Solunum Sistemi İçin Şifalı Bitkiler
Son günlerde Koronavirüs (Covid-19) pandemisi sebebiyle insan solumun sisteminin ne denli önemli olduğu, akciğerlerimize temiz süzülmüş, nemli havanın ulaşmasını sağlamamız gerektiğini bir kez daha hatırlamış olduk. Bu makalemizde sizler için “Solunum sistemi nedir? Solunum hastalıklarına karşı ne tür önlemler almalıyız? Solunum sistemine yararlı bitkiler nelerdir? Solunum sistemini uyaran bitkiler nelerdir? Solunum sistemini rahatlatan şifalı bitkiler nelerdir? Solunum sistemini normalleştiren bitkiler nelerdir? Solunum sisteminin hastalık belirtileri nelerdir?” gibi aklınıza takılan tüm sorulara cevaplar vermeye gayret göstereceğiz. Keyifli okumalar diliyoruz...
Doğru nefes alıp verme şekli; burundan alıp, ağızdan verilendir. Sürekli ağızdan nefes alıp verenlerde hastalığa yakalanma oranı çok daha yüksektir. Çünkü içimize çektiğimiz havayı diğer tüm insanlarla ve yeryüzündeki tüm canlılarla aynı anda paylaşıyoruz. Solunum yoluyla, bitkilerle, ağaçlarla, denizlerle ve tüm canlılarla bir bütün oluştururuz. Her insan ortalama olarak 1 dakika içinde 10-15 kere soluk alıp veririz. Her gün istisnasız binlerce balonu şişirebilecek kadar havayı akciğerlerimizde kullanmamız gerekir. İşte almış olduğumuz bu hava ile de bedenimiz sağlığını korumuş olur.
Yaşam kaynağımız olan oksijen bir havadır. Bu hava kanımızda oluşan karbondioksiti yine hava yoluyla dışarı atmamızı da sağlar. Soluduğumuz havanın sadece beşte biri oksijendir. Bedenimiz, yaşamını sürdürebilmek için oksijen ve azota muhtaçtır, çünkü yaşam için zorunlu kimyasal enerjiyi ancak bunlar sayesinde sağlayabiliriz.
Pek çok hücre, bir süre oksijensiz kalabilir, fakat bazı hücrelerin oksijen gereksinimi sürekli ve kritiktir. Örneğin, beyin hücrelerimiz oksijensiz birkaç dakika kalmış olsa faaliyetlerini durdurur. İnsan solunum ve dolaşım sistemleri beden hücrelerinin oksijenle beslenmesinden sorumludur. Her insanın soluk alıp verme ritmini beyin otomatik olarak kendisi programlar. Aldığımız her solukla, gerekli yaşam enerjisini içimize çekeriz. Bu nedenle, gaz değiş tokuşunun engellenmesine yol açan solunum problemleri, bedensel canlılığın azalmasına, metabolizma sorunlarının artmasına ve dokuların yıkımına yol açar.
Solunum Hastalıklarına Karşı Ne Tür Önlemler Almalıyız?
İnsan sağlığında küçük bir eksiklik büyük çapta hasarlara yol açabilir. Bu yüzden kimse “bedenimiz şu organımız olmadan da yaşayabilir” diyemez. Çünkü bedenimizde var olan her şeyin bir görevi ve sorumluluğu vardır. Beden bir bütündür. Vücudumuzdaki bir kıl hücresinin eksikliği bile birçok cilt kanserine yol açabilir.
Akciğer tedavisinde, dolaşım sisteminin durumu da her zaman göz önünde bulundurulur.
Kalp ve dolaşım sistemi hakkında öğrendiklerimiz, akciğerler için de önemlidir.
Bu doğrultuda, sindirim sistemi de büyük önem taşır.
Şimdi konuyu genel olarak toplayacak olursak: buraya kadar değinmiş olduğumuz Solunum, Dolaşım ve Sindirim Sistemleri'nde öncelikle düzenli egzersizler, kültür fizik hareketleri yapmak ve en önemlisi ise "doğru soluk alıp verme"nin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştık...
