Tgrt Haber

Yeşilçam'ın 'Taş' kalpli adamının bilinmeyen dramı

03 Kasım 2015 17:33 - Güncelleme : 16 Şubat 2022 11:54
Yeşilçam'ın 'Taş' kalpli adamının bilinmeyen dramı

Taş'tan adamın dramı. Yeşilçam'ın efsane ismi Erol Taş'ın 3 küçük çocuğuna hem annelik hem de babalık yaptığını biliyor muydunuz?

Filmlerin taş kalpli oyuncusu Erol Taş, gerçek yaşamında eşini kaybeden ve üç küçük çocuğuna hem annelik hem babalık yapmak zorunda kalan, altın yürekli bir adam. Fotoğrafta Erol Taş, 3 yaşındaki oğlu Metin'i yıkarken görülüyor...
Taş duvarın önüne oturmuş, yüzü ve elleri toprak içinde ağlayan çocuğa eğildi: «Neden ağlıyorsun yavrum? Bir yerine bir şey mi oldu?» Çocuk, onun yüzüne hiç bakmadan ağlamaya devam ediyordu... 
********** 
Erol TaşErol Taş'ı, Cankurtaran'daki kahvesinde bulmuştuk. «Ben de şimdi evden geldim. Bugün çamaşır günü, hem de çocukları yıkamak istiyorum. Baktım sabun kalmamış, dışarıya çıkmak icap etti» diyordu.
Yeşilçam'ın 'Taş' kalpli adamının bilinmeyen dramı
Birlikte kahveden iki sokak ilerde olan, «Şadırvan Çıkmazı»ndaki Erol Taş'ın evine doğru yürüyorduk. İşte o zaman Erol Taş birdenbire durdu. Üstü başı kir-pas içinde, durmadan ağlayan bir çocuğa gözü ilişmişti. «Neden ağlıyorsun yavrum?» derken çocuğun kirli yanaklarını iri elleri ile okşuyordu.
Erol Taş çocukları eskiden de severdi. Fakat o kara gününden sonra, bütün çocuklar onun kendi öz çocuğu olmuştu sanki...
Evin kapısından içeri girdiğimizde, çocuk sesleri kulaklarımızı doldurdu... Erol, «Çocuklar daha hiç bir şey bilmiyorlar. Annelerini hastanede sanıyorlar» dedi. Erol Taş'ın üç çocuğu var: Güler, Gönül ve Metin. Güler ile Gönül 6 yaşında ikiz kardeş. Bu yıl okula başladılar. Metin ise 3 yaşının içinde. 
Çocuklar babalarını görünce sevindiler. Fakat, bizleri tanıyamamışlardı. Erol Taş «Bir dakika, benim çamaşır suyu kaynamış olmalı» diyerek yanımızdan ayrıldı.
********* 
Erol Taş18 Ağustos 1965, Erol Taş için unutamayacağı kara günlerden biri olmuştu. Vakit akşam üzeri... Odadan çıkan hemşire, hastane koridorlarında dolaşan adama başıyla işaret ediyor «Erol Bey gelir misiniz?» Erol Taş odadan içeri piriyor. Uzun seneler aynı yastığa baş koyduğu karısı, kurtulamadığı amansız hastalığın pençesinde hayata gözlerini kapıyor... Ve artık Erol, çocuklarının hem babası, hem de annesi oluyor.
Yeşilçam'ın 'Taş' kalpli adamının bilinmeyen dramı
«BABA KARNIM ACIKTI»
Küçük Metin ağlamaya başlamıştı. «Baba karnım acıktı» diye sesini duyurmaya çalışıyordu. Erol Taş bir taraftan masayı hazırlarken, «Çamaşır ve banyo günleri hep böyle oluyor. Yemek saati gecikiyor» diyordu. Masa hazırdı.
Çocuklar masanın etrafında yerlerini aldılar. Erol çocukların tabaklarını hazırladı. Hep beraber oturup yemeye koyuldular.
Erol TaşGönül: «Babacığım makarna çok güzel olmuş. Hep bize bundan pişir emi?» diyordu. Erol da «Her gün makarna olur mu kızım. Sonra bıkarsın. Bugün kolayıma geldi. Onun için makarna pişirdim» diyordu.
Yemekten kalktılar. Erol çabucak bulaşıkları yıkadı. «Hadi bakalım şimdi uykuya» dedi. Çocuklar, önce nazlandılar. Fakat Erol kalktıkları zaman onları otomobille çocuk bahçesine götürmeyi vaat edince itiraz etmediler.

