20. yüzyılın başlarında kadın tenisinde kuralları baştan yazdıran bir isim vardı: Suzanne Lenglen. Stil sahibi oyunu ve saha dışındaki kişiliğiyle, Lenglen sadece bir sporcu değil, aynı zamanda bir ikon haline geldi. Onun başarıları ve etkisi, hem kadın sporculara hem de moda dünyasına ilham oldu.
Fransa Açık Tenis Turnuvası’nın bu yılki şampiyonasında yağmur yağışı başladığında, tenis tutkunları Stade Roland Garros’un ikinci büyük stadı olan Court Suzanne-Lenglen üzerindeki yeni çatıyı ilk kez gördüler. Bu çatı, sahanın üzerinde yavaşça açılan konserina tarzında bir tasarıma sahip ve ilhamını sahibinin meşhur plise eteklerinden alıyordu.
Yeni çatının tasarımıyla ilgili konuşan mimar Dominique Perrault, amacının tenise değil, özellikle Suzanne Lenglen dönemine ve o dönemin modasına bir saygı duruşu olduğunu belirtti. Bu yapının, onun kalıcı mirasına bir övgü olarak durduğunu ve modern izleyicilere, onun spor ve popüler kültür üzerindeki derin etkisini hatırlattığını belirten Perrault şöyle devam etti:
“Suzanne Lenglen kortunun altında maçları izleyen seyirciler, adını duymaktan öteye geçerek bir zamanlar tenis ve modanın sınırlarını zorlayan bir kadına adanmış bir anma alanının içinde buluyorlar kendilerini. Lenglen’in hikayesi, sporun sadece bir oyundan öteye geçen, tarih ve estetikte dönüştürücü bir rol oynayan bir figür olduğunu gösteriyor. Onun mirası, günümüzde bile ilham veriyor ve etkisi uzun yıllar boyunca hissedilmeye devam edecek gibi görünüyor.”
Suzanne Lenglen, 1920’lerde kadın tenisinde bir öncüydü. Çağının en ünlü kadınlarından biri olarak tanınan Lenglen, ilk kez 11 yaşında tenis raketini eline aldı. Birinci dünya Savaşı sonrası 20 yaşındayken ilk kez Wimbledon’da oynadı ve kolayca finale yükseldi ve burada 7 kez defans şampiyonu olan 40 yaşındaki Britanyalı Dorothea Douglass Chambers ile karşılaştı. Bu karşılaşma Lenglen’in mirasının doğuşu oldu.
Bu noktada kadın tenisçilerin standart kıyafetleri korse ve kombinezondan oluşuyordu, ancak Lenglen ikisini de giymiyordu. Bunun yerine, Kral 5. George ve Kraliçe Mary’nin önünde, etek boyu dizinin hemen altına kadar inen ve oynarken kıvrılmış ipek çoraplarının üst kısmını açığa çıkaran kısa kollu, pileli bir elbiseyle sahaya çıktı. Başlarda eleştirilere maruz kalsa da Lenglen, teniste elde ettiği başarılarla hem spor hem de moda dünyasında ikon haline geldi.
Spor Kariyeri: Lenglen, tenis kariyerinde birçok büyük başarı elde etti. Fransa Açık ve Wimbledon gibi önemli turnuvalarda zaferler kazanarak adını tarihe yazdırdı.
İkonik Stil: Oyunundaki yenilikçi ve cesur yaklaşımı, modern tenis anlayışını derinden etkiledi. Ayrıca, saha dışında da modaya ve popüler kültüre yaptığı katkılarla dikkat çekti.
Küresel Etki: Lenglen, uluslararası arenada tanınan ilk kadın spor yıldızlarından biri oldu. Onun etkisi, tenisi dünya çapında bir fenomen haline getirdi ve kadın sporcular için ilham kaynağı oldu.
Suzanne Lenglen, sadece bir sporcudan öteye geçen bir figürdü. O, cesur ve yetenekli bir tenisçi olmanın ötesinde, kadınların spor alanında güçlü bir varlık olabileceğini gösteren bir simgeydi. Onun mirası, günümüzde bile kadın sporcuların ilham kaynağı olmaya devam ediyor.