Evet, tüm hastalıklarda olduğu gibi sağlıklı kalabilmek için geçerli olan başlıca kurallar kısaca şöyledir:
- Doğru ve programlı yaşam biçimi,
- Beslenme, hareketlilik yaşam kalitesine etkisi,
- Kişinin iç dünyası ve dış dünyasının uyumlu bir akış içinde olması,
- Kimyasal atıklarla, gazlarla ve dumanla kirletilmiş havadan kaçınmak,
- Tütün ve mamullerinin kullanımından uzak durmak,
- Bir enfeksiyondan (bulaşıcıdan covid-19 gibi) korunmanın en basit yolu, o enfeksiyon kaynağından uzak durmak,
- Bedenimizin savunma ve bağışıklık sisteminin sağlıklı ve çalışır durumda tutulması,
- Vücudu çeşitli vitaminleri içeren dengeli bir beslenmeyle ve düşüncelerin, duyguların, davranışların dengeli ve sağlığı destekleyici olduğu bir yaşam biçimiyle güçlendirme
- Gereğinden fazla antibiyotik kullanımına son verilmesi,
gibi başlıklara dikkat edilmesi kaçınılmazdır.
Buna ilaveten doktor gözetim veya kontrolü altında doğru bir yaşam biçimi için uygun şifalı bitkilerin seçimi sağlıklı kalmanızı sağlar diye düşünüyoruz.
Solunum Sistemine Yararlı Şifalı Bitkiler Nelerdir?
Solunum sisteminin tüm organları, doğru seçilen şifalı bitkilerden pekala yararlanabilir. Şifalı bitkiler, mukozanın işlerliğini destekleyerek, gaz alışverişinin en yüksek düzeyde gerçekleşmesini sağlar, akciğer dokusunun dışkılayabilme yeteneğini arttırarak, hava - nem oranının dengelenmesini sağlayarak mukoza zarlarının korunmasını da düzenlerler.
Solunum sistemini bir bütün olarak düşündüğümüzde, bu alanda oluşmuş olan bir hastalığı gerçekten tedavi etmek istiyorsak, bedenin tümünü gözden geçirmemiz ve tedavi etmemiz gerekir.
Bunun için gözden geçireceğimiz bitkiler:
1. Solunum sistemini uyaranlar,
2. Solunum sistemini rahatlatanlar,
3. Solunum sistemini dengeleyen / normalleştirenler (amphoter) ve mukoza koruyucular (demulcentia)
olarak sıralayabiliriz…
Solunum Sistemini Uyaran Bitkiler Nelerdir?
Bu sınıflandırılmada yer alan bitkiler, sindirim sistemindeki bazı sinir uçları yoluyla ilettikleri reflekslerle, solunum sistemi sinirlerini ve kaslarını uyarırlar.
Bu durum, balgam dışkılama gereksinimine yol açar. Balgam söktürücü (expectorant) droglar da balgamın solunum sisteminden sökülüp dışkılamasına yardımcı olurlar.
Uyarıcı bitkiler sırasıyla;
- Sütotu,
- Yaban yasemini,
- Koyungözü,
- Adasoğanı,
- Çuhaçiçeği (bitki ve kök),
- Kekik,
- Rezene,
- Meyan kökü
Solunum Sistemini Rahatlatan Bitkiler Nelerdir?
Bu bitkiler, öncelikle, akciğer dokusunun gerginliğini azaltır ve bu yolla, gerginlik veya aşırı hareketlilik (hiperaktivite) nedeniyle oluşan problemlere karşı kullanılabilir. Bilimsel bir açıklaması olmadığı halde, gerginliklerin giderilmesi balgam akışkanlığını arttırır ve böylece balgamın dışkılayabilmesini sağlar.
Pek çok bitki bu sınıfa alınabilir, ama aşağıdakiler en önde gelenlerdir:
- Andızotu kökü,
- Anason,
- Sinirliot,
- Melekotu kökü,
- Keten tohumu,
- Deniz üzümü,
- Kekik,
- Lavanta
Solunum Sistemini Normalleştiren (Amphoter) Bitkiler Nelerdir?
