Halk arasında "Yutma Güçlüğü" olarak bilinen Akalazya aslında bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır. Yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen bu rahatsızlık; özefagusun(yemek borusu) mide tarafındaki alt özefagus sfinkterindeki kaslarda oluşan gevşeme nedeniyle katı ve sıvı besinlerin mideye erişememesi nedeniyle meydana geliyor. Özellikle göğüste şiddetli ağrı ve yutma güçlüğünün yanı sıra geçmeyen reflünün nedenleri arasında olan akalazya hastalığı nedir, Akalazya hastalığının nedenleri nelerdir?, Akalazya hastalığı nasıl tedavi edilir?" gibi tüm yönlerini haberimizde okuyabilirsiniz. Sağlıklı günler diliyoruz.
İnsan hayatının devamını sağlayan besinleri ağzımıza alıp çiğnemeye başladıktan sonra besin amilaz enzimi (tükürük) ile karışarak yemek borusuna geçer ve buradan mide sonra önce ince sonra kalın bağırsaktan geçer. Aldığımız bu besinin sorunsuz bir şekilde ilerlemesi peristaltik hareketin normal işleyişine bağlı olarak gelişir.
Peristaltik hareket ise; sindirim sisteminde yer alan yemek borusu, bağırsak gibi organlarda görülen dairesel hareketlerle organ içeriğinin ileri doğru itilmesi ile oluşur. Bu sayede tükettiğimiz besinler biz farkında olmasak da otomatikman organlar arasında doğal hareketlerini devam ettirir. Bu hareketin düzenli olarak gerçekleşmesini organlar arasındaki sinir hücreleri gerçekleştirir. Yutma sırasında yemek borusu ile midenin birleşiminde yer alan alt özofagus sfinkteri adı verilen bileşkenin olması gerektiği gibi açılmaması, yani genişlemesi aldığımız besinler mideye geçemez ve yemek borusunda kalır. Yemek borusunda kalan bu besinler kasların hareket bozukluğuna sebep olur ve buna Akalazya adı verilir.
Akalazya hastalığı nadir görülen bir durumdur. Her 100.000 kişiden 1 kişi de görülür. Ancak akalazya her yaşta insanda görülebilir. Fakat özellikle yaş ilerledikçe hastalığın görülme sıklığının arttığı söylenebilir.
Akalazya hastalığının birçok sebebi olabilir. Bu sebeple hastalığa neden olan spesifik bir şey bulmak zordur. Ancak bazı sebepler genetik veya enfeksiyona bağlı olarak geliştiği gibi otoimmün bir durumdan da pekala kaynaklanabilmektedir. Enfeksiyona bağlı akalazyada herpes virüsünün sebep olduğu düşünülmektedir. Otoimmün hastalıklar kısaca vücudun bağışıklık sistemindeki hücrelerin sebep olduğu hastalıklardır. Vücudumuzun bağışıklık hücreleri vücuda giren tüm zararlı virüs ve bakterilerle savaşır ve vücudu koruma altına alır.
Bunlar vücuttaki mikroorganizmaları etkisiz hale getirip, onlarla enfekte olmamasını sağlarlar. Böylece bağışıklık sistemi hücrelerinin yanlışlıkla vücudun kendi hücrelerini yabancı hücre olarak algılayıp etkisiz hale getirmek istemesi ile otoimmün hastalıklar ortaya çıkar. Bu durum akalazya hastalarının bağışıklık sistemi hücrelerini, yemek borusunun hareketini sağlayan sinir hücrelerine saldırmasına neden olarak sinir hücrelerinin fonksiyonlarının bozulmasına sebep olur.
yaşanmasına neden olur.
Regürjitasyon yemek borusunun genişlemesidir. Yani yemek borusunda biriken besinler yutma zorluğu nedeniyle genişler ve işlevini yerine getiremez böylece besinler mideye gidemediği için ağza doğru geri gelmeye başlar. Özellikle yatar pozisyonda ve uyku sırasında regürjitasyon artar.
Hastalığın genel olarak tanısı, belirtiler tam olarak kendini göstermeye başladıktan 5 yıl sonra konabilir. Çünkü akalazya hastalığı hafif başlar ve çok yavaş ilerler.
