Yeni Zelanda’daki Otago Üniversitesi’nde yürütülen dikkat çekici bir araştırma, Alzheimer ve diğer demans türlerinin erken belirtilerinin, göz içi damarlarında gizli olabileceğini ortaya koydu. Retinadaki mikrodamarların yapısal değişiklikleri, ileride basit bir göz muayenesiyle demans riski tahmini yapılmasının önünü açabilir.
Otago Üniversitesi psikologlarından Ashleigh Barrett-Young tarafından yürütülen çalışmada, gözün arka duvarında bulunan ve ışığa duyarlı olan retina dokusu, Alzheimer hastalığı için potansiyel bir biyobelirteç olarak incelendi.
Retinanın beyinle doğrudan bağlantılı olması, bu bölgedeki değişimlerin nörolojik hastalıklar hakkında önemli ipuçları verebileceği anlamına geliyor.
Araştırmada, 1972-1973 doğumlu 938 Yeni Zelandalı bireyin verileri kullanıldı.
Bu kişiler, 45 yıl boyunca takip edildi ve 45 yaşlarında göz taramaları, fotoğrafları ve bilişsel sağlık testlerinden geçirildi.
Özellikle retinadaki sinir lifi tabakası, ganglion hücreleri ve iç pleksiform tabakası detaylı şekilde analiz edildi.
Araştırmanın en dikkat çekici bulgusu ise retinadaki mikrodamar yapısının demans riskiyle doğrudan bağlantılı olmasıydı.
Küçük atardamarların (arteriyoller) daralması ve küçük toplardamarların (venüller) genişlemesi, demans gelişme riskini artıran yapısal değişimler olarak belirlendi.
Retinal damarlar, yalnızca göz sağlığını değil, beyin damarlarının durumu hakkında da bilgi verebilecek potansiyele sahip.
Bilim insanları uzun süredir Alzheimer hastalığında damarsal faktörlerin rol oynadığını savunuyor ve bu çalışma da bu görüşü güçlendiren önemli bir veri sunuyor.
Her ne kadar bulgular umut verici olsa da, araştırmacılar bu yöntemin henüz klinik tanı için uygun olmadığını belirtiyor.
Çünkü çalışma gözlemsel verilere dayanıyor ve yalnızca belirli bir popülasyonda yapıldı.
Ayrıca, elde edilen veriler hastalığı kesin olarak teşhis etmek için değil, risk tahmini yapmak için kullanılabilir.