Amphoter etkime yöntemi, çelişkili etkiler oluşturabilen bitkiler kullanıldığında yararlı olabilir. Amphoter, kimyasal bir terimdir ve baz ya da asit özellik gösteren, bazlara karşı asidik, asitlere karşı bazik özellik gösteren, bazik ve asidik özelliklerin her ikisini de taşıyan drogların tanımlanmasında kullanılır.
Amphoter ilaçlar, normalleştirici/dengeleyici özelliklere sahiptir ve hastalığın belirtilerine göre etkenliklerini değiştirerek, problemin çözülebilmesini sağlarlar. Fitoterapide bu tür bir uygulamanın yer alıyor olması, ilk bakışta şaşkınlığa yol açabilir. Çünkü bilimsel tıp, her ilaçtan, dozaja bağlı ve kolay kontrol edilebilen, belirli bir etki bekler. Bu beklenti, bedeni eğer genel anlamda bir makine olarak görüyorsak geçerlidir. Ama bedeni sistemlerden, organlardan ve hücrelerden oluşan bir bütün olarak gördüğümüzde, tedavi eden kişinin öncelikli görevinin, bedenin kendini iyileştirme işlevini desteklemek ve güçlendirmek olduğunu göz ardı edemeyiz. İşte burada, amphoter drogların, söz konusu sistemdeki hastalığın gerektirdiği etkiyi oluşturarak, bedenin kendi dengesini yeniden sağlayabilmesine yardımcı olduğunu görüyoruz. En önemli amphoter droglar sırasıyla:
- Bozotu,
- Küçük çiçekli sığırkuyruğu çiçeği,
- Andızotu kökü,
- Sütotu,
- Mercanköşk,
- Sinirliot,
- Ökaliptüs yaprağı
Mukoza Koruyan (Demulcent) Bitkiler Nelerdir?
Bu tür droglar, tahriş olmuş veya iltihaplanmış olan mukozayı rahatlatır, yükünü hafifletir ve yumuşatır.
Sümüksel özellikleriyle, mukozayı ve öteki dokuların yüzeylerini korur ve kayganlıklarını sağlarlar.
Tedavi, onların bu yardımlarıyla gerçekleşebilir. Akciğerler için en önemli olanlar şunlardır:
- Hatmi (bitki ve kök),
- Öksürükotu,
- Ebegümeci,
- Sığırkuyruğu çiçeği,
- Keten tohumu,
- Meyan kökü,
- Salep
Solunum Sisteminin Hastalık Belirtileri Nelerdir?
Adları belirlenmiş olan tüm solunum hastalıklarının ve hastalık belirtilerinin, genelde iki ana durumdan kaynaklandığı söylenebilir:
- Yığılma veya birikme durumu; kramp/spazm,
Yığılma/birikme durumları, gereğinden fazla üretilen veya yeterince dışkılanamayan balgamın akciğerlerde birikmesiyle oluşur.
Bu durum, zamanla dejenerasyona (bozulmaya) yol açar. Bronş kaslarının spazmı (bronşiyospazm), solunum hastalıklarında ikinci bir grup oluşturur ve pek çok nedenden kaynaklanabilir.
Bu iki grubun dışında kalan hastalıklar ise (örneğin akciğer kanseri), bedenin bir bütün olarak ele alınıp tedavi edilmesi gereği ile ilgili örneklerdir.
Yığılma / Birikme (Kongestion) Nedir?
Bilimsel tıp genelde, akciğer, burun veya boğazdaki birikimlerin, bakteri veya virüs enfeksiyonlarından kaynaklandığını kabul eder. Ama enfeksiyonun, bir organdaki birikimden kaynaklandığını düşünmek herhalde daha doğru olurdu.
Virüsler bedende ancak, uygun yaşam alanı bulduklarında çoğalabilirler. Akciğerdeki balgam birikimi, virüslerin çoğalabileceği, uygun bir yaşam alanıdır, ama normal bir durum değildir. Yalnızca enfeksiyon tedavi edildiğinde, hastalığın asıl nedenini oluşturan durum ortadan kalkmış olmaz. Aynı rahatsızlığın yinelenmemesini sağlamak için, balgam birikiminin de tedavi edilmesi kaçınılmazdır.