Akalazya tanısı;
ile konulabilir.
Baryumlu grafide hastaya baryum içirilip gögüs filmi çekilir.
Filmde yemek borusu ve midenin birleşiminde yer alan kasların kasılı olduğu ve bu kasın yukarısında yer alan yemek borusunun ise genişlediği tam olarak görülebilir.
Hastalık, 3 evreye ayrılırarak incelenir.
Akalazyanın başlangıç dönemlerinde yemek borusundaki genişleme belirginleşmemiş olabilir. Bu sebeple tanı konulması mümkün değildir.
Yemek borusu ve mideyi birleştiren bileşkeyi tutan ya da bu bileşkeye dıştan baskı yapabilecek tümörler de akalazya ile benzer belirtilere sebep olabileceğinden, endoskopi yapılarak belirtilerin akalazyaya bağlı olduğunun gösterilmesi gerekir.
Kesin tanıyı koymak ancak manometre yöntemiyle yapılır.
Manometre ölçümünde yemek borusunun yutma sırasındaki kasılma hareketleri saniye saniye izlenir. Peristaltik hareketin olmaması, alt özofagus sfinkterinin (yemek borusunu mideye bağlayan kas halkası) artmış basıncı ve yutma sırasında yeterli gevşeyememesi akalazyanın manometredeki tipik bulguları arasında yer alır.
Yüksek çözünürlüklü manometre ile akalazya hastaları
olarak sınıflandırılmıştır.
Hastalığın klinik seyrinde ve tedaviye yanıtta hastanın hangi tip akalazya hastası olduğu önemli yer tutar.
Akalazya tedavisinde:
başvurulan bazı yöntemler arasında yer alır.
Bu arada cerrahi tedavi yönteminde POEM'de seneçenekler arasında yer alır. POEM(per-oral endoskopik miyotomi) olarak bilinir ve tedavide önemli bir avantajı sağlayarak vücutta herhangi bir kesi ya da delik olmadan yapılabilmesini sağlar.
Akalazya sindirim sistemi rahatsızlığı demiştik. Dolayısyal bu hastalık tedavi edilmediği takdirde hastanın gıda alamaması ve dengeli beslenememesi sebebiyle kilo kaybederek zayıflamasına neden olacaktır ve yetersiz beslenmeye bağlı (malnütrisyon) konuları ortaya çıkabilmektedir. Bu durum her yaştaki insanı etkiler ve ciddi bir sağlık sorunu oluşturur. Yeterli kalori alınamamasına bağlı olarak gelişen hayat standartlarındaki hızlı düşüş kişiyi günlük aktivitelerinin yerine getirilememesine, yorgunluk ve halsiz kalmasına neden olabilmektedir. Vitamin ve minerallerin vücuda düzgün alınamaması savunma sistemini zayıf düşüreceği için enfeksiyon kapmaya neden olabilir ve kemik erimesine kadar pek çok hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir.
Özellikle genç yaşlardaki hastalarda yeterli miktarda protein alınamaması büyüme ve gelişmenin durmasına sebep olabilir. Yeterli sıvı alınamaması da ciddi bir problem olarak karşımıza çıkar. Tedavi edilmemiş hastalarda yemek borusunda biriken besinler özellikle yatar pozisyonda ağza geri gelir. Bu sırada besinlerin solunum yoluna kaçması (aspire edilmesi) akciğer enfeksiyonlarına ve aspirasyon pnömonisine (zatürre) sebep olabilir. Bunlar yaşamı tehdit edebilecek ölçekte, önemli sorunlardır ve kesinlikle aksatılmadan tedavi edilmelidir.
Besinler, mideye geçemediği için yemek borusunda biriken besinler burada mukozanın yani yemek borusunun en iç kısmının irritasyonuna sebep olur. İrritasyon ve beraberinde inflamasyon (iltihaplanma) özofagus kanseri için önemli bir risk faktörüdür. Bu da akalazya hastalarında kanser riskinin topluma göre 14 kat artmasına yol açar. Hastalığın tedavi edilmiş olması bu riski ortadan kaldırmaz. Bu yüzden akalazya hastalarının düzenli bir şekilde muayane edilmesi ve takip edilmesi gerekmektedir.
Sağlıklı günler diliyoruz.