Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastalar, tokluk hissine rağmen yemek yemeyi sürdürürler. Bundan utansalar ve pişmanlık duysalar bile kendilerine hakim olamazlar. Peki bu rahatsızlığın arkasında yatan nedenlerden birinin dikkat eksikliği ve hiperaktivite olduğnu biliyor musunuz?
Tıkanırcasına yemek yeme isteği olan kişiler durmak istese kendilerine hakim olamazlar. Açlık işaretlerini tanıyamama durumu da söz konusu olan bu kişilerin rahatsızlığının altında yatan nedenlerden biri de DEHB diye bilinen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu.
DEHB ile tıkanırcasına yeme bozukluğu arasındaki bağlantı hakkında hâlâ bilmediğimiz pek çok şey olmasına rağmen, iki durum arasında yüksek derecede bir örtüşme de var. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastaların tahminen yüzde 30’u aynı zamanda DEHB kriterlerini de karşılıyor. Son yıllarda DEHB tanıları arttıkça, özellikle yetişkin kadınlarda, bireylerin diğer hastalıklarındaki gelişmeler de artış gösteriyor.
Teksas’ta DEHB ve yeme bozuklukları olan hastaların tedavisinde uzmanlaşmış çocuk doktoru Carolyn Lentzsch Parcells, “Bu sorunların çoğu gibi, bu da çok faktörlü ve aynı zamanda kişiye bağlı. Tıpkı DEHB’si olan her kişinin farklı olması gibi, yeme bozukluğu olan her bir kişi de farklıdır” diyor.
Kısa sürede çok miktarda yiyeceği ‘alışkanlıkla’ yeme olarak tanımlanan aşırı yeme bozukluğu, utanç veya pişmanlık duyguları da dahil olmak üzere kontrol dışı davranışlarla karakterizedir. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastalar sıklıkla tokluk hissinin ötesinde yemek yediklerini, durma arzusuna ve yoğun utanç veya pişmanlık duygularına rağmen yemeye devam etme zorunluluğu haline geldiğini bildirirler.
UTHealth Houston’da DEHB tedavisinde uzmanlaşmış bir psikiyatrist olan Cesar Soutullo, “Bu daha çok bir dürtüsellik sorunu. Bir kere başlarsan duramazsın.” diyor.
DEHB, beynin yürütücü işlevi kontrol eden kısımlarını etkileyen nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB’si olan kişiler planlama yapma, yüksek ve düşük öncelikli görevleri ayırt etme, son dakika komplikasyonları nedeniyle planları yeniden ayarlama ve uzun vadeli planları tamamlama konusunda zorluk çekerler. DEHB belirtilerinden bazıları aynı zamanda bağımlılık yapıcı davranışlara karşı artan duyarlılığı da içerir.
DEHB ile doğan hastalarda, genellikle genetik ve çevresel faktörlerin bir karışımı nedeniyle, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde tıkınırcasına yeme bozukluğu geliştiğinde bu iki durum kesişir. Tıkanırcasına yeme bozukluğu ile DEHB arasındaki karmaşık bağlantı, DEHB hastalarında yaygın olarak görülen duygusal düzenleme, dürtüsellik ve ödül işleme güçlükleri gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Bir dizi çalışmada gösterildiği üzere, bu bozukluklar arasındaki bağlantının, her iki duruma sahip kişilerin beyinlerinin ödülleri işleme biçimleriyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir.
17 yaşında DEHB tanısı konulan Lentzsch Parcells, “DEHB’si olan kişiler olarak ödül işleme merkezimiz ödülleri ortalama ödül gibi işlemez. Ödülü farklı şekilde ararız, ancak aynı zamanda ödüle de farklı tepki veririz.” diyor.
DEHB’si olan kişilerin beyinleri ödüllere daha az tepki veriyor; bu da DEHB’si olmayan akranlarına kıyasla motive olmak için çok daha büyük bir ödüle ihtiyaç duydukları anlamına geliyor. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişiler için de çalışmalar, yiyecek ödülüne diğerlerine göre daha yoğun tepki verdiklerini göstermektedir.
DEHB’de görülen genel olarak ödüllere verilen tepkinin azalması, özellikle yiyeceğe verilen artan tepkiyle birleştiğinde, yemeğin kendi kendini tedavi etmenin bir yolu haline geldiği bir durum oluşturabilir. DEHB’li kişilerin sıklıkla yetersiz uyarıldığı ve bunun da düşük motivasyona yol açtığı göz önüne alındığında, yemek yemek, ödüllendirici hissettiren çok az aktiviteden birine dönüşebilir.
DEHB gibi öğrenme farklılıkları olan insanlara kaynaklar sunan Understood.org organizasyonunda psikoterapist olan Sarah Greenberg, “Kısa vadede işe yarıyor. O dopamin vuruşunu alırsanız, o ödül hissini alırsınız.” diyor.
Klinisyenlerin önce hangi bozukluğun tedavi edilmesi gerektiğini bulmaları gerekir. Bu nedenle, birden fazla bozukluğu olan hastaların tedavisi oldukça karmaşık hale gelebilir. Eşlik eden hastalıkların ele alınma sırası tedavinin başarılı olup olmadığı konusunda büyük bir fark göstereceğinden, bu da zor bir dengeleme eylemi olabilir.
Örneğin, tedavi edilmemiş bipolar bozukluğu olan bir hastada DEHB’yi tedavi etmek, bipolar bozukluğunun şiddetini artırabilirken, DEHB’nin madde kullanım bozukluğuyla eş zamanlı olarak tedavi edilmesinin daha düşük nüksetme oranlarına yol açabileceğini gösteren bazı kanıtlar vardır.
Araştırmaları DEHB’ye odaklanan John Hopkins Üniversitesi’nden psikiyatrist David Goodman, “Bir bozukluğu diğerini daha da kötüleştirmeden tedavi etmek istiyorsunuz” diyor.
DEHB ve tıkanırcasına yeme bozukluğu olan hastalar için bu soru çoğu kişiden daha basittir, çünkü FDA onaylı tek tedavi edici ilaç DEHB için de işe yarıyor.
Soutullo, “DEHB’yi tedavi ederseniz aşırı yemelerin sıklığını ve yoğunluğunu azaltırsınız. Ancak doğru tedaviyi ve dozu bulmak zor olabilir. İştahı bastıran yan etkiler, yemeyi unutma ve ardından aşırı yemeye yol açabileceğinden, bazı hastalar DEHB ilaçlarının kısa etkili formlarını alırlarsa aşırı yeme ataklarında bir artış olduğunu bildireceklerdir.” diyor.
Uygulamada, iki bozukluk arasındaki bağlantı ve her ikisinin de varlığının tedaviyi nasıl etkileyebileceği her zaman fark edilememektedir. Lentzsch Parcells, “DEHB ile ilgili ve yeme bozukluklarıyla ilgili yanlış kanılar var. Onları bir araya getirdiğinizde, gerçekten çok az hizmet alan bir nüfus ortaya çıkıyor.” diyor.