Balgam birikimlerinin oluşumunda, genelde beslenme biçiminin de payı vardır. Balgam yaptırıcı besin maddeleri bedenin gereksinimini aşan oranlarda tüketildiğinde, örneğin akciğerlerde balgam oluşumu artar.
Bu doğal temizlik işlevi, antibiyotiklerle baskı altına alındığında, bir balgam birikiminden, kronik veya dejeneratif (organ bozukluğu) hastalıklara uzanan yol açılmış olur. Bu nedenle, balgam birikimiyle ilgili tüm solunum sistemi hastalıklarında, balgam yaptırıcı özelliği öne çıkmayan besin maddelerinin tüketimine öncelik verilmelidir.
Biz yalnızca, bedenin bu maddeleri gereğinden çok üretmemesine dikkat etmeliyiz ve bunun için de, bu maddelerin hangi besinlerden kaynaklanabileceğini bilmemiz gerekir.
Bu besin maddeleri:
- Yoğurt dahil, tüm süt ürünleri,
- Yumurta,
- Özellikle yapışkan albümin içeren; buğday, yulaf, çavdar ve arpa türü tahıllar,
- Şeker,
- Patates ve nişasta
içerikli besinler.
Balgam üretiminin azaltılmasını amaçlayan bir diyette, adı geçen bu besin maddelerinin yerine, taze meyve ve meyve suları tüketilmelidir.
Öksürük İçin Şifalı Bitki ve Karışımları Nelerdir?
Öksürük, pek çok şifalı bitki ile tedavi edilebilir. Ama, bitkileri kullanan herkesin, öncelik tanıdığı bir bitkisi veya bitki karışımı vardır ve bitki karışımlarının kullanımı genelde daha yararlı olur.
Karışımlar: Ebegümeci, meyan kökü, sinirliot ve hindiba, eşit oranda, ince kıyılarak karıştırılır.
1-2 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 kere 1 bardak çay, balla tatlandırılıp, yudumlanarak içilir.
*İnatçı öksürüğe karşı; hatmi kökü çayı, yarım saatte 1 yudum içilir. İnce kıyılmış 2 yemek kaşığı dolusu kök, 1 litre suda ağır ateşte 2 saat kaynatılır ve süzülür.
*İnce soğan dilimleri, nöbet şekeriyle birlikte şurup kıvamına gelene kadar kaynatılır. Saat başı 1 tatlı kaşığı şurup içilir.
*Öksürük gıcığı, biraz sirke eklenmiş 1 tatlı kaşığı toz şeker alındığında sakinleşir.
*Limon suyu karıştırılmış bal, balgam söktürücüdür.
* 1 avuç dolusu arpa, 1 litre suda yarım saat kaynatılır, süzülür ve biraz balla tatlandırılır. Yarım saatte 1-2 yudum içilir.
*Rendelenmiş kara turpa bal karıştırılır. 1-2 saat sonra oluşan şuruptan saatte 1 tatlı kaşığı alınır. Şurup, 1 günden fazla bekletilmez.
*125g nöbet şekeri, 125g kuru üzüm ve 2-3 tatlı kaşığı ince kıyılmış meyankökü, 1 litre suda, suyun yarısı kalana kadar kaynatılır. Günde 2-3 kere, 1 yemek kaşığı dolusu alınır.
*Çok iyi yıkanan 3-4 patates, kabuğu soyulmadan haşlanır, haşlama suyu, nöbet şekeriyle kaynatılır. Günde 2 kere, 1 bardak sıvı, yudumlanarak içilir.
*Andızotu kökü 20g, kekik 15g, çuhaçiçeği kökü 5g ince kıyılmış olarak karıştırılır. 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 bardak soğuk suya eklenir, kaynama derecesine geldikten sonra 1-2 dakika kaynatılır ve süzülür. Biraz balla tatlandırılarak, günde 2-4 kere 1 bardak çay, soğumadan, yudumlanarak içilir.
*Çuhaçiçeği kökü 20g,ezilmiş anason 10g, ebegümeci yaprağı 10g, ezilmiş rezene 10g. Bu karışımdan 1 tatlı kaşığı dolusu, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Sıcak çay balla tatlandırılarak, günde 2-3 kere 1 bardak, yudumlanarak içilir.
