Kendini beğenmek ile sağlıklı özgüven arasındaki sınır kimi zaman bulanık olabilir. "Narsist" kavramı da tam burada, kişinin kendine duyduğu hayranlığın günlük yaşama ve ilişkilere yansıdığı noktada devreye girer. Narsist ne demek sorusuna verilecek yanıt, sadece yüksek özgüven ya da kibirle sınırlı kalmaz; aynı zamanda empati eksikliği, onay bağımlılığı ve dış dünyayla kurulan çarpık ilişkileri de içine alır.
Psikoloji literatüründe “narsisizm” kavramı, Yunan mitolojisindeki Narkissos’un hikâyesiyle başlayan uzun bir geçmişe sahiptir. Mitolojik öyküde Narkissos, sudaki yansımasına kapılıp kalbine giden yolda yalnızca kendi güzelliğini görebilmiştir. Günümüzde ise narsizm, çok daha çeşitlenmiş bir anlam taşıyor: kişinin kendisine aşırı değer vermesi, sürekli övgü beklemesi ve başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını çoğunlukla göz ardı etmesi. Narsist ne anlama gelir sorusunu cevaplandırmak, insan ilişkilerinde karşımıza çıkan pek çok sorunun köküne inmek anlamına da gelir.
Narsist kelimesi esasen “narsisizm eğilimlerine sahip olan birey” anlamını taşır. Bu tanım, kişinin “kendini aşırı beğenme” durumundan öte, başkalarının ihtiyaç ve duygularını önemsememe, eleştiriden kaçma, onay ve ilgi bağımlılığı gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Burada önemli olan, öz-sevgi ile narsisizm arasındaki farkı ayırt edebilmektir.
Sağlıklı bir öz-sevgi, kişinin hem kendine hem de başkalarına saygı duymasını gerektirir. Oysa narsist kişi, benmerkezci bir bakış açısı içinde, sadece kendi öz-değerini yüceltmek ve pekiştirmek uğruna çevresinden beslenir. Zamanla bu yaklaşım, duygusal sömürü ya da manipülasyon gibi istenmeyen davranışların ortaya çıkmasına yol açabilir. Dolayısıyla "narsist” kavramı, yalnızca “kendini sevme”yi anlatmaz, “başkalarını dışlama ya da kullanma” boyutunu da içerir.
“Narsist”, mitolojik köklerinde Narkissos ile başlasa da modern psikolojide çok daha geniş bir alana yayılır. Narsisizmin en temel göstergesi, kişinin kendini sürekli ön planda tutması ve her şeyin kendi etrafında dönmesi gerektiğine inanmasıdır. Yani, bir narsist için dünyanın merkezi çoğu zaman sadece kendisidir. Bununla beraber, bu bireylerde görebileceğiniz aşırı özgüven görünümü, aslında kırılgan bir benlik yapısını saklıyor olabilir.
Bir narsistin çevresine karşı takındığı tavır da oldukça değişken olabilir. Bazen insanların beğenisini kazanmak adına son derece cana yakın ve etkileyici davranışlar sergilerken, başka bir ortamda eleştiri veya ilgisizlik gördüğünde sert veya öfkeli tepkiler ortaya koyabilir. Bu zıt
Narsisizmi daha iyi tanıyabilmek adına, bu tutumun temel özelliklerine bakmak faydalı olacaktır. İlk olarak, narsist kişi, her tür başarısında abartılı bir onay bekler ve eleştiriyle karşılaştığında bunu kabullenmekte zorlanır. Başkalarının duygularını, düşüncelerini veya isteklerini çoğu zaman geri planda tutar. Bu yaklaşım, sosyal ilişkilerde dengesiz ve çatışmalı durumlara yol açar.
İkinci önemli özellik ise kişinin kendine sürekli bir “mükemmeliyet” rolü biçmesidir. Hatasız olduğuna inanma, başarısızlığı ya da yanılgıyı kabul etmeme gibi eğilimler sıklıkla görülür. Böylece narsist birey, kendisini sürekli üstün ve seçkin bir konumda görmek ister. Eğer aksini hissettiği bir ortam söz konusu olursa, oradan uzaklaşmayı veya insanları manipüle ederek durumu kendi lehine çevirmeyi deneyebilir.