12 bebeğin ölümüne neden olduğu iddia edilen hastanelerin nerede olduğu bilinmiyor

İstanbul ve Tekirdağ'da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ettikten sonra haksız kazanç alan ve ihmali davranış yaparak bebeklerin ölümüne sebep olan Yenidoğan çetesi gündemde yer aldı.

12 bebeğin ölümüne sebep olduğu iddia edilen çete için hazırlanan fezleke, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianameye dönüştürüldü.

12 BEBEK ÖLÜMÜ HANGİ HASTANEDE OLDU, NEREDE?

İhmali davranışlar sebebiyle bebeklerin hayatını kaybetmesine neden olan çete hakkında fezleke hazırlandı. Değerlendirme yapılması adına Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame​ hazırlanırken Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul etmesi halinde sanıklar birkaç gün sonra yargılanmaya başlayacak.

Tekirdağ Çorlu ve İstanbul'da birkaç ilçede bulunan hastanelerin isimleri paylaşılmadı. Bu nedenle şu an için 12 bebeğin ölümüne sebep olan hastanelerin isimlerini ekleyemiyoruz. Gelişmeler yaşandıkça haberimizden olayın detaylarına ulaşabilirsiniz.

YENİDOĞAN ÇETESİ İDDİANAMESİNDE NELER VAR, OLAY NEDİR?

İstanbul ve Tekirdağ'da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk eden ve haksız kazanç sağlayan çete hakkında fezleke hazırlandı. İddianame Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. 

İstanbul'da 22 tanesi tutuklu 47 sanık hakkında hazırlanan fezlekede bulanan Sağlık Bakanlığı Müfettişliği raporunda, yeterli derece tıbbı bakım sağlanamayan bebeklerin hayatını kaybetmesinin değerlendirilmesi yapıldı.

Fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebek için devre olmadığından dolayı entübasyonun gecikerek yapıldığı yer aldı.

Devam eden  resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ertesi güne kadar sürdüğü belirtilirken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı da eklendi.

Raporda yer alan değerlendirme şöyle oldu:

"Üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakım takibi, yenidoğan hekimi konsültasyonu ve/veya çocuk doktoru ile yapılmış gözükmektedir. Ancak tüm vakalar, yenidoğan hekiminin fiziki yokluğu (konsültan olduğu için aynı anda 3 yerde olamaz), çocuk hekiminin sorumluluğu almaması, hekimin yerini hemşire alarak tüm tanı ve tedaviyi yönetmesi ile kaybedilmiştir.

Bu bebeklerde bırakın saatler içerisinde her dakika yeni bir komplikasyon yaşanabilir. Tüm bunları izlenmesi, değerlendirmesi ve gereken tedaviyi vermesi için fiziksel olarak orada var olması gereken bir yenidoğan hekimine ihtiyaç vardır. Yenidoğan yoğun bakım bebeklerinin yüzde 90'ında üçüncü düzey tedavi gerekirken, yüzde 10'unda dördüncü düzey gerekmektedir. Tebliğ kararınca teorikte çocuk hekiminin, pratikte hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeğin yüzde 90'ının hayat hakları ellerinden alınmıştır. Aynı dördüncü düzeyde olduğu gibi üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakımlarında yoğun bakım doktorunun görevlendirilmesi şeklinde tebliğde değişiklik yapılmadan bu olayların tekrar ve tekrar yaşanacağı kanaatindeyiz."