*Taze sinirliot yaprakları havanda biraz ezilir, biraz su eklenir ve kaynama derecesine kadar ısıtılır. Süzmeden, bolca balla karıştırılır. Öksürük ateşli de olsa, saatte 1 tatlı kaşığı dolusu alınır.
*1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış gülhatmi çiçeği, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 kere 1 bardak çay, 1 tatlı kaşığı balla tatlandırılır ve soğutulmadan, yudumlanarak içilir.
*Meyan kökü 20g, gülhatmi çiçeği 10g,sinirliot 10g, çekirdeksiz kuşburnu 10g, ince kıyılmış olarak karıştırılır. 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. 1 tatlı kaşığı balla tatlandırılır, günde 2-3 kere 1 bardak çay, soğutulmadan, yudumlanarak içilir.
*Kekik 20g, çuhaçiçeği kökü 10g, ezilmişanason 10g, sinirliot 10g, meyan kökü 10g. 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür ve bal ile tatlandırılır. Günde 2-3 kere 1 bardak çay, soğutulmadan, yudumlanarak içilir.
*Yaraotu çiçeği 30g, sinirliot 20g, ince kıyılarak karıştırılır. 1 yemek kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 kere 1 bardak sıcak çay, balla tatlandırılır ve yudumlanarak içilir.
Eğer öksürük, zayıf bir kalbe baskı yapıyorsa, karışıma 1 ölçek arslankuyruğu veya ökseotu eklemek gerekir. Bu katkı, kalbi rahatlatır ve gücünü arttırır.
Sinirsel kökenli kuru öksürüğü yatıştırmak için, öksürükotu,ebegümeci, keten tohumu gibi, mukozayı koruyucu ve solunumu rahatlatıcı bitkiler kullanılabilir.
Bronşit İçin Şifalı Bitkiler ve Karışımları Nelerdir?
Akciğerdeki büyük ve orta çaptaki bronşların mukozasında oluşan iltihabik süreçtir. Ama, akciğerdeki tüm hafif enfeksiyonlar genelde bronşit olarak tanımlanabilir.
Eğer tedavi şifalı bitkilerle yapılacaksa, zaten tanım kargaşasıyla uğraşmaya da pek gerek yoktur.
Bu tür durumlarda kullanılması gereken, balgam söktürücülüğü mukoza koruyuculukla bağdaştırabilen ve böylece iltihaplı dokuları rahatlatabilen, genelde öksürüğe karşı kullanılan bitkilerdir:
- Öksürükotu,
- Keten tohumu,
- Kestane yaprağı,
- Kekik,
- Hatmi,
- Meyan kökü,
- Ihlamur,
- Atkuyruğu,
- kediotu kökü,
- Isırganotu,
- Çıbanotu,
- Sarı kantaron,
- Ebegümeci,
- Ayrıkotu kökü,
- Adaçayı ve soğan.
- Ökaliptüs,adaçayı veya buğuseptil ile inhalasyon tedavisi yapılabilir.
Karışımlar:Öksürükotu, leylak çiçeği, ıhlamur ve atkuyruğu ince kıyılarak eşit oranda karıştırılır. 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 kere 1 bardak sıcak çay, balla tatlandırılır ve yudumlanarak içilir. Yatak istirahati gereklidir.
*Mürver çiçeği veıhlamur, ince kıyılarak eşit oranda karıştırılır. 1-2 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. 2-3 bardak sıcak çay, kısa aralıklarla, yatakta içilir ve terlenir.
*Ökaliptus, adaçayı veya buğuseptil ile buğu tedavisi yapılabilir.
*Mürver çiçeği 2 ölçek, boyotu 2 ölçek, civanperçemi 1 ölçek, kekik 1 ölçek, ince kıyılarak karıştırılır. 4-5 yemek kaşığı dolusu (20g) bitki, 1 litre beyaz şarabın içinde 8-10 dakika ağır ateşte kaynatılır, süzülür ve saat başı 1 yemek kaşığı dolusu alınır.
*Taze limon suyu ve balla hazırlanan sıcak limonata rahatlatıcıdır.
