Maymun çiçeği virüsü, hayvanlardan insanlara bulaşarak yeni bir salgın tehlikesi oluşturuyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Zeki Boztaş, özellikle bazı kişilerin dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak hastalığın belirtileri, risk grupları ve korunma yolları hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Halk arasında “maymun çiçeği” olarak bilinen M-virüsü, yeni bir salgın tehlikesi endişesine neden oldu. Hastalığın belirtileri ve korunma yolları hakkında bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Zeki Boztaş, “0-5 yaş grubundaki çocuklar, yaşlı bireyler, hamileler ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, bu hastalığa karşı daha savunmasız oldukları için dikkatli olmalı” dedi.
M-virüsünün aslında hayvanlardan kaynaklandığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Zeki Boztaş, “M-çiçeği virüsü, esasen Afrika’nın kırsal ve ormanlık bölgelerinde yaşayan vahşi kemirgenler ve maymunlar gibi hayvanlarda bulunuyor. Ancak yoksulluk, göç zorunluluğu, iç savaşlar ve küresel ısınma gibi nedenlerle bu vahşi yaşam alanlarına giren ve hatta bu hayvanları avlayıp tüketmek zorunda kalan insanlar, bu virüse maruz kalmıştır.
M-çiçeği virüsü, ilk olarak 1958 yılında Danimarkalı bilim insanları tarafından, ciltlerinde su dolu yaralar olan maymunlar üzerinde yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. İnsanlarda tespit edilen ilk vaka ise 1970 yılında, Kongo’da 9 aylık bir bebekte görülmüş ve insandan insana ilk bulaşma vakası 2017 yılında yaşanmıştır” şeklinde konuştu.
“Hastalığa yakalanan bağışıklık sistemi zayıf kişilerde ölüm riski artabilir” Hastalığın en yaygın belirtilerinin; ateş, lenf düğümlerinde şişme ve ciltte döküntüler olduğunu belirten Dr. Boztaş, “Kuluçka süresi genellikle 5-21 gün sürerken, iyileşme süresi 2-4 hafta arasında değişebiliyor. Hastalığı geçirenlerde cilt yaralarından iz kalmaz. Tip 1 MÇV daha şiddetli seyir gösterirken, Tip 2 MÇV daha hafif bir seyir izler. Hastalık nadiren bazı organlarda kalıcı hasara yol açabilirken, çeşitli salgınlarda ölüm oranı yüzde 0 ile yüzde 10 arasında değişmiştir. Ölüm riskini artıran faktörler arasında, daha tehlikeli olan Tip 1 MÇV’nin bulaşması, virüs taşıyan bir kemirgen tarafından ısırılma ya da tırmalanma, kişinin bu virüse karşı duyarlılığı, vücuda alınan virüs miktarının yüksek olması ve bağışıklık sisteminin zayıf olması yer alıyor” dedi.
“Çiçek aşısı MÇV’ye karşı bağışıklık sağlarken, suçiçeği aşısı koruma sağlamıyor” Hastalığa karşı risk grubunda olanların daha dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Dr. Boztaş, “0-5 yaş grubundaki çocuklar, yaşlılar, hamileler ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler hastalığa karşı daha duyarlı oldukları için dikkatli olmalıdır. 40 yaş altındaki bireyler, 50 yaş üzerindekilere göre bu virüse karşı daha hassastır çünkü 1980 yılına kadar ülkemizde uygulanan çiçek aşısının, MÇV’ye karşı yüzde 85 oranında bağışıklık sağladığı bilinmektedir. Ancak suçiçeği aşısı, MÇV’ye karşı koruma sağlamaz çünkü suçiçeği virüsü farklı bir virüs ailesine aittir” diye ekledi.
Dr. Boztaş, M-çiçeği virüsünden korunma yollarını şu şekilde sıraladı: