Tgrt Haber

Kurtulmuş, 'Biz vazgeçsek bile millet vazgeçmez'

19 Mart 2015 07:57 - Güncelleme : 16 Şubat 2022 11:55
Kurtulmuş, 'Biz vazgeçsek bile millet vazgeçmez'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Çözüm Süreci'nin vazgeçilmez olduğunu belirterek, 'Geriye dönelim' kimse diyemez. Biz vazgeçsek bile millet bundan vazgeçmez' dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed), politika faizini değiştirmediği ve faiz artırımına ilişkin yönlendirmede kullanılan "sabırlı" ifadesini kaldırdığı hatırlatılan ve bunun Türkiye'ye yansımasının ne olacağına ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, kararının ABD'de beklendiğini dile getirerek, "Kısa vadede Türkiye'de de dövizin, doların bir miktar düşmesine neden olacağını söylemek mümkün" dedi.
Kurtulmuş, Türkiye'de faizin indirilmesi konusunda da ciddi bir etkisi olacağını düşündüğünü, ancak kararın sihirli bir değnek olmadığını ifade etti.
Ekonomi yönetiminde söylem farkı olduğu yönündeki iddialara dair soru üzerine de Kurtulmuş, Merkez Bankası'na ilişkin bu tartışmaların birileri tarafından yanlış yerlere çekildiğini dile getirdi. Dünyada da Merkez Bankalarına ilişkin bu tür tartışmalarının olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Aslında başka bir şey konuşuluyor. Sorun şuydu: Türkiye nasıl büyüyecek? Tartışma, büyüme tartışmasıydı" dedi. 
Ancak bazı çevrelerin, bu tartışmaları politik bir tartışma haline getirdiğini söyleyen Kurtulmuş, "Sanki Köşk ile Merkez Bankası arasında ya da bakanların arasında tartışma varmış gibi bunlar gündeme getirildi" diye konuştu. 
Çözüm Süreci 
Türkiye'de Kürt sorunu bulunup bulunmadığına ilişkin soruya karşılık da Kurtulmuş, bir devlette en zor değiştirilecek şeyin zihniyet olduğunu, son 12 yılda Türkiye'de zihniyet değişikliğinin başladığını belirtti.
Çözüm Sürecine en büyük desteği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiğini anlatan Kurtulmuş, zihniyet inşasından sonra insani haklar konusunda yapılması gerekenler olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, "Sonuçta devam eden bir ortam var. Bir takım görüşmeler var. Burada da çok ciddi şekilde mesafe alınmış. Eğer eski Türkiye olsaydı Oslo görüşmeleri yapılabilir miydi? Eğer eski Türkiye olsaydı İmralı görüşmeleri yapılabilir miydi? Bu zihniyet değişimi ciddi şekilde Türkiye'de başarıldığı, başarılma konusunda büyük adımlar atıldığı için Türkiye bu noktaya geldi" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur" sözlerinin hatırlatılması ve bunun çelişkili olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Hayır, şunu söylüyor: Vatandaşlarımızın, anayasal hakları, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi anlamında, Türkiye'de, Kürt kökenli olan vatandaşlarımızın bir takım sorunları vardır, bunu biliyoruz ama Kürt sorunu ne zaman vardı. Devlet 'Kürt yoktur' dediği zaman vardı."
Oslo görüşmeleri sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a ilişkin yapılanları ve Erdoğan'ın bu dönemde Fidan'ı koruduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Burada haksızlık etmeye gerek yok. Tayyip Bey'in, Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği: Evet, Kürt vatandaşlarımızın sorunları olabilir ama inkar üzerine dayalı, red üzerine dayalı, asimilasyona dayalı, devletin bakışından bakılan bir Kürt sorunu meselesi... Eskiden vardı ama... Bunu söylemek istiyor" diye konuştu.
Kurtulmuş, Erdoğan'ın, eski Türkiye'nin siyasetçilerinin hiçbirinin şablonuyla uymadığını ifade etti. 
Abdullah Öcalan'ın nevruzda, kongre çağrısı yapıp yapmayacağına ilişkin soru üzerine de Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Başlamış olan bir süreç var. Bu geri dönülemez bir süreç. Bunu hepimizin çok net görmesi lazım. Ben şöyle bir metafor kullanıyorum. Azgın bir nehirde karşıdan karşıya geçiyoruz, yüzde 80'ini geçtik. 'Geriye dönelim' kimse diyemez. Ne İmralı bunu diyebilir ne Kandil diyebilir ne de burada hükümet olarak biz irademizden vazgeçeriz. Biz vazgeçsek bile, millet bundan vazgeçmez."
