Zeytin Yasasında düzenleme ne getiriyor?
Son günlerde sıkça tartışılan konulardan biri zeytin kanunu. Peki zeytin kanunu nedir? Neden kanuni düzenlemeye ihtiyaç duyuldu? Tartışılan yönleri neler? Bu konular hakkında okuyuculara bilgi vermek ve aynı zamanda düzenleme öncesi konuyu daha serinkanlı ele almak açısından geniş bir perspektiften zeytin kanununa yaklaşacağız.
26 Ocak 1939 tarihli Zeytin Kanunu
Cumhuriyet tarihimizde zeytinin korunması ve ekonomik yararının artırılması amacıyla yasalar çıkartılmıştır. Zeytinlik alanların korunması açısından dayanak noktasını oluşturan 26 Ocak 1939 tarihli, 3573 sayılı zeytin kanunu, zeytin ve zeytinyağı üretimini artırmak amacıyla çıkarılmış ve zeytinlik alanlarla ilgili yasal düzenlemeler getirmiştir. Yasanın çıkarıldığı yıla kadar özellikle Marmara ve Ege Bölgesi'nde 120 milyona yakın zeytin ağacı bulunuyordu ve bu ağaçlardan yaklaşık 30 milyonu ürün veriyordu. Geriye kalan ve ürün vermeyen zeytin ağaçlarının aşılanması ve üretime kazandırılması gerekliliği ile kanun çıkarılmış ve zeytinlik alanların korunması amaçlanmıştır. Yasanın 20. maddesiyle ''Zeytinlik içinde yağhane veya fabrika inşa etmek Tarım Bakanlığından izne bağlıdır'' hükmü getirilmiş ve zeytinlik alanları korunması yasal hükme tabi tutulmuştur.
Ziraat Mühendisleri Odası'nın verilerine göre Türkiye'de 189 milyon civarında zeytin ağacı bulunuyor ve 158 milyonu meyve veriyor. Türkiye`de zeytinliklerin toplam alanının 459 bin hektar kadar olduğunu söyleniyor ve ayrıca Türkiye dünyaya zeytinyağı ihracatında da ilk dörtte bulunuyor.
Menderes Döneminde Zeytin Politikaları ve Toprak Ağalığı
Menderes dönemde uygulanan tarım politikaları ve zeytincilik faaliyetleri, boş toprakların devlet eliyle topraksız köylüye dağıtılması olarak özetlenebilir. Üretim artışı hedefiyle birlikte aynı zamanda siyasi pragmatizmin bir sonucu olarak topraklar toprak ağalarına verilmiş ve karşılığında çift yönlü fayda elde edilmeye çalışılmıştır. Günün şartlarına göre uygulanan bu yöntemler makineli tarımın yaygınlaşmasına ön ayak olduğu gibi aynı zamanda toprakların bölünmesi ve toprak ağalarına dağıtılmasına neden olmuştur.
28 Şubat 1995, 3573 Sayılı Zeytin Koruma Kanunu
1939 yılında getirilmiş olan Zeytin Kanununda 28 Şubat 1995'de bazı değişiklikler yapıldı. Yasanın 20. maddesi ''Zeytinlik sahaları içerisinde ve bu sahalara en az 3 km mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman bırakan tesis yapılamaz ve işletilemez'' denmektedir.
1939’da hazırlanmış olan zeytin koruma yasası ve 1995’te çeşitli eklemelerde bulunması, yakınlarına sanayi bölgesi açılamaması gibi günümüzün şartlarından bazı konularda uzaklaşmaktadır. Her bir zeytin ağacının değerini bakımının yapılmadığı zamanlarda ağaç başına 10 lira ceza kesilmesi söz konusuydu. 1939 yılı ve 10 lira. Yaklaşık 50 dolara tekabül eden bu miktar bize şunu göstermektedir ki, yurt dışı ihracatında önemli bir paya sahip olması için zeytine atfedilen değer had safhadadır. Çünkü, Türkiye yeni savaştan çıkmış ve bu savaşı tüm seferberliğini kullanarak kazanmıştır. Eldeki imkanlar gözetildiği vakitte zeytin, zeytinyağı gibi yatırımlara odaklanmak ve bu değerli ürünün ihracatını hızlı bir şekilde sağlamak dönemin konjonktüründen bakıldığı zaman gayet mantıklıdır. Peki sanayileşen ülkemizde, gelişen teknolojide ve enerji krizinin arttığı bu dönemin okumasını 1939’dan yapmak ne kadar mümkündür?
