İstanbul'un Kitaplara Konu Olan Gizemli Mahalle ve Sokakları
Dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış İstanbul'un kitaplara konu olan bazı mahalle ve sokakları, aradan yüzlerce yıl geçmiş olmasına rağmen o eski dokusundan çok şey kaybetmeden ayakta kalabilmiştir. Bu makalemizde sizler için "İstanbul'un kitaplara konu olan mahalle ve sokakları, İstanbul'un gizemli mahalleleri, İstanbul'un esrarengiz mahalle ve sokakları hangi semtlerde bulunur" gibi sorulara cevaplar bulacaksınız. Keyifli okumalar diliyoruz...
Son 30 yıl içinde İstanbul’da kentleşme adı altında yapılan dikey binalar hiç kimsenin artık ilgisini çekmiyor. Hatta tam aksine dikey binaların insanları korkuttuğunu ve sevimsiz geldiğini, yapılan anketlerde ise şehrin siluetini ve tarihi dokusunu bozduğunu söyleyen insanlar azımsanmayacak kadar çoğaldı...
İstanbulluların son dönemlerde dikine yapılaşmadan uzak, az katlı, sakin ve huzurlu mahallelerde hayat sürmek istemesinin temel nedenleri arasında kendi kültürüne duyduğu özlem yatıyor. Çünkü insanlar artık yapaylıktan uzak, samimi duyguların paylaşılabildiği bir ortamı daha çok önemsiyor. Zaten örf, adet, gelenek ve göreneklerimizde “ev alma komşu al” sözü bugün hala geçerliliğini koruyor...
Bu sebeple Türk örfünde unutulmayan; iyi komşuluk ilişkileri, yardımlaşma, dayanışma, birlikte bir aksiyonun içinde bulunma gibi geleneklerin canlı kalabildiği semt ve mahalleleri daha sevimli ve daha sıcak buluyor.
Evet, her ne kadar saymış olduğumuz bazı değerler bu mahallelerde de yok olmaya yüz tutsa da, gözbebeğimiz İstanbul’un en azından eski mimarisinin bozulmadığı semtler ve mahaller hâlâ var.
Siz de bu semt, mahalle ve sokakların nerede olduğunu merak ediyorsanız yazımızı okumaya devam edebilirsiniz…
Boğaziçi / Boyacıköy
İstanbul'un Boğaziçi'nde bir semti olan Boyacıköy’ün Kuzeyine giderseniz Emirgan’a, güneyine giderseniz Baltalimanı’na varırsınız. Osmanlı Sultanlarından III. Selim’in Batı Trakya'dan kumaş boyamadaki ustalık ve incelikleri iyi bilen dönemin tanınmış ailelerini yerleştirdiği bir köy olduğu için bu ismi almıştır. Semtin kumaş boyama üzerine en tanınmış ailesi olan Kafrariadi ailesi 1800’lü yıllarda buraya yerleştirilmiştir.
Tarihi dokusundan hiç bir şey kaybetmeyen Boyacıköy’e adım atar atmaz tarihi yapıları ve eski dönemlere ait evleri, kiliseleri, camiileri görebilirsiniz…
Kadıköy / Yeldeğirmeni Mahallesi
Kadıköy adeta bir sit alanı gibi. Her ne kadar son 20 yılda büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamış olsa da özellikle Yeldeğirmeni mahallesi yüzyıllardır aynı dokusunu koruyabilmiştir. Burası Kadıköy'ün en merkezi noktasında yer alıyor. Mahalle gerçekten sımsıcak bir mahalle.
Bu mahallenin en gizemli tarafı nereden girerseniz girin çıkışınızın sahilde bitiyor olmasıdır. Kısaca Kadıköy rıhtıma inerken muhteşem deniz manzarasını Yeldeğirmeni Mahallesi'nden görebilirsiniz...
Eskiden bu sokaklarda şemsiyeli dondurmacılar bulunurmuş. Komşuluk ilişkileri rezidansta oturanları kıskandıracak kadar harika.
Eğer yolunuz birgün Kadıköy'e düşerse Yeldeğirmeni Mahallesi'ne de mutlaka bir uğrayın...