Çözüm Sürecinde, hükümetin çözme iradesinin, örgütün silah bırakma iradesinin ve milletin desteğinin bir araya geldiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Bunların bir tanesi olmazsa, biri çekildiğinde süreç biter zaten" diye konuştu.
Cemil Bayık'ın "PKK'nın Öcalan ile yüzyüze görüşmeden silah bırakmayacağına ve 10 maddeyle ilgili mekanizmalar hayata geçirilmeden adım atılmayacağına" ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, bu iradenin ortaya konulmasının önemine işaret ederek, gerisinin teraffuat olduğunu söyledi.
"Bir daha hiç kimse '30 sene daha dağlara çıkalım' diyemez" 
Bu tartışmaların gelip geçici olduğunu belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şunu çok net söyleyeyim. Bir daha hiç kimse kolay kolay '30 sene daha dağlara çıkalım da bu dağlarda teröre devam edelim' diyemez. Şehirde mücadele etmek, gösteri yapmak, molotofkokteyli atmak, taş atmak, bu bir şeydir ama dağ hayatında insanların bırakın çatışmada ölmeyi normal şartlarda bile çok genç yaşlarda öldüğü bir ortamda, insanlar artık bir daha çocukları dağlara kolay kolay götüremezler. Buna bölge halkı müsaade etmez. Kürt siyasetinin gelmiş olduğu seviye de buna müsaade etmez. 
Dolayısıyla böyle baktığımız zaman ben ümitvarım. Nevruz öncesinde, nevruzda iyi bir açıklama yapacağını ümit ediyorum. Seçim öncesinde de Türkiye'nin bunu bir sene önceden beri dile getiriyorum, Türkiye halkının bütün herkesin büyük çoğunluğunun, 'bu iş çözülüyor galiba' diyeceği bir noktaya geleceğimizi ümit ediyorum."
Demirtaş'ın açıklamaları
Selahattin Demirtaş'ın son grup toplantısındaki sözleri de sorulan Kurtulmuş, açıklamanın iletişim stratejisi bakımından doğru, siyaset olarak yanlış olduğunu söyledi.
Açıklamayı uslüp olarak doğru bulmadığını, milletin üstünde irade olamayacağını dile getiren Kurtulmuş, başkanlık sistemiyle ilgili kararı da milletin vereceğini bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bir başka soru üzerine, anketlerde HDP'nin barajın gerisinde, oy oranının yüzde 7-7,5 civarında görüldüğünü ifade ederek, bu tür açıklamaların söz konusu partinin barajı aşmasına katkısının olmayacağını belirtti.
Kurtulmuş, "Gerçekten aşmak istiyorsa barajı silahla HDP yan yana insanların zihninde bile gelmeyecek. Silahları gömdük. Onun için bu Nevruz açıklaması, Kandil Mandil meseleleri bunun için önemli. İkincisi cumhurbaşkanlığı seçiminde görüldü. Baraja yakın bir oy alındı. Nasıl alındı? Hem bu silahlardan uzaklaştıklarını ortaya koydular, hem bir Türkiye partisi olduklarını ortaya koydular. Bir bölge partisi, sadece Kürtlerin temsil edildiği bir parti değil. Barış dilini kullandılar. Onun için yol belli" diye konuştu. 
Yeni anayasa
Bir başka soru üzerine Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirten Kurtulmuş, geçmişte seçim barajının düşürülmesi ve dar bölge sistemi
önerisi getirdiklerini ancak bunun diğer partilerce kabul edilmediğini kaydetti.
Kurtulmuş, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin de parlamentonun, milletvekilinin, yerel yönetimlerin ve yürütmenin, sivil toplumun kuvvetlendirilmesi konusunda adımlar atılmasının önemine işaret etti.
Kurtulmuş, sistemin tıkandığını, Türkiye'nin gerekli değişiklikleri yapmaması halinde 1970'lere geri dönme ihtimali bulunduğunu kaydederek, "Türk tipi başkanlık ve tek adamlık" tartışmalarını da değerlendirdi. Anayasa'nın 104. maddesine dikkati çeken Kurtulmuş, "104. madde zaten isterse tek adamlığı ilan etmiş. Sayın Cumhurbaşkanı istese tek adam olmak istiyorsa başka bir şey olmasına gerek yok. Şu andaki cumhurbaşkanlığı sistemi buna müsaade ediyor" diye  konuştu.