*Pelinotu çayı, saat başı bir tatlı kaşığı alınır. Tüm akciğer iltihaplarında çok iyi sonuçlar verir.
Başka öneriler: Sıcak tuzlu suda 10-15 dakikalık el ve ayak banyoları. Göğse sıcak sirkeli su kompresleri, yarım saatte bir tazelenir. Balgamın böbrekler üzerinden dışkılanabilmesini sağlamak için, günde 2-3 bardak adaçayı, 1-2 hafta süreyle içilebilir.
Enfeksiyon durumunda, öncelikle sarmısak, kekik ve ökaliptus kullanılabilir.
Kekik ve ökaliptusun içerdiği uçucu yağlardan, buğu tedavisi ve banyo katkısı olarak da yararlanılabilir.
Bronşitte uygulanacak tedavi banyosunda, kekik ve ökaliptus eşit oranda karıştırılır. 2 avuç dolusu bitki karışımı, 2 litre kaynar suya eklenir, 30 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir. 37-38 derece sıcaklıktaki banyo suyunda 15-20 dakika kadar kalınır. Banyo sonunda üşütülmemeli, 1 saat kadar yatakta dinlenilmelidir.
Eğer lenf bezlerinde şişkinlik görülecek olursa, lenf sistemini de desteklemek gerekebilir.
Sistemin atıklarından arındırılabilmesi için, günde 2-3 bardak yoğurtotu çayı etkili olacaktır.
Akciğer Zarı İltihabı İçin Şifalı Bitkiler Nelerdir?
Bir akciğer zarı iltihabı veya akciğer iltihabı oluştuğunda, hastanın öncelikle ateşinin düşürülmesi için bir tedavi başlatılmalıdır.
Böylece, öncelikle göğüs olmak üzere, bedenin yükü azaltılmış olur. Bu amaç doğrultusunda kullanılacak bitkilerin başlıca özelliği, ter atılmasını sağlamaları(diaphoretica) ve mukozayı korumaya almaları (demulcentia) olmalarıdır.
Terletici bitkiler: Mürver çiçeği, ıhlamur, mayıs papatyası, nane ve sinirliot eşit oranda karıştırılır. Günde 2-3 bardak çay, soğutulmadan içilir. Mukoza koruyucu bitkiler: Keten tohumu, ebegümeci, meyan kökü, hatmi çiçeğinin yaprağı ve kökü
Boğmaca İçin Şifalı Bitkiler ve Karışımları Nelerdir?
Yaşamın daha sonraki yıllarında başka rahatsızlıklara ve bünyesel güçsüzlüklere de yol açabileceği için, hastalığın tam anlamıyla tedavi edilmesi gerekir.
Tedavide etkili olabilecek bitkiler aşağıda gösterildiği gibi kullanılmalıdır:
Frenküzümü yaprağı 2 ölçü, sinirliot 2 ölçü, kekik 1 ölçü, kokulu menekşe (yaprak) 1 ölçü, hatmi(yaprak-çiçek) 1 ölçü, ince kıyılarak harmanlanır. Yarım tatlı kaşığı dolusu bitki, yarım su bardağı kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür ve biraz balla tatlandırılır. Günde 3-4 kere yarım bardak çay yudumlanarak içilir. Bu karışımın tadı, anason veya meyan kökü ile zenginleştirilebilir.
*Yarım tatlı kaşığı dolusu, havanda hafifçe ezilmiş rezene tohumu, 1 bardak süte eklenir, ağır ateşte 1-2 dakika kaynadıktan sonra 10 dakika demlendirilir ve süzülür. Biraz balla tatlandırılarak, günde 1-2 bardak içilir.
*1 bardak sıcak suya 1 yumurta sarısı, biraz limon suyu ve bal karıştırılır. Soğutmadan, yudumlanarak içilir.
*Sıcak süte biraz soğan özsuyu ve bal karıştırılır, soğutmadan yudumlanarak içilir.
*Taze sıkılmış kara turp suyuna bal karıştırılır. Saatte 1 tatlı kaşığı içirilir. Bir günden fazla bekletildiğinde, kötü kokular oluşturur.