Zeytin yasasının öneminin belirtildiği belli planlar ve programlar çerçevesinde ağaçların taşınması, bölgelerin ağaçlandırılması, ağaçlandırılan bölgelerin ulaşımlarının ve imkanlarının – zeytinyağı üretim yerleri gibi – doğru şekilde planlanmasının ardından hem bölgeye hem de ülkenin geneline ekonomik açıdan çok fazla yarar sağlayabilecektir.
Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” kapsamında ise bu durum göz önüne alınarak; ''Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir'' hükmü getirilmiştir. Ayrıca ''Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için madencilik faaliyeti yürütecek kişinin madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini ve Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur.'' denilmektedir.
Zeytin Kanunu ve Maden Sahalarının İyileştirilmesi
Maden sahalarının kullanım sonrası uygulamalar ile yeniden düzenlenmesi madencilik planlarıyla eş zamanlı olarak başlatılan, maden çıkarma ve sonrasındaki aşamalarda da devam eden bir çok faaliyetten oluşur.
İyileştirme; maden alanlarının madencilik öncesindeki orijinal durumuna getirilmesi, endüstriyel kullanım sonrası terk edilen alanların yararlı hale getirilmesi, arazi tekrar doldurulduktan veya döküm sahaları tekrar düzenlenip bitkilendirme işlemleri için hazır hale getirildikten sonra başlayan, planlanmış bitki örtüsünün oluşturulması için gerekli çalışmaların tümüdür. Madencilik uygulamalarından sonra arazinin yeniden doldurularak konturlama çalışmalarıyla en üst toprağın serilmesi ve tohumlama ile iyileştirilerek daha sonraki kullanım için uygun şartların oluşturulması iyilrştirme çalışmaları ile gerçekleştirilir.
Minerallerin çıkarılmasından sonra arazinin yeniden kabul edilebilir çevresel şartlarının oluşturulması, alanın doğal durumuna veya buna eşdeğer bir duruma döndürülmesi, çevreye bağlı kalarak işletme sonrası arazinin sağlamlaştırılması (erozyon ve sedimantasyon kontrolü), arazinin ekolojik ve estetik değerlerini dikkate alarak kullanım planlarının verimli hale dönüştürülmesi iyileştirme çalışmalarının kapsamını oluşturur.
Yeni zeytin tasarısı maden sahalarının rehabilite edilmesi için maden şirketlerine önemli yükümlülükler getiriyor. Bu kanunla birlikte Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, maden faaliyetinin yürütüldüğü alan ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi kurulmasını taahhüt etmesi zorunluluğu ile çevre ile madenciliğin bir arada yürütülmesi mümkün hale dönüştürülmesi amaçlanmaktadır.
Zeytin Yasasında Düzenleme Zeytine Karşı mı?
Gelişmiş teknolojik imkanlarla çevre ile uyumlu madencilik mümkün iken zeytin kanunu değişikliği sonrasında kamuoyunda tartışmalar yaşanmış ve konu ''ya zeytin ya madencilik'' karşıtlığında ele alınmıştır. Halbuki hem ülkemizde hem de dünyada zeytincilik ile madenciliğin bir arada yürüyebileceğini gösteren birçok örnek mevcuttur. Yasal düzenlemelerle zeytin ağacı olan yerlerde zaten belirli kurallarla madencilik yapılabilmekte ve ÇED raporlarında da bu kural ve ölçümler açıklıkla belirtilmektedir. Kanun kapsamı, madencilik yapılan alanlarda, maden şirketlerine faaliyet sonrasında rehabilitasyon şartı getirmektedir. Şöyle bir gerçek var ki; madencilik ile zeytinciliğin en büyük farkı ülkemizde zeytin ağaçları dikmek için yer seçeneğinin bulunması ancak madenciliğin madenin bulunduğu yerde yapılma zorunluluğuna sahip olmasıdır. Zeytin kanununa bu gözle bakarak dışa bağımlılıktan kurtulmak için ülke zenginliklerimizden yararlanmak akılcı bir bakış açısı olacaktır.