Başbakan Yardımcısı Arınç'ın, AK Parti'ye oy vermeyenlerin bakış açısıyla ilgili açıklamaları konusundaki değerlendirmesi de sorulan Kurtulmuş, siyasetin matematiğinin bu şekilde çalışmadığını ancak Türkiye'de siyaset diliyle ilgili mesele bulunduğunu kaydetti.

Kurtulmuş, siyasetin üslubunun düzgün olması gerektiğini vurgulayarak, AK Parti'ye katılımı öncesindeki açıklamalarıyla ilgili soruları da yanıtladı. Dün muhalefet üslubuyla söylediklerini bugün iktidar sorumluluğu içinde söylediğini ifade eden Kurtulmuş, "Harun gibi geldiler karun oldular" ifadesi üzerine, "Ne güzel böyle bir şeyi birisi Türk siyasetinde kalkıp... 'Oldular' demedim. Bu benim Saadet Partisi genel kurulunun bitişinde söylediğim sözdür. Bütün salona, bütün Türkiye'ye verdiğim sözdür. Harun gibi gelip karunlaşmayacağız. Hayatım boyunca hiç kimseyi şahsen hedef alıp söylememiştim. Genel kuralı söyledim. Bu kendime ve oradaki camiaya söylenmiş olan bir şeydi" dedi.

"Hükümet eleştirisi değil miydi o?" sorusuna Kurtulmuş, "Hükümet de ayağını denk alsın, insanlara bütün herkese insanlara çağrıydı bu. Bu bir değeri hatırlatmaktı. Bir manevi değerimizi hatırlatmaktı. Hiç kimse hedef alınmadan söylenmişti" yanıtını verdi.

"Çoğunluğu akil adamlar olacak"

"Silah bırakma kararı alındıktan sonra, bunların Türkiye'ye gelmesiyle ilgili olarak, Eve Dönüş Yasası'nın değiştirilmesi ya da yeni bir yasa çıkarılması gündemde mi" sorusuna, Kurtulmuş, "Silah bırakıldıktan sonra bu insanların bir kısmı Türkiye'ye gelecek durumda değildir herhalde, üçüncü ülke konuşulabilir. Geri kalan kısımlar, olaya bulaşmamış, Türkiye'de takibata uğramamış olan insanlar... Mevcut yasalar da bunun için yeterlidir. Gerektiğinde parlamento buna karar verir. Konu parlamentoya götürülür. Mühim olan sonuç almaktır. Bunlarla ilgili hazırlıklar, ihtimaller var ama mesele sonuç almak" yanıtını verdi.

Kurtulmuş, her şeyin masada konuşulduğunu, hükümetin karanlıkta yürümediğini söyledi.

"Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'İzleme Komitesi'nin 5-6 kişiden oluşacağını' söyledi. Nevruz'dan sonra bu İzleme Komitesi harekete geçer mi" sorusu üzerine, Kurtulmuş, "Tabi, bundan sonrası az kalan kısım. Bu sürecin mümkün olduğu kadar hızlandırılması lazım. Çok önemli işler yapılmış, bundan sonra sürece yayarak yapılacak işlerden ziyade hızlandırarak, çok sağlam basarak... Bir taraftan da Türkiye kamuoyunun bütün desteğini almak... Burada kilit, bu işin sahibi kimdir? Bu işin sahibi millettir" dedi.

"Başbakanımız niye rahatsız olsun?"

"CHP'nin kapatılmasıyla" ilgili iddiaların sorulduğu Kurtulmuş, birisi CHP'yi kapatmak isterse ilk önce kendilerinin karşı çıkacağını söyledi.

"Beştepe'de Bakanlar Kurulu toplandı. Başbakan Davutoğlu bundan rahatsız mı" sorusu üzerine, Kurtulmuş, "Bu çok ciddi bir algı operasyonudur. Niye rahatsız olsun" karşılığını verdi.

Anayasa gereği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bakanlar Kurulu'nu toplayabileceğini hatırlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan Sayın Başbakanımız niye rahatsız olsun? Tam tersine, her iki Bakanlar Kurulu toplantısının günü, saati Sayın Cumhurbaşkanımızla, Başbakanımız tarafından önceden kararlaştırılarak ilan edilmiştir. Hatta ikinci Bakanlar Kurulu toplantısı, Sayın Başbakanımızın programı dolayısıyla, onun uygun olduğu bir zaman... Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın dış gezileri dolayısıyla... Bundan bir şey çıkmaz. Bundan hiç kimse bir kriz çıkarma meselesine bakmasın. Cumhurbaşkanı istediği zaman, istediği yerde gelir Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder."

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...