Erol Taş'ın çamaşır yıkaması da uzun sürmedi. Bir taraftan yıkadığı çamaşırları sıkarken, «Ben de kirlilerin çok fazla olduğunu sanıyordum» diyordu. Bu arada öğlen uykusundan uyanan Metin'in sesi duyuldu. Gönül ve Güler de uyanmışlardı. Artık parktaki çocuk bahçesine gidebilirlerdi.
Dört kişilik «Taş» ailesi Mercedes arabalarındaki yerlerini aldılar. Ve çocuklar gözlerini açıp kapayıncaya kadar kendilerini Gülhane Parkı'nda buldular. Önce hayvanat bahçesi gezildi, sonra çocuk bahçesindeki salıncakta sallandılar, kaydılar, eğlendiler, eğlendiler...
DALGIN ADAM
Erol TaşTaş duvarın önündeki ağlayan çocuğa üzülen Erol, çocuklarının yanında daima neşeli olmaya çalışıyordu Bugüne kadar çeşitli yarışmalarda 7 defa mükafat almıştı. Ve en iyi karakter oyuncusu olarak gösteriliyordu... Fakat onun şöhretle parada pulda gözü yoktu... Çocuklarından başka hiç bir şeye aldırış etmiyordu. Zaman zaman boşluğa dalan gözlerinde üzüntü bulutlarını görmek mümkündü.

(25 Eylül 1965)
Erol Taş Kimdir?
Türk sinemasında "Kötü adam" tiplemesinin değişmeyen karakter oyuncusu Erol Taş, 1926'da Erzurum'da doğdu. İlkokuldan sonra öğrenimine devam etmeyen Taş, yaşamını kazanmak için çeşitli işlerde çalıştı. Taş'ın sinema hayatı 1953'de "Acı Günler" filmiyle başladı. 
     Kısa sürede karakter rollerinin aranan oyuncusu olan Taş, 1965, 1967 ve 1975'de Antalya Film Festivali'nde "En iyi yardımcı erkek oyuncu" dalında "Altın Portakal Ödülü"nü kazandı. Taş, Metin Erksan'ın "Susuz Yaz" filmindeki rolünden dolayı Turizm Bakanlığı Özel Ödülü ile Meksika Acapulco Festivali'nde özel ödül aldı. İzmir Film Festivali'nde başarılı sanatçılar arasına seçilen Taş, "9 Sütuna Manşet", "Hanımın Çiftliği" ve "Kanun Savaşçıları" adlı televizyon dizilerinde de oynadı. 
     Erol Taş'ın sinema hayatı tesadüfen başlıyor. Cankurtaran'da bir iplik fabrikasında çalışırken Lütfi Akad da o bölgede bir film çekiyor. Erol Taş işten kaytarıp arkadaşlarıyla çekimleri izliyor. Bu arada mahallenin bir kaç serserisi film ekibine musallat oluyor. Erol taş, film ekibini korumak için bir kaç arkadaşıyla birlikte serserilerle kavgaya girişiyor ve Lütfi Akad'ın yanında adamlara sıkı bir dayak çekiyor. Lütfi Akad, bir kaç gün sonra haber yolluyor, 'Bir kavga sahnesi var, gelsin oynasın' diye. Erol Taş'ın sinema hayatı böyle başlıyor. 
     Erol taş'ın başına 'kötü adamlığından' dolayı epey bela gelmiş. İşte bunların en ilginçlerinden biri...
     Erol Taş anlatıyor: "Yılmaz Güney'in İnce Cumali filminde zalim ve gaddar bir köy ağasını oynuyordum. İğrenç, aşağılık bir adam. Başkasının çiftliğine sahip olmak için köydeki tüm insanları öldürüyor, şahit bırakmamak için tavukları bile kesiyor. Film bitti, doğu illerimizden birinde galası yapılacak kente gittik. Film gösterildi. Herkes sahneye çıkıp konuşma yaptı. Sıra bana geldiğinde ortalık karıştı. Sahneye şişe, taş, yağmaya başladı. Bazı seyirciler üstüme saldırıp yumrukladı. Üstüm başım kan içinde kaldı. Ben, 'Atın, atın. Bana çiçek ve ekmek atıyorsunuz' diye kahakaha atarak seyirciyi selamladım. bu kez tüm salon ayakta alkışlamaya başladı beni. Başka bir olayda da Rus generalini oynadığı bir filmden çıkan seyirciler, Erol Taş'ın kahvesini basmaya ve 'Seni gidi Rus tohumu' diye saldırıp, linç etmeye kalkışmışlardı.
Erol Taş 8 Kasım 1998'de hayatını kaybetti...

500
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...