Üsküdar / Kuzguncuk
İstanbul'un Anadolu yakasında bulunan Kuzguncuk, Üsküdar ilçesinde yer alır. Boğaziçi’nin Anadolu tarafındaki sahil kıyısından, Paşalimanı ile Beylerbeyi arasındaki yerleşim, Kuzeybatı-Güneydoğu doğrultusunda oluşmuş, Boğaziçi’ne açılan alana doğru gelişmiştir.
İstanbul'un en nostaljik ve en gizemli semtlerinden biri olan Kuzguncuk, eski adının “Altın Kiremit” olduğu mahalle sakinleri çok iyi bilir.
Kuzguncuğun adı Bizans Dönemi’ne kadar gittiğini söyleyenler var... Rivayete göre, Romalılar buraya “Hrisokeramos” demiş. Yine anlatılanlara göre II. Iustinos (565-578) zamanında, çatısında altın varaklı kiremitler olan bir kilise olduğu için bu adı aldığı söylenir...
Başka bir rivayete göre ise, Kuzguncuk adının “Kosinitza” adının değişime uğrayarak, “Kuzguncuk” olduğu yönündedir.
Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde ise Fatih Sultan Mehmed Han'ın zamanında buraya yerleşmiş olan ve adına “Kuzgun Baba” denilen bir veliden geldiğini söylenir...
Kuzguncuğun sokaklarında tarihi evleri görme şansınız hala var. İnsanı tarih kokan sokaklarıyla hala gezmeye ve görmeye davet ediyor…
Fatih / Zeyrek
İstanbul’un Fatih ilçesi geçmişten günümüze tarihi dokusunu ve özelliğini günümüze kadar bozmadan getirebilmiş ender semtler arasında yer alır.
Öyle ki İstanbul’un bozulmayan en çok yapı ve mimarisi bu bölgede bulunur. Zaten Zeyrek’e giriş yaptığınız da o dik merdivenleri, tarihi türbe, cami ve hamamları, parke taşlı yolları, cumbalı ahşap evleri adeta bir açık hava müzesi gibidir.
Zeyrek'in sokaklarında yürümeye başladığınız da şayet elinizde bir fotoğraf makinesi varsa bu gizemli yapıları “hangi açıdan çeksem daha güzel çıkar acaba diye” düşünmeden edemezsiniz.
Sultanahmet / Soğukçeşme Sokağı
Zeyrek gibi Sultanahmet semti de Fatih ilçesine bağlı bir semttir. Dünyanın her bölgesinden turistler akın akın yazları buraya gelir.
Çünkü burada, Ayasofya Müze ve camiisi, Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet Camii, kiliseler, tarihi çeşmeler, padişah türbeleri, hamamlar, Yerebatan sarnıcı, tarihi konak ve evlerini adım başı görebileceğiniz bir semt.
Sadece Sultahmet bölgesinin Soğukçeşme sokağında 12 adet tarihi ev, 1 adet Türk çeşmesi ve 1 adet de Roma sarnıcı bulunuyor...
Bu tarihi evlerin hepsi restore edilerek tarihi dinamiklerinden hiç bir şey kaybetmeden karşımızda duruyor. Zaten bu sokak trafiğe de kapalı.
Şehrin tarihi sürecine tanıklık etmek isteyenlerin bu tarih kokan gizemli sokağa uğraması için sebep çok. Soğukçeşme sokağı tüm İstanbullulara tavsiye edebileceğimiz İstanbul'un sayılı mahalle ve sokaklarından biridir.
Süleymaniye / Ayrancı Sokağı
Evet Fatih semtinden hâlâ çıkamadık. Olsun. Sırada bölgenin mimari yapıları ile ünlü ikinci sokağı olan Ayrancı sokağı var.
Süleymaniye camiine de yakın olan Ayrancı sokağını, ahşap ve taş evler süslemiştir. Maalesef bu tarihi evlerin büyük bir kısmı restore edilmeyi bekliyor… Halihazırda restore edilmiş gizemli taş ve ahşap evler var. Burada özellikle de Haliç tarafına bakan evlerin manzarası inanılmaz güzel…
İstanbul büyükşehir belediyesi ve Fatih belediyesi bu evlerden birini restore edip kafeye dönüştürmüş. Semte, İstanbul Müftülüğü'nün önündeki yokuştan aşağı doğru inip ilk sağa döndüğünüz de tarihin derinliklerine ve gizemine adım atmış olacaksınız. İşte tüm ihtişamıyla Ayrancı sokağı da sizi sırtında taşımak için hazır bekliyor…
Fatih / Vefa
Haliç manzarasının en güzel gözlemlendiği yer Vefa semtidir. Atasözümüze ve o ünlü bozacıya adını veren semt, Vezneciler ile Unkapanı arasında bulunuyor.
