Yoğun bakımda uzun süre ölüm uykusunda yatan Ayşenur Yazıcı, yoğun bakım sonrasında 15 gün boyunca hayattan koptu. Ölümünü beklerken tekrardan yaşama tutunan Ayşenur Yazıcı’nın o süreçte yaşadıkları dinleyen herkesi şaşkına çevirdi. Haftalar boyunca yoğun bakımda kalan Ayşenur Yazıcı ölümün kıyısından nasıl döndü? Yoğun bakımdan sonraki yaşadığı duyguları paylaşan Yazıcı, bulunduğu ruhsal durumu anlatırken gözyaşlarına hâkim olmadı.
Ayşenur Yazıcı, hastalık sürecinin nasıl başladığı ile ilgili merak edilen soruları cevapladı. Yazıcı, “ Çok sağlıklı bir kadın değildim. Normal herkes gibi bir insandım. 65 yaşındaki bir kadına göre koroner bir rahatsızlığım yoktu. Şekerim yok. Bir tek koah’ım vardı. Sigarayı bırakana kadar geçen süre içerisinde kendime verdiğim harabiyet. Sigara yüzünden ciğerlerim sudaş geçmiş. Aikido yapan bir insanım, hafta da bir 1 hem enerjimi hem evrenle olan bağımı hem kendimi savunmak için bazı yöntemleri geliştirmek. İçki içmem, kötü alışkanlığım yoktur. Takıntılıyım. Oh be emekliliğimin tadını çıkaracağım” dediğim anda bir check-up da kalpten çıkan aort ikiye ayrılıyor. Böbreklere sağ böbreğe giden aortta bir çatlak, o çatlağı tıkamış bir pıhtı görülüyor. Saatli bomba gibi stent takalım dedi doktoru.”
4 gün yoğun bakımda kaldım. Her şey güzeldi ve beni saldılar. 1 hafta geçmeden 22 tansiyon ölücem beynim patlayacak. Sanki birisi içeriden hava veriyor beynime ve kafam şişiyormuş gibi. Acile gittim. Damardan tansiyon düşürücü verip eve yolluyorlar. 5 – 6 branş beni ayrı yere sürükleyip ayrı ilaçlar verdiler. Bayramdan sonra kendi doktoruma gittim ve stent kaymış dediler. 2. Ameliyata aldılar beni ama sonrasını hatırlamıyorum. 7.5 saat içeride kalmışım.”
Ayşenur Yazıcı, ihmalkârlıklar sonucu yaşadığı zorlu süreci atlatıp 15.gün sonunda gözlerini açtığında hissettiği duyguları şu şekilde ifade ediyor. “ 15.gün sonrasından itibaren hatırlıyorum. Nerede olduğumu anlamaya başladım. Kendimi çok şiş hissediyordum.”
Ayşenur Yazıcı, “ Kendime geldikten sonra neden o hale geldiğimi sorgulamaya başladım. Anlatmıyor kimse bana bir şey. Toplamda 16 kilo verdim. Dolabımdaki hiçbir şey olmuyor. Kas kaybetmişim. Bir gün kız kardeşime Neşe ben öldüm bana söylemiyor musunuz? dedim. Dediğime de güldüm. Çünkü eğer öldüysem öbür tarafta olmam lazım. Ama mesela derler ya hep hani çok sevdikleri ve kaygı duydukları varsa arkasında bıraktığı insan bir türlü araftan geçemezmiş ölmüştüm de orda hala vücudum varmış da ben başka bir yerde onu canlandırarak yaşıyor muşum gibihani dedim öldüysem söyleyin bana söyleyin ki gidiyim.” dedim.