Kramplar / Spazmlar İçin Şifalı Bitkiler ve Karışımları Nelerdir?
Bir başka önemli solunum rahatsızlığının özyapısı, bronşlarda oluşan kramplar tarafından belirlenir. Astım, bu hastalıkların en çok tanınan bir türüdür. Kramplar, hastalığın kaynağını oluşturmaz, onlar, çok yönlü bedensel gelişimlerin sonucudurlar ve problemin çok küçük bir bölümünü oluştururlar. Bu nedenle, uygulanan tedavilerde genel sağlık durumunun göz önünde bulundurulması doğru olur.
Astım: hastalık, çeşitli nedenlerin bir araya gelişinden kaynaklanabilir. Genellikle, alerjik bileşkeler astım nöbetlerine yol açar. Bazı durumlarda neden, doğrudan kalıtımla ilgilidir, bazen de uyaran maddelere karşı organizmanın oluşturduğu bir tepkidir.
Astım, şifalı bitkilerle tedaviye çok olumlu yanıt veren bir hastalıktır. Ama her hastaya iyi gelebilecek bir örnek reçete hazırlamak olanaksızdır.
Çünkü şifalı bitkilerin, hastalığa yol açan etkenlere göre seçilmesi gerekir.
*Kramp çözücü ve solunumu rahatlatıcı etkileri olan bitkiler: Şahtereotu, farekulağı (şahinotu-tırnakotu/Hieracium pilosella), güneşgülü(çiğotu/Drosera ratundifolia), çıbanotu, melekotu kökü, mine çiçeği, sedefotu, biberiye, çuhaçiçeği kökü, pelinotu, civanperçemi, kekik, atkuyruğu.
*Normalin üstünde balgam oluşumunda, aşağıdaki, balgam söktürücü bitkilerin kullanılması doğru olur: Anason, meyan kökü, öksürükotu, boğadikeni kökü, ökaliptus, ebegümeci, hatmi, sinirliot, ısırganotu, rezene, kekik, çıbanotu, boyotu tohumu, hindiba.
*Astım nöbetlerinin kalbi yorduğu durumlarda, arslankuyruğu, alıç ve ökseotu, kalbi güçlendirici etkileriyle, fevkalade yararlı olabilir.
*Kan basıncının yüksek olduğu durumlarda, ökseotu, alıç, ıhlamur dengeyi sağlayabilir.
*Korku ve gerginlik hallerinde ise, kediotu kökü, şerbetçiotu çiçeği, arslankuyruğu, yulaf gibi bitkiler başarıyla kullanılabilir.
*Alerjik reaksiyonlara karşı ısırganotu denenmelidir.
Ender de olsa, astım bazen yalnızca sinir sistemini güçlendirici droglarla tedavi edilebilir. Çünkü, astım nöbetini başlatan başlıca nedenlerden biri korkudur. Hatta, astım nöbetinden duyulan korku, nöbetin başlamasına neden olabilir. Böyle durumlarda, hastanın iç dünyasını dengeleyici ve kendine güvenini güçlendirici her yöntem uygulanabilir. Sinir sistemini güçlendirici bitkiler, bu süreci destekleyebilir, ama psikoterapinin önemini de göz önünde bulundurmak gerekir.
Süt ve süt ürünleriyle ilgili birkaç söz daha. Çocuk astımlarında ve egzamalarında, sütün alerjik reaksiyonlara yol açtığı kanıtlanmıştır, hatta, yetişkinlerin bu tür hastalıklarının da süt ve süt ürünlerinden kaynaklanabileceğine inanılmaktadır. Çocukların, uzun süre anne sütü emmeleri büyük önem taşır. Ancak sütten kesildikten sonra, bazı zararlı maddeleri içeren inek sütüyle beslenmemelidirler. İçinde birçok harika(!) besin maddesi ve şeker bulunan süt ürünlerinden de kaçınmak gerekir. Hatta kırmızı etten de uzak durulmalıdır. Tüm bunlara karşın, inek sütünün içerdiği zararlı maddelerin hiçbirini içermeyen keçi sütü ve peyniri ile bu boşluk pekala doldurulabilir diye düşünüyoruz...