15 ay ömrü kaldığı söylendi, kemoterapi gördü, saçı döküldü... Skandal ihmal az kalsın öldürüyordu
Lisa Monk, böbrek taşı şüphesiyle gittiği hastanede kanser olduğunu öğrendi. 15 aylık ömrü kaldığı söylenen kadın, kemoterapi görmeye başladı, saçları döküldü... Sağlığı git gide kötüleşirken ise doktorlardan aldığı haberle neye uğradığını şaşırdı.
ABD'nin Teksas eyaletinde yaşayan, 39 yaşındaki Lisa Monk, böbrek taşı şüphesiyle hastaneye başvurdu. Testler sonucunda doktorlar, böbreklerinde taş olduğunu doğruladı fakat dalağında da bir kitle olduğunu söylediler. Patoloji sonuçları geldiğinde ise Lisa'ya kanser olduğu hatta iyimser haliyle 15 aylık ömrü kaldığı söylendi.
''TEŞHİS KORKUNÇTU VE 15 AYIM KALDIĞINI SÖYLEDİLER''
Bir anne olan Lisa, kanser olduğunu öğrendikten sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Annemle birlikteydim ve onun önünde kötü haber almamın uygun olup olmadığını sordular. İşte o zaman bana kanser olduğumu söylediler. Şoka girdim. Teşhis korkunçtu ve bana bunun ölümcül olduğunu söylediler.''
"Dalakta bulunan bir kan damarı türü kanserdi ve bana söyleyebileceği en iyimser şeyin bana 15 ay süre vermek olduğunu söyledi."
"Annemi eve bıraktıktan sonra nehre indim ve dua ettim çünkü eve gidip bunu kocama anlatmaya hazır değildim. Hemen eve gelmeyince nerede olduğumu öğrendi ve yanıma geldi. Ben ona haberin kötü olduğunu söylemek zorunda kaldım, sonra eve gidip iki çocuğuma haber vermek zorunda kaldım.''
"Bu noktada onlara bunun ölümcül olduğunu ya da sadece 15 ayım olduğunu söylemedim, sadece kötü olduğunu söyledim ama bununla savaşmaya çalışacaktım.''
"Bu konuda en çok zorlanan oğlum oldu. Küçük kızım duygularını gizleme konusunda çok iyiydi ama öğretmeninden okulda bu konuda şikayetler almaya başladım.''
''HİÇBİR ZAMAN KANSERE YAKALANMADIĞIMI SÖYLEDİLER''
Bir kanser hastanesine sevk edilen Monk, kemoterapi turuna başladı. Zamanla saçlarını kaybetmeye başladı, cildi adeta gümüş rengini aldı ve kemoterapi yüzünden midesi bulanıp duruyordu.
Monk'a bir test daha yapıldı ve hiçbir zaman kansere yakalanmadığı anlaşıldı. Üstelik testlere, hastanenin bulguları aldıktan bir ay sonra yani kontrol randevusuna kadar bakılmamıştı. Monk o anları şöyle anlattı:
"İlk önce pratisyen hemşireyi gördüm ve bana semptomlarımı sordu ve benimle konuşurken bilgisayarda geziniyordu. Sonra birdenbire konuşmayı bıraktı ve yüzünde bu ifade oluştu. Bana döndü ve tamamen dehşete düşmüş bir halde baktı. Bana doktora gitmesi gerektiğini söyledi ve sonra odadan dışarı koştu.''
"Beni yaklaşık 15 dakika yalnız bıraktı ve doktor tekrar içeri girdi. Bana bir sürü tıbbi dil anlattı ve sonra bana kanser olmadığımı söyledi. Kötü bir şeymiş gibi davrandıklarından kafam karışmıştı. Eğer kanser değilsem kemoterapinin işe yaradığı anlamına geldiğini düşündüm.''
"Doktor bana daha sonra hiç kanser olmadığımı söyledi. (O anda) kansermiş gibi görünüyordum, kusarken kanser olduğumu hissettim, hastaydım ve kemoterapiden dolayı cildim gümüş rengindeydi."
''ÜZGÜNÜM DEMEK YERİNE TEBRİK ETTİLER''
"Doktor daha sonra beni tebrik etti ve bu beni gerçekten rahatsız etti. O zamanlar şoktaydım ama şimdi 'Üzgünüm' demenin daha uygun olacağını düşünüyorum.''
"Patoloji raporlarının bir kopyasını istedim. Laboratuvardan döndüğümde ilk patoloji testinde kanser olduğum söylendi ve bu rapora göre tedaviye başladım ancak daha sonra hastane, kendi politikası olduğu için dalağıma kendi patoloji testini yapmasını istedi.''
"Eve geldiğimde, herhangi bir bilgiyi kaçırmış olma ihtimalime karşı kaydedebildiğim için doktor randevusunun kaydını tekrar dinledim ve hastaneden patoloji raporunu geri aldıkları tarih aklıma geldi. Baktım, randevumdan bir ay öncesine aitti. Bu süre zarfında kemoterapi görmüştüm ve bana bir ay önce söyleyebilirlerdi ve eğer kendi patoloji raporlarını okuma zahmetine girselerdi ikinci tur kemoterapiden kaçınabilirdim.''
"(Kanser olmadığım söylendikten sonra) birkaç gün beklemek zorunda kaldım ve daha sonra tüm doktorlarla görüştükten sonra kanser olmadığım bana doğrulandı.''
Doktorların özür dilemek yerine kendisini tebrik etmelerine öfkeli olan Monk, borçlu kaldığını ve gereksiz kemoterapi nedeniyle "iç organlarının pişmiş" olduğunu söyledi.
''BEN VEDA MEKTUPLARIMI YAZIYORDUM''
Kanser olmadığının söylenmesinin ardından kemoterapi tedavisinin derhal durdurulduğunu anlatan Monk, kendisinin ve ailesinin yaşadıklarından dolayı halen kızgın olduğunu dile getirdi:
"Mali açıdan halen tıbbi faturalar ödüyoruz. Kanser pahalı ve faturalarımın hiçbirinin iptal edilmesini sağlayamadım. Çok karanlık bir dönemdi ve bende duygusal bir travmaya neden oldu.
"Hiç tanışamayacağım torunlarıma, hiç katılmayacağım düğünlere veda mektupları yazıyordum. Ayrıca halen bir kanser hastası gibi görünüyordum.''