Vefa semtinin her karışında buram buram tarih kokusu var. Vefa semtinin de geleceği Balat gibi restore edilebilirse hiç kuşkusuz burası da turist akınına uğrayacak kadar güzel bir semt.
Ümit ederiz ki bölgedeki harabe evler restore edilir. Yine ümit ederiz ki yanan çöp yığınları, salaş kıraathaneler ve esnaf dükkanları tek tek elden geçirilerek yine o eski Vefa’lı günlerine tekrar kavuşur…
Fatih / Ayvansaray
Ayvansaray Fatih’in en mütevazi semtleri arasında yer alır. Zaten garip sessizliği, değişik sokakları, inanılmaz manzarası, tarih kokan yapılarıyla Ayvansaray, İstanbul'un en gizemli ve mütevazi semtidir.
Açıkçası bu semti gezmeyen ben İstanbul’da yaşıyorum dememeli. Çünkü gerçekten ayıp olur. Eğer İstanbul'da yaşıyorum diyecekseniz bu semtin sokaklarını, caddelerini arşınlamanız gerekecek. Size tarihi ve o elle tutamadığınız eskinin güzelliklerini yaşatabilecek, hissettirebilecek en nadir semtlerden birisi de Ayvansaray'dır. Diğer taraftan burası Haliç'in en eski mahallerinden biridir.
Beyoğlu / Tarlabaşı
“Tarlabaşı” ismini duyar duymaz zihninizde hemen Taksim ve Beyoğlu canlanacaktır.
Bir zamanlar bu semt iyi şeylerle pek anılmadı. Burası İstanbul’un insan türleri bakımından en zengin semtleri arasında yer aldı.
Beyoğlu Belediyesi son 20 yıldır bölgeyi elden geçirerek az da olsa bir kısmını restore etmeyi başardı. Hatta semtin sakinlerine yeni evler verilerek bölge turizme kazandırılmaya çalışıldı.
İyi mi oldu?
Bizce iyi oldu.
En azından o varoş ve izbe yerler ufak ufak kaybolmaya başladı.
Günümüz de çamaşır ipi ve bu iplere asılmış elbiseleri bu semtte hala görebiliyorsunuz.
Bu haliyle Tarlabaşı o safiyetini, tarihi dokusunu, komşuluk ilişkilerini kısmen de olsa koruyor diyebiliriz.
Kentsel dönüşüm projesi kapsamında mahalle kültürü çok iyi seviyelerde olmasa da o naif ruhu koruyabilmiştir.
Burada insanların rahatça ve özgürce dolaşabilmesinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Zaten atılan adımlarla Tarlabaşı semti İstanbul'un en değerli semti olarak yaşamına devam edecek deniyor.
Umarız Tarlabaşı’nın tarihi dokusu, kendine özgü mimari yapısının korunması için gerekenler yapılır. Zira İstanbul halkı bölgenin restore edilip tekrar turizme kavuşturulmasını büyük bir merakla ve sabırsızlıkla bekliyor…
Fatih / Fener-Balat
Üç etnik unsur olan Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin birarada yüzyıllardır yaşağı bir semt olan Fener-Balat adım başı fotoğrafı çekilecek yerler arasında. İstanbul’un tarihini buraya toplamışlar desek abartmış olmayız. Burada Cibali tütün fabrikaları, Gül Camii, Aya Kapı Çeşmesi, Fener Rum Erkek Lisesi, Cibali Karakolu, Bulgar Ortodoks Kilisesi, Fener-Balat sokakları ve iki üç katlı rengarenk evleri ile sizi adeta 1800’lü yıllara götürüveriyor.
Aslında Balat yüzyıllardır böyle olmasına rağmen adının bu kadar çok bilinmiyor oluşundaki sır biraz da insanların Beyoğlu ve Taksim tarafından uzaklaşması, bölgeye tasarım dükkanları, yeni kafeler açıldı işte Balat da kıymetlenmeye başladı. Balat artık Google de en çok aranan semtler arasında yer alıyor.