınızı biliyorum. Fakat, iş görenlerden ayrılarak oturmak istemem. Allahü teâlâ, arkadaşlarından ayrılıp oturanı sevmez” buyurdu. Kalkıp odun toplamaya gitti.
- Günde bir kere yer, bazen sabah, bazen de akşam yerdi. Eve gelince (yiyecek var mı?) der, yok denirse, oruç tutardı. Yemek yerken, diz çöker, bir şeye dayanmadan yerdi. Yemeğe besmele okuyarak başlar ve sağ eliyle yerdi.
- Yemekler arasında koyun etini, et suyunu, kabağı, tatlıları, balı, hurmayı, sütü, kaymağı, karpuzu, kavunu, üzümü ve salatalığı severdi.
- Suyu yavaş yavaş, besmele ile başlayarak üç yudumda içerdi. Sonunda ise (Elhamdülillah) der ve duâ ederdi.
- Zekât malı ve sadaka almaz, hediyeyi kabul ederdi ve karşılığını verirdi.
- Başkasını çekiştirenin sözünü asla dinlemezdi.
- Arabistandaki âdete uyardı. Saçlarını kulaklarının yarısına kadar uzatır, fazlasını kestirir ve özel olarak hazırlanmış, güzel kokulu yağ sürerdi.
- Ellerine, başına, yüzüne misk veya başka kokular sürer, ud ağacı, kâfurî ile buhurlanırdı.
- Her gece gözlerine üç kerre sürme çekerdi.
- Evinde ayna, tarak, sürme kabı, misvak, makas, iğne, iplik eksik olmazdı. Yolculukta bunları beraberinde götürürdü.
- Mümkün olduğunca her işini tek sayıda yapardı.
- Resullullah efendimiz yatış namazından sonra gece yarısına kadar uyurlar, gece yarısından sonra sabah namazına kadar ibadet ederlerdi. Mübarek sağ elini yanağının altına kor, sağ yanına yatar ve bazı süreleri okurdu. Her işinde sağdan başlardı.Yalnız, sol eliyle taharetlenirdi.
- Tefe’ül ederdi. Yani, ilk gördüğü, birdenbire gördüğü şeyleri hayra yorar ve hiçbir şeyi uğursuz görmezlerdi.
- Üzüldüğü zaman, hemen namaza başlar, namazın lezzeti, ile gamı giderdi.
- Ekseriya beyaz, bazan siyah tülbent başına sarıp, ucunu bir karış kadar arkasına sarkıtırdı. Sarığı çok büyük ve pek küçük olmayıp, üç buçuk metre kadar uzundu. Sarığını takkesiz sarar, bazan sarıksız ak fitilli takke giyerdi.
- Giymesi câiz olanlardan her bulduğunu giyerdi. Kalın kumaştan ihram edilmiş dikilmemiş şeylerle örtünür, peştamal sarınır, gömlek ve cübbe de giyerdi. Bunlar pamuktan, yünden veya kıldan dokunmuştu. Ekseriya beyaz, bazan yeşil giyerdi. Dikilmiş elbise giydiği de olurdu. Cum’a ve bayramlarda ve yabancı elçiler geldikte ve cenk zamanlarında kıymetli gömlekler, cübbeler, yeşil, kırmızı, siyah da giyerdi. Kollarını bileklerine kadar, mübârek ayaklarını baldırın yarısına kadar örterdi.
#haber#